Bakan mıyız, gören mi?

A -
A +

Kitabı okuyabilmek, metni anlayabilmek, daha okul hayatının başlarında öğrenciyi, sonra herkesi ciddi ciddi meşgul eden bir husus. Okumak ama nasıl bir okumak?

 

Okuyorken, harflere, kelimelere merhaba diyorsun, tanıdığın, tanımadığın var; birlikte yolculuğa çıkıyorsun, birbirinizi sorguluyor, anlamaya çalışıyorsunuz. Kaş, göz, giysi gibi, harf ve kelimeler de cins cins. Hele cümlelerle yoldaysan, her biri başlı başına test test sana bakıyor!

 

Pek çok okuma çeşidi bulunur. Biz ikisini görelim: Beyinle okuyorsak "Kültür Okuması-Bilgi Okuması", kalpten okuyorsak "Anlama Okuması-Bilim Okuması/İlmî Okuma".

 

Beyne tâbi gözle ''bakarak’’ okuyorsak bilgi, kültür ediniriz. Kalp gözüyle ''görerek’’ okuyorsak anlarız, yorumlarız, irdeleriz. Beyin bize örnek olarak yarışmalarda bilgi karşılığı ödül kazandırır, maddidir; kalp ise anlayışımız oranında bizi insanlık değerleriyle ve duyguca yüceltir, manevidir. Bu iki “beyin okuması” ve “anlama okumasında”, şayet ''doğru okuma'' yapmışsak, bizim için birer kazançtır.

 

Kültür okuması, akıl ve zekâ nispetinde beyne bilgi yığmaktır. Akıl, doğru ile yanlış bilgiyi ayırandır. Anlama okuması ise ilmî okuma olup irdeleyerek insanlığa duyguca fayda sağlayan kalbî yaklaşımlı okumaktır. Bu hususta hani neler denmiştir: "Kafası çok çalışıyor?”, “Beyni gitmiş!”, “Allah kalbine göre vermiş!”, “Kalbi kararmış!” gibi.

 

Yeter ki ''doğru okuma'' becerisini geliştirelim. Böylece hafızamız güçlenir, zihnimiz açılır, akıl ve zekâmızı kullanırız, kelime hazinemiz genişler, kültür ve bilgimiz gelişir, konuşup-yazma yeteneğimiz artar. Kalp gözüyle anlama okuması ile de iyilik ve sevgimiz artar, stresi azaltırız, anlarız-düşünürüz, yorumlarız, irdeleriz.

 

     Rıdvan Üzel-Türk Dili ve Edebiyatı Eğitim Bilim Uzmanı

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

     Necip Fazıl’a

 

 

Yüce şanı Allah’ım

 

İlimleri bahşetmiş,

 

Şiir yazan kısmını

 

Necip Fazıl’a vermiş.

 

 

 

Serin serin esiyor

 

Yaylaların güneşi

 

Necip Fazıl diyorlar

 

“Dünyada yoktur eşi”

 

 

 

Bakın şu Necip Fazıl

 

Ağrı Dağı’nı oymuş,

 

Bütün ilmi toplamış,

 

Bir kıta şiire koymuş.

 

 

 

Bu yazdığım şiirler

 

Hepsi de haklıdır

 

Bu şiirleri yazan

 

Sürmeneli Fahri'dir

 

 

 

     Fahri Kol

 

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

ÇAĞIN VEBASI (KENDİNİ TANIMAMAK): Sözlerime veba derken kastım bir hastalık ya da bir salgın değil aksine bunlardan daha kötü olan mutlu fotoğraflar, mutsuz insanlar tablosudur. Şekilci bir yaklaşımdır. En basit tanımıyla yüzler yüreklere benzemiyor hiç artık... En yakınındakini bile tanıyamaz oldu insan... Güven, sevgi, sadakat hürmet bile şematik bir hâl aldı. Baba oğlu, karı kocayı, ana evladı tanıyamaz oldu. Büsbütün kimlik karmaşası içindeyiz... Kendimizi bile tanıyamaz olduk... Sahi biz kimiz? Varlığın özü nedir? Niçin varız! Bilmiyoruz...

 

Ya da bilmek istemiyoruz. Ama bilinen bir gerçek. Büsbütün yokuz artık... Ne olduğumuzun bilincinde değiliz, akıl tutulması yaşıyoruz. Kayboluyoruz kendi benliğimizde... Her şeyimize bir kılıf buluyor, uzvunu kaybetmiş bir realite boşluğunda jest ve mimiklerimizin gerçek olmayan nüktelerine sığınıyoruz... Eğitimci-Yazar- Veysel Alten

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.