En çok çocuklar zarar görüyor

A -
A +

Mutlu evliliğin anahtarı normal bir kişiliğe sahip olmak değil. Uyuşacağınız birini bulmaktır “Dünyanın en mutlu insanı kim?” diye sorsalar “eş seçimini doğru yapanlar” derim. Çünkü hayatımızın ilerideki en can alıcı noktası eş seçimidir. Yaşayacağımız tüm olaylar bu seçimle şekillenir. Eğer hakkımı yanlış kişiden yana kullanmışsam bedeli çok ağır olur. Aşağılama hakaret etme suçlama eleştirme ve kıyaslama bir sorun çözme yöntemi değildir.

 

Evli olan eşlere yakışan şey önce nezakettir. Tatlı üsluptur. Nezakettir. Zarafettir. Letafettir. Günümüzde artık evliliklerde aynı hanede yaşayan gelin kaynana dönemi neredeyse kalmadı gibi ama yine de farklı yerlerde olsalar da evlilik sonrası kayınvalidesi ile gelinlerin birbirini görmeleri birbirine muhatap olmaları süreç olarak devam etmektedir.

 

Böylesi iletişimde akıllı gelinler nasıl davranır? Kayınvalidelerini sevdiğinin annesi olarak görürler. Ona göre değer verirler. Eşini ve ailesini yerine göre takdir etmeyi ve onlara hak vermeyi bilirler. Kayınvalidesiyle yaşadığı herhangi bir sorunda en çok üzülen kişinin eşi olduğunu unutmazlar. Hiçbir erkek hanımından ayrılmak zorunda bırakmamalı. Hiçbir kadın erkeğini ayrılmak zorunda bırakmamalı. Sevgisiz bırakmamalı saygısız bırakmamalı. Eşler arasında evlenirken verilen sözleri nikâh memuruna verilmiş cevap gibi düşünmemeli. Hani şu “iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta...” diye devam eden söz. Bu sözü her iki eş de ilk günkü gibi kendi kendisine verdiği söz olarak hatırlamalı. Bu sözün gereğini yerine getirmek için çaba sarf etmeli. Eğer arada sorun çıkıp da çözümsüzlük nedeniyle yuva yıkılırsa bundan hiçbir suçu olmayan masum yavruların vebalini düşünmeli. Yani bu yıkılan yuvaların her biri topluma da çok zarar veriyor. Nesillere de çok zarar veriyor. Kalp kırmaya bir söz yeter ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür ne bir ömür yeter.

 

     Ökkeş Özkan-Osmaniye

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

          Buldu

 

 

Aşkın cümlesi fânide nazar buldu,

 

Âlem gülizar divanda can kurdu.

 

Nice divaneler aklı başa koydu,

 

Irmaklar bu ummanda son buldu.

 

 

 

Bir içti bu derya bütün mülkü,

 

İçilen gönülde ruh sükûn buldu.

 

Can kafesine girmeyen yurdu,

 

Bu âlemi candan geri buldu.

 

 

 

Değişti âşık cana, bütün âlemi,

 

Kırıldı gönülde masiva kalemi,

 

Kudretten hediye levhi kalemi,

 

Aşkı yazar bilir ervah-ı âlemi.

 

 

 

Kader okur her kelâmı elif gibi,

 

Ezel azık ebet vuslat, ey Selim

 

Âlemi oku yayına koy selimi,

 

Can tende iken vurasın nefsini.

 

 

 

     Yavuz Selim Bulut

 

 

 

 

 

 

BİTKİLERİN DİLİ:

 

 

LAVANTA: Türkiye’de Marmara, Ege, Akdeniz bölgelerinde yetişir. 30-60 cm boyunda, çok yıllık bir maki bitkisidir. Yapraklar 2-3 cm boyunda, dar, kenarları kıvrık, tüylü ve grimsi yeşildir. Çiçekler koyu mor renkli, başak şeklinde durumlarda toplanmıştır. Kullanıldığı yerler: Uçucu yağının kokusu lavantadan ziyade biberiyeye benzer. Uçucu yağın içinde kâfur kokusu hâkimdir. Bitki ağrı kesici, antiseptik, yara iyi edici, yatıştırıcı, balgam söktürücü, sinir ve kalp kuvvetlendirici gibi etkileriyle çok eskiden beri kullanılmaktadır. Genellikle çay (%2-5’lik) hâlinde kullanılır. Kokusu hoş olmadığından parfümeride pek kullanılmaz.

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.