Kişinin çocukluğundan itibaren geleceğini kendisinin ve başkalarının seçimi belirlemektedir. O hâlde iç dünyamız ile dış dünya ile ilgili düşüncelerimiz ve karar verme seçimi bizleri derinden etkilemektedir. Olumsuz çevrede büyüyen ileride olumsuz ve mutsuz bir hayatın içinde olabiliyor. Kişiyi ilgilendiren ama kendisinin dışında programlanan seçimler uyumsuzluğa sebep olabilmektedir. “Bunu yapamam, yeterince yetenekli değilim, amirimle veya yöneticimle geçinemiyorum, evliliğim iyi gitmiyor vb.” kendinize yüklediğiniz olumsuz programlardan kurtulup olumlu yaklaşımlar edinmek gereklidir.
Beynin bilinçaltı yüzeyi yalnızca kendinize yüklediğiniz programları kabul eder. İster yararlı ister zararlı olsun bu doğrultuda eyleme geçer. Bilinçaltı yorumlamaz. Verilen emri yerine getirmeye çalışır. İşte bunun için bilinçaltı olumlu programlar üreterek eski yapıyı kırarak olumlu seçimleri eyleme geçirecektir. Yaptığınız seçimlerin farkında olun ki hayat kaliteniz değişsin.
Olumlu program için öncelikle karar vermelisiniz. Bir seçim yapmalısınız. Sonra seçiminizi net ve sade şekilde ifade edin. Böylece kontrol sizin elinize geçmiş olur. Yani bilinçaltınıza mesajınızı net olarak ve bilinçli olarak vermiş olursunuz.
Uygulama olarak değiştirmek istediğiniz bir kararınızı gözden geçirin. Değiştirme seçimini yapın. Evliliğiniz, mesleğiniz, eğitiminiz, yönetilme vb. konularda iyi seçimler yaptığınız takdirde son derece iyi sonuçlar elde edersiniz. Ancak basit gibi görünen birçok diğer seçimler de yeterince önemlidir. Oysa kişinin bilinçli olması ve kendi geleceğini yeteneğine, isteğine ve özgür iradesine göre seçim yapabilmesi en uygun seçimdir.
Kişinin kendi geleceğini seçme hakkını kullanabilmesi, sorumluluk alabilmesi, öz güven bakımından da önem kazanmaktadır.
Alışkanlıkları terk etmek kolay değildir. Sabır ve azim ister. Eski kalıpları kırıp yeni düşünce biçimini hayata geçirebilmek cesaretini ve seçimi kullanabilmek başarının habercisidir.
Nurettin Bozan-Eskişehir
ŞİİR
Tam aradığımı buldum diyorum
Şeytanlar beni bırakmıyor annem
İstediğin gibi oldum diyorum
Meydanlar beni bırakmıyor annem.
Bırak, onu bunu boş ver diyorsun
Diyen diyeceğini söyler diyorsun
Böyle gelmiş böyle gider diyorsun
Düşmanlar beni bırakmıyor annem.
Geçmişi düşün ibret al diyorsun,
Muhannet çetin herkes el diyorsun.
Aklını başına al gel diyorsun
İsyanlar beni bırakmıyor annem.
Tutma kendini sal artık diyorsun,
Gözünü kapat al artık diyorsun,
Huzur bul mutlu ol artık diyorsun,
Buhranlar beni bırakmıyor annem.
Ömür kısıtlı, vakit dar diyorsun,
Daha var, desem sen söylüyorsun:
Var; ama nereye kadar?” diyorsun,
İmkânlar beni bırakmıyor annem.
Kader bir gün bana güler, diyorum
Bilen Allah elbet diler diyorum,
Bilsen daha neler neler diyorum,
İnsanlar beni bırakmıyor annem
(Bütün bunları ben kime diyorum?
Kimseye değil, kendime diyorum...)
Harun Karagülmez/Memleket, Tokat-İkamet, Tekirdağ-İstikamet, Hakikat
SULTANIN YARDIMCISI: Sultan Hüseyin Baykara ile Ali Şir Nevai mektepte ders arkadaşıydı. İkisinden hangisi devlet idaresine geçerse, diğerini unutmamak üzere aralarında sözleşmişlerdi. Ali Şir, bir müddet Horasan’da, sonra da Semerkant’ta tahsil ile meşgul oldu. Bir hayli zaman sonra, Hüseyin Baykara Herat’ta tahta geçti. Verdiği sözü yerine getirmek için Ali Şir’i arattırdı. Semerkant’ta olduğunu öğrendi. Maveraünnehir meliki Ahmed Mirza’ya yazarak Ali Şir’in kendisine gönderilmesini istedi. Ali Şir, Sultan Ahmed’in yardımıyla Herat’a geldi. Hüseyin Baykara tarafından yakın ilgi ile karşılanarak önce mühürdarlığa, sonra da vezirliğe tayin edildi. Ali Şir, boş vakitlerini kitap okuma, inceleme ve araştırma yapmakla geçirirdi. Bu sebepten çevresi âlimler ve edipler cemiyeti hâline gelmiş idi. Edip ve şairler ile bütün ilim, sanat, hüner sahiplerine yardım ederdi. Böylece maarif ve sanayinin gelişmesine yardımcı oldu.
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...