Hızını Düşür... Hayatı teenni ile yaşa. Adımlarını yavaşça at. Sakinliği ruhuna işle. Acele her işte hayrın olmadığını çok iyi biliyorsun. Elindeki o hızlı ekranda akıp giden görüntülerin beynini nasıl uyuşturduğunu da en iyi sen bilirsin. Şimdi bir karar ver, akıp giden zaman içinde kendini dünyanın akışına bırakıp kaybedecek misin, yoksa hızını düşürüp her hareketinde temkinli olmayı mı tercih edeceksin? Hızlı ekranlar, hızlı tüketilen yiyecekler, kolay hazmedilen muhabbetler(!), kolay okunan abur cubur kitaplar, bakılmadan geçilen manzaralar, fark edilmeyen güzellikler, yan başındakinden habersiz geçen günler... Hepsi ama hepsi hızlı yaşanan bir hayatın emaresi. Şimdi sana tavsiyem, hızını düşürmen...
• Sabah kalktığında gördüğün o gökyüzüne doyasıya bak.
• Her sabah işe giderken kaldırım kenarındaki çiçeği gör, renklerine bakıp tefekkür et.
• Gözlerini ekran esaretinden kurtar, ona hayatın yavaşlığının güzelliğini öğret. Yeniden hayatın tınısını öğrensin. Beklemeyi, sabretmeyi bilsin...
• Her işin sabır, emek ve çaba ile olacağını kendine sık sık söyle.
• Hızlı akıp giden ekrana alışkın evladına sabrı nasıl öğretmeyi düşünüyorsun? Bunu da sen düşün...
• Yemek yemenin bile ekrana bakarak hızlı yapıldığı şu zamanda, nimeti tefekkür ederek yemenin lezzetini tatmalısın...
• Hızlı tüketilen her şeyin lezzetsiz, hızlı yapılan her işin özensiz olduğunu bilmelisin...
• Hızla akıp giden şu fâni dünyada hem dünyanı hem ahireti mamur etmek istiyorsan İslam Âlimlerinin yazdıkları kitapları okumalısın. Hem de teenni ile, acele etmeden, yavaş yavaş sindire sindire okumalısın... (Acele şeytandan, teenni Rahmandandır.) [Tirmizî]
(Teenni eden isabet eder, acele eden hata eder.) [Beyhekî] (Teenni, acelenin zıddıdır)
Âmine Kübra Salar
Kalbimin kolu
Eğer ki kalbimin kolu olsaydı,
Çekip de sineme sarardı seni,
Dünya sırf kadınla dolu olsaydı,
Yine de gözlerim arardı seni.
Aşılmaz dağ gibi hasretin şimdi,
Sabrımsa hayata gözleri yumdu,
Bir tek tebessümün son umudumdu,
Gamzen adres diye sorardı seni.
Öldüm de gömülmek kaldı sadece,
Sabaha zor çıkar sensiz her gece,
Harabeye döndüm ben de böylece,
Ne yazık şakam da kırardı seni.
Mustafa Özkahraman
Seddülbahir Kalesi
Seddülbahir Kalesi Çanakkale Boğazı’nın girişini savunmak amacıyla Anadolu yakasındaki Kumkale ile birlikte 1659 yılında inşa ettirilmiştir. Seddülbahir’in inşası, Venediklilerle Girit Adası üzerinde süregelen uzun savaşın yeniden başlaması ile birlikte, Kilitbahir ve Kale-i Sultaniye’nin Boğaz savunması için yetersiz kaldığı düşünüldüğü için başlatılmıştır. Bu sebeple, karşı kıyıdaki Kumkale ile birlikte Seddülbahir Kalesi, Venediklilerin Boğaz saldırılarının karşılandığı ilk savunma hattını oluşturmak amacı ile inşa ettirilmiştir. Kale, IV. Mehmet’in annesi, Hatice Turhan Sultan tarafından yaptırılmıştır. Turhan Sultan’ın vakfiyesinde Seddülbahir Kalesi’nin kuruluş aşaması ile ilgili bilgilere ulaşmak mümkündür. Çanakkale savaşları, 3 Kasım 1914'te İngiliz kuvvetlerinin boğazın girişinde yer alan Seddülbahir Kalesi’ni topa tutmasıyla başladı.
[Kaynak: Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı]
Yetenekli Kalemlerde önceki yazılar...