“Şimdi” kelimesi güzeldir. Şimdinin kalbi bomboştur. Eğer ortada bir amaç varsa orada hırs da vardır. Hırsın olduğu yerde beyinde yeni arzu devreye girer. Arzu olunca gerçek niyet bozulur. İşte bu yüzden önemli niyetlerimizi sorgulamalıyız. Bir amaç edindiğimizde anında geriliriz ve amaca odaklanır bütünden ayrılırız. Bu kişisel bir amaca sahip olmaktır ki "ego"dur. İyi de amaçsız insan nasıl bilebilsin ki? İnsanın hedefi yoksa nasıl var olsun? Ego ancak amaç hırs ve arzular sayesinde var olabilir.
En yüce gerçeğe ulaşmanın iki yolu: Kişinin kendini yetiştirmesi, geliştirmesi ve aydınlanması. Kendini geliştirmekten maksat, toplumun saygı duyduğu her şey egoyu besler. İnsanlar bu uğurda her türlü cahilliği yapmaya hazırdır. Ve maalesef saygınlık adına. Ancak kişi kendini geliştirmek ile egoyu beslemiş olur. Aydınlanmada temel amaç şiddet karşıtlığını uygulamak ve geliştirmektir. Eğer sen normalde kızgınsan, öfken seni kışkırtan kişiye yöneltir. Burada doğru olan, karşıdakine değil kendine kızmak olmalıdır. Karşıdakine de "sen haklısın" demektir. Kişinin egosu devrede olduğu müddetçe insan kendini geliştirmesinin faydasını görmez. Kesin ve kaçınılmaz olanı sen olmuş bil. Bu gerçeği kabul eden kişi en mutlu en huzurlu en mesut insandır. Ancak bu mutluluğu kimse inanılır bulmuyor. Mutsuzluğunuzdan bahsederseniz herkes inanır ve zevkle dinler. Başkaları mutluluğu inanılır bulmuyor diye bizi zevkle dinleyen psikoterapistlere dert mi yanalım?
Allahü teâlâya ve ahiret hayatına inanan emir ve yasaklara uyarsa, imanı çaresizlikten doğan bir inanç değil ise yaratılanlara muhabbetle, sevgiyle hayranlıkla bakabiliyorsa kişi niye mutlu olmasın ki? İnsan mutlu olabilir. Çünkü onda bilinç var. Mutluluğu da mutsuzluğu da biz seçeriz.
Mustafa Ali Mahdum
Bizim sayfa
Türkiye gazetesinin göz bebeği,
Doğru yolu öğrenmenin sebebi,
Ehl-i sünnet itikadının kaynağı,
Bizim sayfa, bizim sayfa, bizim.
Her sabah heyecanla beklenir,
Emeği geçenlere dualar edilir,
Ah! bir de ne okuyanlar var denir,
Bizim sayfa, bizim sayfa, bizim.
Açılınca ortasından nurlar saçılır,
Okuyunca, ahh! ne duygular yayılır.
Anlayanlar, yanlış yoldan ayrılır,
Bizim sayfa, bizim sayfa, bizim.
Bizim dedik, huzur dedik, sahiplendik,
Adı gibi sıcacık samimi dedik,
Enver Ağabeye rahmet diledik,
Bizim sayfa, bizim sayfa, bizim.
Nimete kavuşanlara afiyet olsun,
Okuyanlar; birkaç damla ile doysun,
Bu zavallıya da herkes dua eylesin,
Bizim sayfa, bizim sayfa, bizim.
Gülsüm Altınova Ankara
Din büyüklerimiz buyurdular ki: "Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun. Allahü teâlâ bu ayın kıymetini bilenlerden eylesin. Birisi bana Farisi olarak bir şiir yazmış. Demiş ki şiirde, eğer bütün taşlar pırlanta olsa idi onun ne kıymeti kalırdı. Eğer bütün madenler altın olsa idi altının kıymeti kalır mı idi. Eğer bütün aylar ramazan olsa idi ramazanın kıymeti kalır mı idi? Bir şeyin tekrarlanmasını istiyorsanız salevat-ı şerife getirin. Hadi salevat-ı şerife getirelim. Hadi Allaha emanet olun."
Yetenekli Kalemlerde önceki yazılar...