Hayatımızın akışına yön veren düşüncelerimizdir. Şu anda nerede, ne iş yapıyorsak, nasıl yaşıyorsak bu durum düşüncelerimizin ürünüdür. Ayrıca düşüncelerimizi eyleme geçiren tabii ki kararlarımızdır. Ne düşünüyorsak oyuz.
Bu düşünce biçiminden hareketle günlük hayatımızda karşılaştığımız olaylar karşısında takındığımız davranışlar aslında düşüncelerimizi yansıtmaktadır. Gelişen olaylara yüklediğimiz anlamdır. Bunun için gelişen olaylara bakış açımız önem kazanmaktadır. Yine odaklanma noktamız ve değerlendirmelerimiz de ayrı bir öneme sahiptir. Soruna mı, yoksa çözüme mi odaklanıyoruz. Aslında bu düşünce ve davranış biçimlerini gözlemlemeliyiz. Bu düşünce biçimlerinde olumsuzluğa yönelmek oldukça yıpratıcı olur. Hem kendimiz yıprandığımız gibi hem de karşı taraftaki kişileri de yıpratır ve iş çığırından çıkar.
Aşırı hırslı ve dediğim dedik mantığı yıpratıcı ve yalnızlaştırıcıdır. Daha anlayışlı olmak olayın bütününü görmeye çalışmak ve empati yolunu seçmek hem daha doğru karar almaya hem de insani ilişkileri bozmama anlamında daha olumlu bir etki oluşturur.
Aile hayatında olsun iş hayatında olsun veya diğer şahıslarla ilgili iletişimimizde olsun “hep bana” zihniyetinden “biz” anlayışında olmamız daha verimli olacaktır. Karşı tarafı anlamaya çalışmak, empati yapmak (kişinin kendisini geçici bir süre karşı taraftakinin yerine koymak) olayı değerlendirme, yorumlama, adil ve anlayışlı olmamızı sağlayacaktır.
Soruna değil çözüme odaklanmak daha yapıcı olacaktır. Kim yaptı? Suçlu kim? Düşüncesi yerine bu sorunu nasıl çözebiliriz? Düşüncesinde olmak hem iki tarafı germez hem de birlikte sorunu çözme yollarına gidilmesi birlik beraberliği de artırır diye düşünüyorum.
Sabırlı olmak gerektiğini ve her ne kadar uygulaması zor olsa da sonucunun daha verimli olduğunu bilmeliyiz. Elimizden geleni yapıp gelene razı olmak. Bir şekilde imtihana tabi olduğumuzu bilmek, teslimiyet ayrı bir anlayış şeklidir.
Nurettin Bozan-Eskişehir
ŞİİR
Müslümanlar bölge bölge toplanmış,
Gönüllerde hüzün, yürekler yanmış,
Zemzem içen dudaklar suya kanmış,
Gözleri yaşlarla gördüm gerçekten.
Uhud Dağı azametli duruyor,
Diller şehitlere selam veriyor,
Toprak taş Rabbimi tesbih ediyor,
Güneşi gülümser gördüm gerçekten
Hatice Annem Muallada bekler,
Kokusu gül gibi ılgıt ılgıt eser,
Özüne dönük olanlar hisseder,
Rüzgârı ağlarken gördüm gerçekten.
Rahmet yağsın diye dualar ettim,
Kabul olunca çok şükür seyrettim,
Eksiklik duyarken kendime yettim,
Bütünü parçada gördüm gerçekten.
Başlar yerde eller semaya kalkmış,
Günahı terk etmiş gemiyi yakmış,
Sevap kazanmayı kafaya takmış,
Hatadan döneni gördüm gerçekten.
Devecioğlu hasretim dinmiyor,
Nasibin varsa inan geliniyor,
Paranla övünme huzur olmuyor,
Mutluluğu gözde gördüm gerçekten.
Selman Devecioğlu
FINDIK: Fındık, içermiş olduğu, omega 3 yağ asitleri, arginin, lif, vitamin E, vitamin B2 ve B6, amino asit ve folik asitler nedeni ile birçok rahatsızlığa iyi gelmektedir. Fındık, kalp hastalıkları özellikle kalp krizi riskini önlediği gibi, astım, bağırsak hastalıklarını, metabolizma faaliyetlerindeki aksamaları da önlemektedir. Ayrıca fındık, rejim yemeği olarak çok idealdir. Çünkü fındık çok küçük bir besin maddesi olmasının yanında, oldukça zengin besin değerlerine sahip bir meyvedir. Günlük, yeterli miktarda alınan fındık, metabolizmayı çalıştırdığı ve bağırsak hareketlerini hızlandırdığı için, kilo vermenizi sağlayacaktır. Ayrıca, fındık, astım riskini de azaltıcı yönde fayda sunmaktadır. [Kaynak: https://www.fiskobirlikefit.com/findikdetay/Findik-Nedir.html]
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...
Allahü teâlâ, herkesin kalbine bir melek vazîfelendirmişdir. Bu melek, insana iyi düşünceler (ilhâm) eder. Şeytân da, insanın kalbine kötü düşünceler, (vesvese)ler getirir. Halâl yiyen kimse, ilhâm ile vesveseyi birbirinden ayırır. Harâm yiyenler ayıramaz. (İslâm Ahlâkı)