Haykırışın sessiz çığlığı!..

A -
A +

İnsan olarak doğarken, insanlığını kaybedenler nelerin içinde olduğunun farkındalar mı? Dünya dönerken, dünyaya haykıranlar savundukları davanın arkasındalar mı? Kim için ne için hangi amaçla neye hizmet ediyor? Varlığa mı, yokluğa mı? Biz neyiz ne yapıyoruz? Soruyor muyuz neredeyiz, ne için adım atıyoruz? Görüyor muyuz? Dünya çığırından çıkarken, insanlık nereye gidiyor?

 

Bu dünyada neredeyiz ne yapıyoruz ve yapamadıklarımıza üzülüyor muyuz? Neydik, ne olduk, kimdik, kimlerden olduk. Biz, bu millet, ne ara vatanına vatansızlaştı? Tarih anlatıyor da anlayan kim var ki, anladığını kavrayabilecek. Varlıklarını dahi unutan bir Türk uyuyor.

 

Ruhlarının çekilmesine, kanlarının karışmasına, akıllarının çalınmasına sessizce. Biz ne yapıyoruz? Sessiz kalacak kadar güçsüz müyüz? Neyin içinde savaş veriyoruz? Esirliği neye değişiyoruz? Özgürlük adı altında, hainliği mesken tutan vatanına para için kıyan, bebekleri para karşılığı satan, bunun üzerine eğlenebilen zalimler için mi? Ne oluyoruz, neye sessiz kalıp, susarak bitmesini bekliyoruz. Bu vatan ölmeyen şehitlerin, kanlarıyla ayakta durmuyor mu? Ne oldu da hepsinin kanlarını yok sayarak kirlenmesine göz yumuluyor? Sessizlik öldürücü bir yılan gibi değil mi? Ölenlerin şehitliği, bu toprakları diri tutarken, yaşayanların öldürücü zulmü, bu insanlığı insafsızlık savaşında, mağlup etmiyor mu? Neydik ne oluyoruz. Bu dünyanın, kiriyle kirlenmemesi gereken bebeklerin, masum kalpleri, ne uğruna katlediliyor. Allahü teâlâya isyan etmek değil amacım. Hâşâ, zulmedenlerin, kirli kalplerine olan öfkem. Onların, çocuklardan istedikleri, para karşılığı alınan bedenlerken, sessizliğin ağır yükü altında eziliyormuş gibi hissediyorum.

 

     Rumeysa Ongün-İzmir

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

     Bizim yaylalar

 

 

Derelerin suyu, coşkun akardı,

 

Sığmazdı bendine, dolar taşardı.

 

Kırlarında renk renk, çiçek açardı,

 

Ne kadar güzeldi, bizim yaylalar…

 

 

 

Her taraf yemyeşil, rengârenk çiçek,

 

Papatya gelincik, menekşe gerçek…

 

Arı vızıltısı, kuş sesleri, türlü kelebek,

 

Ne kadar güzeldi, bizim yaylalar.

 

 

 

Kuş sesleri yayılırdı, kıra ovaya,

 

Arı bal taşırdı, her çiçekten kovaya…

 

Gün kararır, herkes döner yuvaya,

 

Ne kadar güzeldi, bizim yaylalar…

 

 

 

Koyunlar meleşir, ardında kuzu,

 

Anayı arardı, şaşkın buzağı.

 

Sevimli oğlağın çekilmez nazı,

 

Ne kadar güzeldi, bizim yaylalar.

 

 

 

Haziran gelince, yayla çıkardı,

 

Genç ihtiyar, bir heyecan yaşardı.

 

Denk yüklenir, kağnı yokuşları aşardı,

 

Ne kadar güzeldi, bizim yaylalar.

 

 

 

Kaymaklı pişerdi, göç sırasında,

 

Gelenek olmuştu, halk arasında.

 

Yaylaya çıkmayan kalır idi yasında,

 

Ne kadar güzeldi, bizim yaylalar.

 

 

 

     İsmail Sak

 

 

 

 

TARİHTEN BİR YAPRAK

 

 

Coğrafya ecdat zamanında matematik coğrafya olarak başlamış ve bir süre bu yönde ilerlemişti. Rükneddîn Ahmed, Kazvînî’nin Acaibü’l-Mahlûkât ve Garâibü’l-Mevcûdat adlı kozmografya ve coğrafya eserini tercüme ederek Çelebi Sultan Mehmed’e sunmuştu.

 

Yine Semerkant rasathanesi müdürü olan Bursalı Kâdızâde Rûmî’nin öğrencisi olan Şirvanî, Sultan İkinci Murad zamanında Semerkant’tan Kastamonu’ya gelerek Fâtih Sultan Mehmed Hanın hükümdarlığının ilk senelerine kadar burada yaşamıştı. Ali Kuşçu ve torunu Mîrim Çelebi ilk Osmanlı coğrafyacıları olup çeşitli eserler vermişlerdi. Üç kıtaya hükmeden bir cihan devleti hâline gelen Osmanlılar Deniz Coğrafyasında da dünyanın en ileri memleketiydi.

 

Büyük coğrafya âlimlerinden Piri Reis Akdeniz’in limanları, akıntıları ve başka olaylar hakkında bilgi veren, Osmanlı denizcilerinin geleneklerini ve kendi bilgilerini katarak Kitab-ı Bahriye adlı eseri yazmıştı. Piri Reis’in çizmiş olduğu, bugün bile ilim adamlarını hayrete düşüren haritada Amerika kıtasının doğruya yakın şekli verilmektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.