samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Ayasofya

A -
A +
Ne bitmez çileymiş çektiğin be Ayasofya'm. Güzellik başa beladır, dedikleri bu olsa gerek. Her gelen sana sahip olmak istiyor. Lakin kimsenin böyle bir hakkı yok. Ayasofya camidir, ‘Beytullah’tır, yani Allahü tealanın evidir. Hiçbir beşerin Ayasofya’nın üzerinde tasarruf hakkı ve yetkisi yoktur. İnsanların ona karşı mukaddes vazifeleri vardır, o kadar.
Senelerce turist gibi içimiz buruk şekilde ziyaret ettiğimiz Ayasofya Camii'nin prangalarından kurtulması üzerine, sevinç gözyaşları ile mübarek taşlarına kapanırken üst katların kapatılmasına hayret etmiş bir mana verememiştik. Ta ki bir hafta önce, caminin üst katının müze yapıldığını öğrenene kadar. Hâlbuki caminin yarısının müze yapılması dine de hukuka da akla da aykırıdır. Bu uygulama caminin yarısına el koymak, ya da camiyi amacının dışında kullanmaktan başka bir şey değildir. Yarı cami, yarı müze ne demek?!.
Mescitler Allah'ın evidir. Müminlerin temiz alınlarını koydukları secde yeridir mescitler. Üç kuruş için buna izin verenler büyük vebal altındadır. 86 yıl dökülen gözyaşlarından sonra şükür secdeleri yaparken, Ayasofya-ı Kebir Camii'nin üst katının keyfî olarak müze yapılması Müslümanların kadim yarasını yeniden kanatmıştır. Fatih, Akşemseddin hazretleri gözümüzün önüne gelmişti. Tarih yeniden canlanmıştı sanki. Çok geçmeden mübarek caminin üst katının müzeye dönüştürüldüğünü işiterek âdeta yıkıldık.
Ayasofya, İstanbul’un fethinin sembolüdür. Karanlık bir çağın kapanıp yeni ve aydınlık bir çağın başlangıcıdır. Tam bağımsız Ayasofya, tam bağımsız Türkiye demektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Cumhuriyetin yüzüncü yılında bu millete en büyük müjdesidir. Doksan yıldır hürriyetine susamış mübarek mabedin ayakları çözülüp elleri bağlanamaz. Fethin sembolü ve Fatih'in emaneti turizmcilerin insafına terk edilemez. Ayasofya'nın altı gibi, üstü de camidir. Üst kata da biletle değil, abdestle girmek istiyoruz...
     İdris İspiroğlu
 
 
ŞİİR
 
     Nar tanem nur tanem
 
Nar tanem, nur tanem,
Hani benim bir tanem.
Benim olacaktın,
Bir ömür geçecekti beraber.
Şimdi sesleniyorsun karşılardan
“Ne var ne yok ne haber”lerini alıyorum.
Dinlerken dalıyorum mazilere.
Dolaşırdık yâr ile kırlarda el ele
Giderdik gezilere...
Gençtik o zamanlar...
Ellerimizde göğsümüzde başımızda olurdu
Türlü çiçekler kokular saçar saçarken mis.
Çok uzaklardayız şimdi,
Ulaşılmaz bir yol var aramızda...
Hani nerede?
Kayboldu o güzel sevgimiz...
Halis muhlisti,
Duygularımıza katmazdık yalan dolanı...
Bilir anlardık doğru, güzel, olanı...
Ben tanem, sen tanem,
Hep var gözünde nem,
Gül üstünde çiğ tanem...
Aktın yine gözümden yüreğimden
Üstüne in tanem...Sin tanem...
Daha ne olacaksın, gözlerimde nem ak tanem.
Bak tanem, yak tanem.
Daha kalmadı ki ellerinde, ör başıma
Tak, tak tanem...
Olursa olsun yorgun, uğraş
Ömrüme güneş ol doğ ki aydınlansın
Hasret zindanlarımda kararan talihim,
Göz aydınlığına boğ gün tanem.
Aydınlandı ay tanem, yarılandı yıl tanem
Yarıldı kırka, günlerce bekletti sevdalımızın
Yolunu, gönlümüzün göğünde
Doğdu nice yıldız sardı sağımı solumu
Aydınlattı sana gelen bana eren yolumu...
 
     Mukadder Ocakbaşı/Çardak-Çanakkale
 
 
DUYGU DAMLASI
 
Kadir kıymet bilmek...
 
Her daim içimizdeki bir ukde, bazen yakın olduğumuz, bazı zamanlar da kendimizin bile ihmâl ettiği bir şey olmuştur kadir kıymet bilmemek. Verdiğiniz kıymet kimi zaman manasız kalır, kimi zamansa ahde vefasızlık olarak bize geri döner. O, her yerde karşımızdadır. Etrafımızı çepeçevre kuşatmış ayna misali; kafamızı nereye çevirsek karşımızdadır. Bir insana her şeyinizi fedakârca harcar, zamanınızı ona veya onlara adarsınız lâkin karşılığı koca bir hiç olur. Şunu söylemeden geçmemek gerek: Verilen kıymeti her zaman yalnızca Allah'ın rızası için vermek gerekir. Lâkin biz insan olarak karşıdan bir minnet beklemesek de menfi (olumsuz) karşılık da beklemeyiz. Hani bir söz var ya “Ahde vefası olmayanın kula vefası olmaz" diye. İşte aynen öyle. Onlar için yaptıklarımız bir gün çöp olur. Gün gelir, ismi yapmasaydın olur. Ararsın vazifen olur, bir şeyin istersin ismi minnet olur. Susarsın, ismi tavır olur, konuşursun çok bilmişlik olur. Kısacası olur oğlu olur. Bundan sonra ne olur bilinmez ama, kadir kıymet bilmeyene kıymet vermemek, kanaatimce en doğrusu olur… Resul Bilgiç
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.