Bu sosyal ağların faydasını da görüyoruz hani. Geçenlerde, bir öğretici kişi öğrencisine sesleniyor:
- Bak, sana ''giriş, gelişme, sonuç'' odaklı bir lâf anlatıyorum!..
Bu vesileyle, yıllar öncesinde, yazı yazmayı öğretmek için öğrencilerime ''Elma Kompozisyonu'' adını verdiğim bir yazı yazma örneği aklıma geldi. ''Acaba, bugünün okullarında kompozisyon yazdırılıyor mu?'' diye de kendime sormadan edemedim. Tabii ki maksadına göre, onlarca sistemde kompozisyon, yazı yazmak mümkün.
Örnek konu: Elma ile ilgili bir yazı yazınız.
Kurdu bile hoş
* (GİRİŞ: Konunun ''anahtar kelime''sini ''tanım''larız.)
Elma; yeşil, kırmızı, sarı rengi, kütür kütür ısırılışı, haz veren kokusu, lezzetiyle hoş bir meyvedir.
* (GELİŞME: Konunun farklı yönleriyle ilgili, 3-5 paragraf yazarız.)
Duyularımızla elmayı tanırız, duygularımızla severiz: Bakarız ona, dişlerimiz arasından ''kütür kütür'' sesini işitiriz onun, koklarız onu, suyu damağımıza lezzet verir ve avucumuzda severken ''yerim seni'' dediğimiz bebeğimizdir elma.
Görüyoruz elma yanaklı insanları; duyuyoruz vitamin değerini, keyif veren rayihasını; ağzımızın suyunun akışını ve parmaklarımızın arasında tuttuğumuz çöpünden Rabbimin nelere kadir olduğunu saniye saniye yaşıyoruz.
Tür ve cinsleriyle 7000 çeşit elma bulunur. Ülkemizde de 500 çeşidin içinde Amasya, Golden gibi kaliteli elmalar yetişir. Bir gün babam dedi ki:
- Kızım! Elmada, başını dışarı çıkaran bir kurttan daha kötü ne olabilir?
Hıhh! Abim atladı hemen:
- Yarım kurt, yarım kurt!..
Iyy! Öyle veya böyle, beni, elma yemekten ne abim ne başkası vazgeçirtemez.
* (SONUÇ: Etkili bir yargı veya atasözüyle mesaj verilerek bitirilir.)
Ne buyurmuş Lokman Hekim Hazretleri: ''Elma yedi, neden öldü? ''Gerçekten de elma şifalı ve yararlı bir meyvedir.
Elma lezzetini yaşayan değerli öğrencilerime sevgilerle...
Rıdvan Üzel- Eğitimci yazar
ŞİİR
Bugün bu hayattaki son günüm
Bilmezdim Azrail’i görmeden önce
Öylesine ürperdim ki onu görünce
Anladım ki artık sıra bende
Hangi beden kurtulabildi ki ölümden
Son bir şans verildi mi acaba
Daha anne rahimine düşerken
Yazılıyor her kulun kaderi
Çare yok ölümden kurtulmaya
Kimi genç kimisi de yaşlı yakalanır.
Geride kalanı gözü yaşlı bırakır.
Beklenmedik ölümler herkesi şaşırtır.
Sıra kimde bilinmiyor fâni dünyada
Yarın ölecekmiş gibi ahretlik
Hiç ölmeyecekmişiz gibi dünyalık,
Yaşıyoruz ve ölüme de alışıyoruz.
Nice sevenleri ayırdın birbirinden
Anaları evlatsız evlatları babasız.
Derler ya son bir şans dahi tanımadın
Aşina her canlı ölüme, bu sonu beklemeye.
Erkan Çelebi
HAZAR DENİZİ: Avrupa ve Asya kıtaları arasında dünyanın en büyük iç denizi. Uzunluğu 1200, genişliği 300 kilometredir. Açık denizlerle irtibatı yoktur. Bu yüzden de su seviyesi devamlı değişir. 1930 ile 1957 seneleri arasında denizin seviyesi normalden 26 m alçaldı. Bunun sonucu kapladığı alan 53.300 km2 azalarak 371.000 km2ye düştü. Su seviyesinin deniz seviyesinden aşağıya düşme sebebi, buharlaşma artarken yağışların da azalmasıdır. Bir de denize dökülen suların %80’ini sağlayan Volga Nehrinin sulama ve endüstride kullanılma maksatlarıyla başka yöne kanalize edilmesi önemli bir sebeptir. Su seviyesini normal hâle getirmek için yapılan gayretler neticesiz sonuçsuz kalmıştır. Kuzey kesimi sığdır. Burada mersin balığı çok çıkar. Bundan bol miktarda havyar elde edilir. En derin yeri 978 m olup, güneydedir. Suyu tuzludur. Ortalama tuz oranı %0,13’tür. Sülfat oranı da yüksektir. Doğu kıyılarındaki geniş sığ bir bölgede sodyum sülfat yatakları bulunmaktadır.