Mutluluğun sırrı

A -
A +

Her insan kendi hayatında mutluluğu yakalamak için çaba gösterir. Eğer kişi kendini mutlu hissetmiyorsa günlerinin hiçbir anlamı olmaz. Bunun için insan kendini mutlu edecek şeylere kavuşmaya çalışır. Mesela, oyun oynamak, hobisiyle uğraşmak, yiyip-içmek, gezip-dolaşmak, arkadaşlarla sohbet etmek, dizi veya film izlemek, şakalaşmak, gıybet etmek, insanlarla alay etmek, müzik dinlemek, içki içmek, mal-mülk edinmek vesaire. Saydığım bu misaller insana keyif, zevk ve mutluluk veren şeylerdir. Bunları yapabilen insan kendini mutlu hisseder. Lâkin benim burada bahsetmek istediğim mutluluk, mutlak manada mutluluktur. Evet, yukarıda saydığım misaller insanı mutlu eder. Fakat bunlar yapıldığı süre zarfında insanı mutlu eder. O faaliyet bittiğinde veya bu faaliyeti yapma imkânı elden gittiğinde mutluluk da ortadan kaybolur. Yani bunlar geçici mutluluklardır. Mutlak mutluluk ise kalıcıdır. Peki böylesi bir mutluluk nasıl elde edilir? Allah’ın rızasına uygun yaşamaya gayret eden herkes huzur ve mutluluk içinde olur. Burada İslamiyet’e uymaya erdemli yaşamak diyebiliriz. Çünkü İslamiyet, bütün erdemleri bildirmiş ve bunları emretmiştir. Mesela hediye vermek, namaz kılmak, sözünde durmak, Allahü tealaya inanmak, insanlara işlerinde yardım etmek birer erdemdir. Eğer kişi, bunları yaparsa elinde olmadan kendini iyi hissedecektir. Bu hâli birçok insan tecrübe etmiştir. Ve bu öyle bir hâldir ki devam ettirildikçe kalp tertemiz olur. Ve bu kalbi taşıyan insan da kendini huzurlu hisseder. Kirli bir kalbin vermiş olduğu ağırlıktan ve rahatsızlıktan kurtulur. Demek istediğim kalıcı olan hakiki mutluluk, erdemli bir hayat ile mümkündür. Erdemli bir hayat ise ancak İslamiyet'e uymakla olur. İslamiyet'in olmadığı bir hayat tarzıyla hakikî mutluluğa kavuşmak imkânsızdır.

 

Özcan Emir

 

 

 

 

Bülbül misali

 

 

Bülbül misali gönül, eder durur feryatlar 

 

Ahu zarım duysalar, keder bulur dilşatlar

 

 

 

Güle isar-ı ömür, küle müsavi gönül

 

Kamu sadrım görseler, beter olur naşadlar

 

 

 

Fikri vaslı bir güle, yazık garip bülbüle

 

İnkisarı var diye, seher olur mesâlar

 

 

 

Ne ağyarda gözüm var ne dilbere sözüm

 

Sinemde bir yarim var, tenim olur mihmandar

 

 

 

Enes etme şikâyet, hayr olur mu nihâyet?

 

Sen aşk ile niyaz et, tebdil olur hüsranlar

 

 

 

Enes Okur

 

 

 

 

ESKİMEZ KELİMELER

 

 

DİLŞAT: Dilşad: Gönlü sevinçle dolu, sevinçli olan.

 

İSAR: Kendinden çok başkalarının menfaatini düşünerek kendinden fedakârlık yaparak ona vermek.

 

MÜSAVİ: Birbirinden az ve çok olmayan, birbirine eşit.

 

KAMU: Bir memleketteki halkın tamamı. Bütün, hep, herkes.

 

SADR: Göğüs, sine, döş.

 

NAŞAD: Üzüntülü, gamlı, kederli, mahzun olan kimse, kederli kimse.

 

VASL: Sevdiğine kavuşma, ulaşmak, bir araya gelmek.

 

İNKİSAR: Kırılma, gücenme, kalp kırılması.

 

MESÂ: Akşam. “Subh u mesâ” Sabah akşam, her zaman anlamındadır.

 

MİHMANDAR: Değerli misafirleri, resmî konukları ağırlamak, gezdirmek ve onlara kılavuzluk etmek gibi işlerle görevli olan kimse. 2. Misafir kabul eden, konuk ağırlayan kimse.

 

TEBDİL: 1. Değiştirme, değiştirilme, başka şekle sokma. 2. Kıyafet değiştirerek halkın arasında gezme [Kaynak: https://lugatim.com]

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Özgür23 Aralık 2024 01:16

Kalbimle katılıyorum