Asırlar öncesinden güzel bir örnek

A -
A +

Eşler arası empati: Empati; kişinin geçici bir süre kendisini karşısındakinin yerine koymasıdır. Eşlerin empati kurabilmeleri için her şeyden önce aralarında yoğun bir sevgi bağının varlığı şarttır. Sevgiden yoksun olan eşlerden birbirlerini anlamalarını, birbirlerine saygı duymayı, değer vermeyi ve birbirlerinin anlayacağı dilden konuşmalarını bekleyemeyiz.

 

Eşler arasındaki karşılıklı sevgisizlik sonucu, dünyaya gelen çocukları ise ya duygusal ya zihinsel ya da bedensel özürlü olarak hayatlarını sürdüreceklerdir. Modern hayatın getirdiği yoğun tempolu hayat, stres, sıkıntı, bunalım ve depresyonlar karşısında sarsılmayan bir aile, eşler arasındaki empati becerisinin gelişmişliği ile çok yakından ilgilidir.

 

Hazreti Ömer zamanında bir şahıs, hanımından şikâyetçi olduğunu Hazreti Ömer’e söylemeye karar verir. Halifenin evinin önüne gelir. Kapıya yaklaşır ve içeriden çok sert ve sinirli kadın sesi geldiğini duyar. Bir müddet bekler, kadının susmadığını ve halifenin onu dinlediğini anlayan adam geri dönmeye karar verdiği sırada kapı açılır ve Hazreti Ömer sorar:

 

“Buyurun, bir şey mi söyleyecektiniz?”

 

Adam:

 

 -Ya Ömer! Ben sana kendi hanımımı şikâyet etmeye gelmiştim. Baktım ki nice insanları karşısında dize getiren Hazreti Ömer bile hanımının karşısında susmayı tercih ediyor. Onun bütün sözlerini büyük bir sabırla dinliyor. Ben niye şikâyet edeyim, dedim ve geri dönmeye karar verdim.

 

Adamın bu sözlerini dinleyen Hazreti Ömer şu karşılığı verir: “O benim evimin hanımıdır. Çocuklarımın annesidir. Evimin direğidir. Biraz fazla yorulmuş da bana çatmışsa, bundan ne çıkar. Elbette karşısında susmam gerek.”

 

Bu, asırlar önce bile empatinin önemi üzerinde gösterilebilecek güzel bir örnektir. Günümüzde ise en küçük bir tartışmada bile eşler hemen boşanma yolunu seçiyorlar. Sözün özü; Karşılıklı sevgi, saygı ve anlayış ailedeki huzurun mimarı olacaktır.

 

     Nurettin Bozan/Eskişehir

 

 

ŞİİR

 

 

     Ramazan-ı şerif

 

Gelince bu âleme şu mah-ı gufran

 

Nurlara gark olur, hem ten ile can

 

Müminler bu ayda olurlar şadan,

 

Elfeyin, merhaba ya şehr-i ramazan

 

 

 

Oruç bize ödüldür yüce Mevlâ’dan

 

Gönülleri halas eder derdi gamdan

 

Pak olur dîl, firak olur ağyardan

 

Hazeran merhaba ya şehr-i ramazan

 

 

 

Sahur yemeği tatlıdır güzel baldan

 

İftar sofrası, bereketi Huda’dan

 

Yadigârdır teravih Resûlullah’tan

 

Binlerce merhaba ya şehr-i ramazan

 

 

 

Sen gelince salihler pek olur handan

 

Kadir gecesi hayırlıdır bin aydan

 

Bu demi idrak etmeyen olur nadan

 

Ehlen ve sehlen merhaba şehr-i ramazan

 

     Orhan Yavuz Ejder-Akhisar

 

 

MİNİ SÖZLÜK

 

 

MAH-I GUFRAN: Mah: Gökteki ay, kamer. Gufran: Affetme, yarlıgama, merhamet etme. Mah-ı gufran: Affedilme ayı.

 

GARK OLMAK: 1. (Suya) Batmak, (suda) boğulmak.

 

ŞÂDAN OLMAK: Sevinmek, memnun ve mesrur olmak.

 

ELFEYİN: (El-feyn): Gelmek manasınadır.

 

HALAS: Kurtulma, kurtuluş.

 

DÎL: Gönül, yürek:

 

FİRAK: 1. Ayrılık, ayrılma, ayrı düşme, hicran, firkat. 2. Hüzün, teessür, mahzunluk.

 

AĞYAR: 1. Gayrılar, başkaları. 2. Yabancılar, tanıdık olmayanlar.

 

HAZER: 1. Sakınma, çekinme.

 

NADAN: 1. Câhil, bilmez, bilgisiz (kimse) 2. Sert ve gönül kırıcı, kaba (kimse), nobran.

 

EHLEN VE SEHLEN: “Hoş geldin, merhaba, nasılsın?” anlamında hatır sorma sözü.

 

 

 

Yetenekli Kalemlerde önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.