“Yerli malı haftasında öğretmen bir tabak meyveyle girer sınıfa. İçinde bir de muz vardır...”
Hatırama bugün de devam ediyorum... Abileri Cemalettin ve Hasan ilkokula başlamışlardır çoktan. Kardeşleri Bahattin’in başı kel değil ya. Aynı okula yazılıp siyah önlüklü ve beyaz yakalı olur o da. Yolda görüp ‘maşallah’ diyenlere, “Oğlum okuyup büyük adam olacak” der baba. Ama günler, haftalar, aylar geçer de yoksulluktan bir alfabe kitabı alınamaz. O zamanlar bir işçi gündeliği iki buçuk lira, bir alfabe kitabı 90 kuruştur çünkü. O yıl bir de kabakulak çıkarıp bir ay okula gidemeyince sınıfta kalır.
Askerde okuma yazma öğrenen baba çok üzülür buna. Bir akşam oğlunu yanına çağırıp aylar sonra alınmış alfabeyi açarak “Oku bakalım” der. Heceleyen ama heceleri birbirine bağlayamayan oğlunun kulağını çeker önce. Çocuk iyice şaşırınca, bir tokat patlatır yanağına.
Evet Bahattin sınıfta kalır ama bu onun şansı olur. Neden mi? Bir sonraki sene gelen öğretmeni Emin Güney sayesinde sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri olur da ondan!..
Arkadaşlarıyla okul dışında en çok severek oynadığı oyun saklambaç ve yakantoptur. Çember çevirmek, çelik çomak, birdirbir, uzuneşek ve misket de oynar ara sıra. Ancak sokakta oynarken görürse öğretmenler, ertesi gün okulda ellerine cetvelle vura vura ödüllenmek de varmış!
“Elimize bir masal kitabı geçse, hazine bulmuş gibi sevinir, okuduktan sonra elden ele dolaştırırdık” diyen Gemici, “Çok az evde radyo vardı; akşamları ‘Masal Saati’ programını hiç kaçırmazdık” diye eklemeyi de unutmaz.
Yerli malı haftasında öğretmen bir tabak meyveyle girer sınıfa. Elma, armut gibi bilinenlerin yanında bir de muz vardır.
Bahattin birçok arkadaşı gibi muzu yalnızca manavda görmüş ama hiç yememiştir. Öğretmen bu sarı renkli meyveyi gösterip “kimler muz yedi?” diye sorar. 40 kişilik sınıftan birkaç parmak kalkar yalnızca. Muzu soyan öğretmen o yıllarda hemen her öğretmenin cebinde taşıdığı minik çakısı ile ince ince dilimleyip tüm sınıfa paylaştırır. İlk kez yediği muzun tadı damağında kalır Bahattin Gemici’nin.
Sekiz yaşındayken ilk kez öğretmeninin verdiği bir dilim muzun tadı nasıl damağında kaldıysa Gemici’nin, yıllar geçse de aynı duyguyla öğretmenlik yaptığım günlerin tadı benim de damağımda hâlâ...
Hüseyin Erkan-Em. Öğretmen
Ünal Bolat'ın önceki yazıları...