“Sonra sustu... Sesi biraz kederlendi... Başını öne eğerek mırıldanır gibi devam etti...”
Hatırama bugün de devam ediyorum...
“Siz ne yaptığınızın farkında mısınız?” Tekrarladı sözünü: “Siz ne yaptığınızın farkında mısınız?”
Şaşırmıştık. Hayret ve haşyet içinde dinliyorduk:
“Sizin bu sattığınız Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye bir eve girdiği zaman o eve güneş doğuyor.”
Sonra biraz sustu... Sesi biraz kederlendi... Başını öne eğerek mırıldanır gibi devam etti:
“Sizlerden sonra buralara bu hizmetleri kimler getirir, kim bilir bir daha gelir mi gelmez mi?”
Biz hayretler içerisinde kalmıştık. Bu cümlelerin ne anlama geldiğini tabii o an için düşünmüyorduk. İftarımızı açtık çok memnun olmuştuk. Kendisine teşekkür ederek müsaade istedik.
Kulu’daki satışa yetişmek için yola çıktık. Namazımızı büyük bir camide kıldıktan sonra caminin önünde kitap satışlarımızı gerçekleştirdik. Daha sonra Konya’daki öğrencilik yıllarımızda kaldığımız eski bekârhanede kalacaktık.
Bayram namazı için de Akşehir’in karşısında bulunan 3 tane köyü belirledik. Bayram namazlarında cami önlerine sergi açacak ve oralarda kitap satışı yapacaktık.
Konya’ya döndük. Konya’da geceledik ve sabah erkenden bayram namazına yetişmek için yola çıktık. Daha önceden haritada belirlediğimiz o köyleri birer birer dolaştık. Camileri tutarak bayram namazından sonra da kitap satışlarını yaptık.
Orada dikkatimi çeken şey şu olmuştu. Köylerde erkekler özellikle köy odasında toplanıyorlar. Herkesin elinde bir tepsi, içerisinde türlü çeşit yemekler var. Herkes elindeki hazırladığı ile köy odasına yürüyordu.
Tabii köylülerimiz her zaman misafirperverdir. Hele bir de bayram olunca bizleri başköşeye oturtup has misafir gibi muamele ettiler. Kahvaltımızı yaptıktan sonra yola çıktık.
Enteresan ki yolda arabamızın şoförü olan Celal Udil abi rahatsızlandı. O ana kadar ehliyetim olmasına rağmen hiç araba kullanmamış olduğum hâlde çaresiz arabayı kullanarak Başmakçı’ya döndük.
Tabii aradan kısa bir zaman geçti. Bir cuma günü sabah uyandığımızda Kenan Evren’in yönetime el koyduğunu ve 12 Eylül ihtilalinin gerçekleştiğini duyduk. İhtilalden sonra da bir müddet kitap satışlarına ara verildi...
Acaba bize bu ikazı yapan, o tadı damağımızda olan bu nefis iftar yemeğini yediren Anadolu’daki o meçhul köylü kimdi?
Nurettin Aşkar
Ünal Bolat'ın önceki yazıları...