İnsanın karşı karşıya olduğu en çetin durumlardan birisi de iç sesiyle olan mücadelesidir. Buna bir nevi kendisiyle iletişim hâlinde olma diyebiliriz. Bazen bu çetrefilli durumdan sıyrılmak pek de kolay olmuyor. Gelgitlerin bolca yaşandığı anda en doğru ve faydalı kararı verebilmek elbette kolay değil.
İç sesimiz hiç boş durmuyor. Bizi her zaman yokluyor. Olup olmadık fikirlerle bizi devamlı meşgul ediyor. İç sesimiz bizi yanlışa götürdüğü gibi olumlu sonuçlar almamıza da vesile olabiliyor. Peki bunun sırrı nedir? İç sesimizin rolü nereye kadardır? Evet böyle birçok soru ve cevapları bizi bekliyor.
Amacımız en az hata ile doğruyu bulmaya çalışmak, mutluluğu, başarıyı ve verimli olmayı yakalayabilmek. Çok şey mi istiyoruz acaba? İnsanoğlu ister. Zira nefis devamlı surette devrededir. İç sesimiz bile belki de ona uyuyor olabilir. Ne dersiniz?
İç sesimiz bizim nefsimiz mi? Duygularımız mı? Yoksa vesveseden ibaret bir şey mi? Yoksa başka bir şey mi? Duygu, nefis ve şeytan ile mücadele oldukça zor ve zahmetli bir iş. Ama olmayacak bir iş de değil. İnsanın gençlik yıllarında bunlarla mücadelesi daha çetin olmaktadır. Zaten mükafatın da daha fazla olduğu bu dönem olması boşuna değil. Elbette bir hikmeti vardır. Zoru başarmanın da getirisi her zaman daha fazla olmaktadır.
Gençlik demişken yeterli yakınlığı ailesinde, çevresinde bulamayan kendisini ortada kalmış hisseden kimileri, bazen kendini art niyetli kimseler arasında bulabiliyor. Bir yere ait olma, söz hakkı ve ben önemliyim hissine kapılmak adına lüzumsuz işlere karışabiliyorlar. 'Ben' hissi ve iç sesinin arayışlara zorlaması hayat çizgisini kahredici yapabiliyor. İnsanoğlu en büyük kötülüğü de bu şekilde bazen kendisine yapabiliyor. Öncelikle kendinle olan mücadeleni kazanmaya bakmalısın.
Nurettin Bozan-Eskişehir
ŞİİR
Misafirdir mevsimler
Hani dün yaz sonbahar
Havalar ne sıcaktı,
Günler gelip geçti de
Bugünler kışa kaldı.
Merak etme ey insan
Kışlar da gelir geçer
Önümüz yaz değil mi
Bahar bunu müjdeler
Senelerin içinde
Günlerin kendisinde
Haftaların izinde
Misafirdir mevsimler
Yine rüzgârlar eser
Tabiat döngü hâli
Yağmurları bekleriz
Toprak ıslanır hani
Sinan Korkmaz-Düzce
MERAKLI BİLGİLER
PİLOT: Pilot kelimesi genellikle havacılıkla ilgili bir terim olmakla birlikte; uzman deniz kaptanlarına, bazı yöneticilere de pilot ismi verilmekte; deneme mahiyetinde yapılan işler ve bu işlerin yapıldığı yerler de “pilot iş”, “pilot bölge” olarak adlandırılmaktadır.
Tarihi: İnsanlar yaratıldıklarından beri uçmaya çalışmış, birçok kişi de başarılı veya başarısız uçuş denemeleri yapmıştır: Bizde Hezarfen Ahmed Çelebi, Batı'da Leonardo da Vinci bunlardandır. Ancak bunların uçmayı denedikleri araçlar kendi kontrollerinde olmadığı için bunlara pilot demek mümkün değildir. Havacılık tarihinin ilk pilotu sayılabilecek kişi 1895’te çift kanatlı plânörüyle birçok uçuş denemeleri yapan Alman teknisyen Otta Lilienthal’dir. 1896’da Amerikalı Samuel Pierpont Longley ilk defa motorlu bir uçak kullanmıştır. Ancak kısa bir müddet sonra buharlı uçağı ile birlikte Washington yakınlarındaki Potamac Nehrine düşmüştür. 1899’da Orwille ve Weilbur Wright Kardeşler ilk petrol yakıtlı uçağı kullanan pilotlar oldular.