Tabya, bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı demektir. Osmanlı Devleti, İstanbul’un güvenliği için Çanakkale Boğazı’nın savunulmasına büyük önem vermiştir. Bu sebeple Çanakkale Boğazı’nın tahkimatı Fatih Sultan Mehmed’den başlayıp, özellikle yaklaşan dünya savaşını ön gören Sultan II. Abdülhamid döneminde, Boğaz’ın karşılıklı kıyılarında birçok savunma yapısı yapılmıştır. Bu süreçle birlikte tabya mimarisi ilerlemiş, Abdülhamid Han döneminde kaleler müstahkem mevki tabya hâline çevrilmiş ve birçok tabya daha inşa ettirilmiştir.
Yine tabyaların askerî topçu personeli için de Kilitbahir Değirmen Burnu’nda bir topçu okulu kurulmuştur. II. Abdülhamid Han, Boğaz savunmasına çok önem verdiği için dönemin en gelişmiş toplarını üreten Alman Krupp firmasından 1885’te top siparişi vermiştir. Bu açıdan bakılınca 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin mimarının Sultan II. Abdülhamid Han olduğunu söylemek pekâlâ mümkündür.
Kilitbahir Kalesi: Fatih Sultan Mehmed, İstanbul Boğazı’na Rumeli Hisarı’nı yaptırarak Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki deniz seyrü seferlerini kontrol altına aldığı gibi Çanakkale Boğazı’nın en dar yerine de karşılıklı iki kale yaptırmıştır. Anadolu yakasında Kal’a-i Sultaniye (Çimenlik Kalesi), Avrupa yakasında ise Kilitbahir Kalesi bulunmaktadır. Boğaz’a giriş-çıkış yapan bütün gemiler bu hatta geldiklerinde durdurulmuş ve kontrol edilmişlerdir. Kale top atışlarının etkili ve isabetli olabilmesi için Boğaz’ın en dar bölgesine konumlandırılmıştır. Kale, 1870 yılında Sultan Abdülaziz Han tarafından ikinci kez restore edilmiştir. Kuzey bölümünün orijinal dış deniz duvarı günümüzde yoktur. Bu bölümün kuzey parçası 1893-1894 yıllarında II. Abdülhamid Han tarafından yeniden inşa ettirilmiştir.
İdris İspiroğlu
Tam bir yıl oldu ayrıldım senden
Çok özledim seni güzel İstanbul
Tam kırk beş yıl yaşadım sende
Bende yerin farklı güzel İstanbul
Yirmi beş sene çalıştım sende
Gurbet hayatına alıştım sende
Bütün zorluklarla uğraştım sende
Ben de yerin farklı özel İstanbul
Sultanahmet Beyazıt camilerinde
Yalvardım Allah'a Süleymaniye'de
Eyüp Camii'nin sırlı gizeminde
Duaların anlamı farklı İstanbul
İstanbul'un her yanını özledim
Kendimi hasretiyle sözledim
Emirgân'da lalelerini özledim
Seni çok seviyorum güzel İstanbul
Ümraniye Kartal Pendik Tuzla
Küçükçekmece'ye vardım bu hızla
Esenyurt yaşıyor büyük nüfusla
Trafik derdin bitsin ne olur İstanbul
Evliyalar şehri her yanın güzel
Senin aşkın güzel hasretin güzel
Süleyman'ı hasretinle yakarsın
Seviyorum seni güzel İstanbul
Süleyman Usta/Espiye-Giresun
“Hayır, diyememek bu kadar mı zor? Karşınızdaki insana kibarca “hayır” demek isterseniz gönül koyuyor. Oysa siz bir düşüncenizi ifade etmek istiyorsunuz. O güne kadar evet olsa da bunun her daim evet anlamına gelmediğini nasıl ifade edeceksiniz? İfade edemeyince bu defa da kendinizi yiyip bitirmiş olmayacak mısınız? Oysa elektrik düğmelerindeki açma kapatma kadar kolay olmalıdır evet veya hayır diyebilmek. Elektrik, düğmeyi kapattığınızda size kırılmıyor, açtığınızda da mutlu olmuyor” diyen arkadaş, kendin de vermişsin örneğinde, insani ilişkiler elektrik düğmesi gibi değildir ve olamaz. Sizin hissiyatınız kadar karşınızdakinin de hissiyatı vardır. Bu hissiyata dikkat etmediğiniz zaman ne kadar iyi niyetle olursa olsun karşınızdakini kırabilir, gücendirebilirsiniz. İletişiminizi başlatıp bitirirken elektrik düğmesi açar kapatır gibi yapmamalısınız.
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...