Bilincimizi güçlendirmekle soğukkanlı sakin ve ilgili kalabiliriz. Bu bizim ruh ve beden uyumumuzu derinleştirir.
Her zamanki kadar çabuk öfkelenmeyiz. Kimseyi aldatmayız, incitmeyiz. Yolun sonuna gelmiş yaşlı kimselerin sürücü belgelerini geçersiz saymayız.
İçsel bilincimiz geliştikçe davranışlarımız ve yaşadığımı hüzünlü anlara zihnen kapılmayız. Düş kırıklıkları başarısızlıklar keder, anlamsız olduğumuzu hissetmeler, endişeler bize yabancılaşır. Aslında bu ritüeller ağırdır.
Bir an gelir ki öfkelenmek istesek bile beceremeyiz. Öyle ki öfkenin dilini unuturuz. Ancak tuhaf bir dünyada yaşıyoruz. Mutsuz isek acı çekiyorsak herkes bizi kabullenir. Çünkü onlara bizi teselli etme fırsatı veriyoruz. Eğer mutlu görünüyorsak susturulmamız gerekiyor. Hem de hızlı sonuç alınabilecek bir ceza ile.
Her şeye rağmen ruh ve beden uyumumuzu korumalıyız. Tepki verme alışkanlığımızı değiştiremeyiz. Biliyoruz ki kötü huyu hayat tarzı yapanlar da oluyor. Onlar oku sürülmüş gergin yay gibidir. Belli hedefleri yoktur. Onlar uzayda tek başına yaşasalar bile bu kötü huyları sebebiyle yine başı derde girer; onlara acıyalım.
Bir anekdot: Bir dövüş ustası Ganj Nehri kıyısında talebelerine taktik öğretirken beklenmedik bir gelişme olur. Hiç tanımadıkları biri gelir ustanın yüzüne tükürür. Tepki yerine usta, yüzündeki tükürüğü silerken “söyle ne söyleyeceksen” der. Adam şaşkındır. O sırada öğrencilerinden biri kollarını sıvayıp adamı dövmek için ustasından izin ister. Usta ona “kes sesini ve otur aşağı!” der. “Ben bu adama değil ama sana sinirlendim. Bu adam bizi tanımıyor. Bizi tanımış olan biri üzerimize salmış anlamıyor musun? Derin sevgide, yoğun öfkede ve nefrette, duada dilin yetersiz kaldığı anlar olur. Adamın tükürükten sonra söyleyecekleri vardır. Ona söyleme fırsatı tanımıştım” der.
Tüküren adam, ertesi gün gelip özür diler. Usta “sana kızgın değilim. Tavsiyem ise seni herkes bizim gibi karşılamaz” der.
Mustafa Ali Mahdum
ŞİİR
Yalakalık yapmıyorsun,
Yürekli mert şairsin sen,
Hırsızlardan korkmuyorsun,
Yürekli mert şairsin sen.
Daldan dala konmuyorsun,
Aşka mezar kazmıyorsun,
Faso fiso yazmıyorsun,
Yürekli mert şairsin sen.
Ahde vefa kokuyorsun,
Sevgi saygı soluyorsun,
Gönülleri okşuyorsun,
Yürekli mert şairsin sen.
Yazdıkların okunuyor,
Hortumcuya dokunuyor,
Bölücüyü korkutuyor,
Yürekli mert şairsin sen.
Nöbetçi der; yılmıyorsun,
Tehditlerden ürkmüyorsun,
Kalemini bükmüyorsun,
Yürekli mert şairsin sen...
Nöbetçi Şair-Şahin Ertürk
MUHAVERE: İki kişi arasında karşılıklı olarak yapılan konuşma.
MUTEBER: 1. Saygın. 2. İnanılır, güvenilir. 3. Değerli. 4. Geçerli.
TERANE: 1. Ezgi, makam, nağme. 2. Çok tekrarlandığından usanç verici bir durum alan söz.
BEYAN: 1. Bildirme. 2. (edebiyatta) Bir eserde düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı.
VELAKİN: Ama, fakat, lakin.
BEYHUDE: 1. Yararsız. 2. Boşuna, gereksiz, faydasız.
MUACCEL: Önce yapmak, süratle yapmak, peşin vermek. Ertelenmeyip öne alınan, sonraya bırakılmamış olan, geciktirilmeyen.
MECAL: 1. Güç, kuvvet, derman, takat. Mecalsiz: Güçsüz, kuvvetsiz, takatsiz, hâlsiz.
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...