Gece açılan kapılar

A -
A +

Uykuya daldığında zaman bir başka akar. Günün her saniyesi geceye farklı yansır. Hangi zamanda, hangi mekânda yolculuğa çıkılır bilinmez.

 

Rüyalar kimi zaman o kadar sahicidir ki; kediler konuşur, arabalar uçar, ölmüş anneniz size sarılır. Ve öyle an olur ki; sevdiğiniz ama bir türlü açılamadığınız kız arkadaşınızla evlenirsiniz. O sevgi o kadar yoğundur ki; geceleri sevginize sarılır uyursunuz. Ve bazen de öyle olur ki; üniversitede kaçırdığınız sınavı rüyalarınızda tekrar tekrar kaçırır ve sabah yorgun ve üzgün uyanırsınız...

 

Belki gördüğünüz rüyalar yorgunluğunuzla şekillenebilir. Belki yorgun iken kâbus gördüm diyebilirsiniz ama kesinlikle yorgun iken kâbus göreceğim diyemezsiniz. Ya da her uykuya daldığınızda rüya görme diye bir kesinlik yoktur.

 

Velhasıl, gece bir zarf, rüyalar birer mektuptur. Gün içinde yaşadıklarınızın yansımasıdır. Ama ne yansıma! Sadece sokakta, işte, evde, internette, TV'de gördükleriniz, duyduklarınız değildir sizi etkileyen. Sadece yazılanlar, seyredilenler etkilemez sizi. Bilinçaltınız neye maruz kalmışsa rüyalarınızda o yansımaları görür ve gördüklerinize anlam veremezsiniz.

 

Gecenin uzayan saatlerinde, açılan kapılarda, gezilen yerlerde farklı bir zaman akar. Belki de dakikalar içinde dünyayı dolaşır, o zaman üstünde sevgiliye kavuşur ya da ayrılırsınız.

 

Sesler, sözler, kelimeler rüyanızda anlamsız gibi gelen şekillere bürünür. İşte o zaman bir kedinin konuşması garip gelmez. Sevdiğinize daha fazla sevgi duymanıza engel olmaz. Sabah umutla uyanır gününüzün aydın olmasını temenni edersiniz. Bir sonraki gecenizde düğün zarfı görmek ister ve belki de bir zaman sevgiliye yazıp gönderemediğiniz o mektubu verdiğinizi görürsünüz. Sabahları mutlu uyanmak ne güzel.

 

     Serhat Şeftali

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

     Tam benlik

 

 

Ben hep kendime bendim,

 

Bendimi yıktım kendim,

 

Bu değil belli ki derdim.

 

Sandım murada erdim.

 

 

 

Serimi yollara serdim,

 

Ne aldım, onu verdim,

 

Böyle murada erdim,

 

Bitmedi lâkin derdim.

 

 

 

Aklıma, akıllı derdim,

 

Nefsime uyduruverdim.

 

Topladılar herkesle,

 

Oysaki ben bir ferdim.

 

 

 

Ruhumu emana verdim,

 

Sonsuza kanat gerdim.

 

Neden ve niye derdim,

 

Kendime cevabı verdim.

 

 

 

Gıyabî'ye hep derdim,

 

Hiçliğe bir yay gerdim,

 

Okuyla yokluğu deldim,

 

Benliği yaktım, geldim.

 

 

 

     Mustafa Özkahraman

 

 

 

 

 

 

TARİHTEN BİR YAPRAK

 

 

Sen de mi Brütüs? Roma İmparatoru Caesar’ı (Sezar’ı) katledenlerden biri. Asıl adı Marcus Junus Brütüs’tür. Romalı bir politikacı idi. Asil bir ailenin çocuğudur. Babasını küçük yaşta kaybeden Brütüs, amcası Caton tarafından yetiştirilmiştir. Bu sebeple amcasının etkisinde olarak senatörler partisinin tam bir destekleyicisi olmuştur. Brütüs, Caesar (Sezar) ile Pompeus arasındaki iç savaşta Pompeus’un tarafını tutmuştur (M.Ö. 46). Buna rağmen Caesar tarafından çok sevilip korunmuştur. Tam bir diktatör olan Caesar’a karşı sonuna kadar düşman kalmış, ancak bu düşmanlığını belli etmemiştir. Cassius’la birlikte Caesar aleyhine tertiplenen bir suikasta katılarak ünlü diktatörü katledenler arasında yer almıştır. İlk bıçağı çok sevdiği Brütüs’ten yiyen Caesar, büyük bir şaşkınlık içinde "Sen de mi Brütüs?" demiş ve bu sözü tarihe geçmiştir.

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.