Gökteki yıldızlar

A -
A +

İslam kültüründe gökteki yıldızlar denince hatırlara Eshâb-ı kirâm efendilerimiz gelir. Onlar için bu tabiri Peygamber Efendimiz kullanmıştır. Bir hadis-i şeriflerinde "Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz" buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerif, Eshâb-ı kirâmın Müslümanlar ve tabii ki bütün insanlar için ne ifade ettiğini çok güzel bir şekilde ortaya koymuştur...

 

Bu yüzden ne vakit geceleyin açık bir havada gökyüzüne bakıp yıldızları görsem aklıma bu hadis-i şerif gelir. Ve şöyle düşünürüm: Sanki geceleri gökyüzündeki manzara, yeryüzündeki iyilik ve kötülüğün bir tasviri gibi. Âdeta yıldızlar dünyadaki iyi insanları, göğün siyah zemini ise kötü insanları sembolize eder vaziyettedir...

 

Bilindiği üzere bazı yıldızlar daha parlak olur. Bunları da ortalamanın üzerinde iyi insan gibi düşünebiliriz. Öte yandan nasıl ki eski zamanlarda şehirlerin yapay ışıkları yok iken gökyüzünde daha fazla yıldız görünüyordu, aynı bunun gibi yine eski zamanlarda yeryüzünde bir yıldız gibi parlayan iyi insanların sayısı da fazla idi. Zamanla sayıları artan yapay ışıklar, yıldız ışıklarını bastırdı ve görünür yıldızlar azaldı. Gece yukarı baktığımızda çok az yıldız görebiliyoruz. Öyle ki istersek onları sayabiliriz. Denilir ki, nasıl ki insanlar semaya baktıklarında karanlık bir zeminde parlayan yıldızları görüyorsa, semada melekler de arza baktığında iyi insanları birer yıldız gibi görürler...

 

Elbette ki bahsedilen bu insanlar Eshab-ı kiram ve onların yolunda gidenlerdir. Yani Ehl-i sünnet müslümanlardır... Evet dünyadaki her Ehl-i sünnet Müslüman, bir yıldızdır. Bu yıldızların ışığı ise amellerinin durumana göre artar ya da azalır. Allahü teâlânın emirlerini yapıp yasaklarından kaçındıkça yani İslamiyet’e uydukça ışığın parlaklığı artar. Aksi durumda bu yıldızın ışığı sönük kalır...

 

     Özcan Emir

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

     İnciler

 

 

Güneşin ışık verdiği yıldızlardan,

 

Misk kokulu billur kaynaklardan,

 

Gönül inşa eden ustalardan,

 

Toplayıp, kitap hâline getirdiniz incileri.

 

 

 

Geceleri gündüzlere katarak,

 

Rahatı, istirahati talibine bırakarak,

 

Gözlüğünüzü gözlerinize takarak,

 

Toplayıp, kitap hâline getirdiniz incileri.

 

 

 

Demir çelik eriten hilminizle,

 

Deryaları imrendiren bilginizle,

 

Hocanıza olan vefa ve sevginizle,

 

Toplayıp, kitap hâline getirdiniz incileri.

 

          Abdülhakîm Tuncer

 

 

 

 

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

Yol: Herkes bir yol tutmuş. Yürümüş durmuş, yürümüş düşünmüş. Doğru olduğunu zannettiği her şeyi denemiş. Tabii bir yandan da ömür su misali akıp geçmiş. Düşmüş yeri geldi, ağlamış, hayatında sahip olduğu çok şeyi de bu yolda yitirmiş. Ama vazgeçmek yok. Çünkü insan inanır, bir yol seçer ve o yoldan geri dönmek istemez. Bir gün bir hazine buldum, çok dua edip de kazandığım bir hazine. Sahip olduğum en değerli şey. Geçmişteki bütün hataları silip götüren, rüzgârın yerdeki çöpleri uçurup götürdüğü gibi aldı götürdü ve geriye benim için yazılacak temiz bir sayfa açıldı. Ama sorsan bu kararmış kalp nasıl temiz sayfa gibi olacak? Derken okudum okudum okudukça daha çok okudum. Sonra ne buldum? Halis olan sevgiyi buldum, manevi rahatlığı... İşte gerçek hazine bu. Her kim bu hazineyi buldu ise kendine saklamasın, dağıtsın. Herkes sahip olsun. Ne mutlu ne nasipliyim ki küfür sel gibi akıp giderken önümüzden bizden coşkun bir sel misali feyiz ve nur saçılıyor. İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sani hazretlerinin mübarek sinelerinden, büyükler yolunun feyiz ve nurları, coşkun bir sel misali öyle akmakta idi ki, onu sevenlerdeki bütün karartı ve lekeleri kalpten silip götürürdü. [Rumuz: Pervane]

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.