Günümüz gençlerinin karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri, sosyal medyanın ve dijital dünyanın aşırı etkisidir. Sosyal medyada oluşturulan mükemmeliyet algısı, gençlerin kendi kimliklerini sorgulamalarına ve öz güven sorunları yaşamalarına neden olmaktadır. Sürekli olarak başkalarının hayatlarına özenmek, bireylerin kendilerini yetersiz hissetmelerine yol açar ve bu durum karakter gelişimini olumsuz etkiler.
Bir diğer önemli faktör ise tüketim kültürünün dayattığı bireysellik anlayışıdır. Tüketim odaklı bir hayat, gençlerde empati eksikliğine ve toplumsal değerlere uzaklaşmaya sebep olmaktadır. Bunun sonucunda, toplum için faydalı bireyler yetiştirmek yerine bireysel hırslarının peşinden koşan bireyler ortaya çıkmaktadır.
Sabırsızlık ve hızlı tatmin arayışı: Teknoloji çağında büyüyen gençler, her şeye anında ulaşabilmenin kolaylığıyla sabırsız bir yapıya sahip olabilmektedir. Bu durum, uzun vadeli hedeflere ulaşma azmini zayıflatır. Empati Eksikliği: Dijital dünya, bireyler arasındaki gerçek iletişimi azaltmış, empati yeteneğini zayıflatmıştır. Bu da gençlerin topluma olan katkılarını sınırlar. Sorumluluktan Kaçış: Kolay yoldan başarıya ulaşma arzusu, gençlerde sorumluluk bilincini zayıflatmakta ve onları toplumsal görevlerden uzaklaştırmaktadır. Çözüm Yolları:
Bu olumsuz etkilerle mücadele etmek için öncelikle ailelere ve eğitim kurumlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Aileler, çocuklarının karakter gelişiminde aktif bir rol oynamalı, onlara hem sorumluluk bilinci kazandırmalı hem de toplumsal değerleri aktarmalıdır.
Gençlik, toplumun geleceğidir. Eğer gençlerimiz sağlam bir karakter ve kişilikle yetiştirilmezse, bu durum sadece bireysel hayatlarını değil, toplumun geleceğini de olumsuz etkiler. Unutmayalım ki sağlam bir toplum, sağlam karakterlere sahip bireylerle inşa edilir.
Emre Tingiroğlu
ŞİİR
Köyüm
Ben bu köyde doğdum burada büyüdüm
Burada emekledim burada yürüdüm
Burada yapıldı benim düğünüm
Unutmam ben asla doğduğum köyü
Büyüyüp de asker olduğum köyü
Bu köy benim büyük dedemin köyü
Anamın babamın ninemin köyü
Unutmam ben asla doğduğum köyü
Büyüyüp de asker olduğum köyü
Doğu Karadeniz'de Giresun ili.
İlçem Espiye'dir köyüm de Çepni.
Çepni doğumluyum ben gerçek Çepni.
Unutmam ben asla doğduğum köyü,
Büyüyüp de asker olduğum köyü.
Ayrı kalsam hasretiyle yanarım.
Adına türküler şiirler yazarım.
Bu köye kazılsın benim mezarım
Unutmam ben asla doğduğum köyü
Büyüyüp de asker olduğum köyü
Süleyman'ım köyüm öz vatanımdır
Sıkılsam canıma can katanımdır
Dert ortağım benim dost kalanımdır
Unutmam ben asla doğduğum köyü
Büyüyüp de asker olduğum köyü
Süleyman Usta-Espiye Giresun
DUYGU DAMLASI
SÖYLEYEMEMEK: Size birisi gelse ve dese ki: “Hocam, mesbuk olan bir kimse, yani cemaatle kılınan bir namaza, namaz başladıktan sonra yetişip imama uyan kimse, imama uymak için safa gittiğinde, o an rükudaki imama yetişmek için iftitah tekbirini rükuya eğilerek alsa bu tekbir olmaz. Rükua eğilmeden tekbiri ayakta almak, sonra Allahü ekber diyerek rükua eğilmek gerekir. Çünkü iftitah tekbiri almadan namaza başlanmış olmaz. Önce ayakta iftitah tekbirini alacaksın. Sonra hemen rükudaki imama yetişeceksin. Yetişebilirsen yetişmişsindir yetişemezsen o rekâta yetişememiş olursun ama cemaate yine de dahil olmuş olursun. Öbür türlü namaza dahil olmayacağın için cemaate de dâhil olmamış olursun.” Bu sözü dinlediğinizde “Allah razı olsun verdiğin bilgi için” mi dersiniz, “şuna bak benim hatamı kusurumu takip edip bana bilgiçlik satıyor” mu dersiniz? Öyle demez iseniz insanlar neden birbirine bu durumu anlatacağı zaman çekinip tereddütte kalıyorlar da niçin herkes birbirine bildiği bir konuyu rahatlıksa söyleyemiyor?
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...