Sonbahara dönen mevsimin ortasında, sabırla sararan bir yaprak misali açıyorum gözümü… Rüzgâra teslim oluyorum aheste aheste… İçimden tüm şüphe kırıntılarını ayıklayıp mutlu olmayı seçiriyorum. İnanmayı ve yeniden beklemeyi baharı… Yeniden çiçek açacağını bilince solmak o kadar da etkilemiyor insanı. Varacağın yeri bilince yol koymuyor. Kalbin netlik kazanınca hayattaki hiçbir belirsizlik yormuyor. Giden değil, kalan olmayı seçince, kader en güzel şekilde tecelli ediyor. Gelmek isteyen bir şekilde bir yolunu buluyor. Kalmak isteyen bir şekilde her şartta yanında oluyor. Bu yaşımda upuzun bir çabadan sonra çabasızlığın gücünü öğrendim. Akışına bırakmanın, teslim olmanın büyüklüğünü…
Nasıl bakarsan öyle görüyorsun esasında insanları, nasıllarsa tam olarak öyle değil! Birinde gördüğün bir kusur belki de gözlerindendir. Güzel bak ki, güzel göresin. Kusur ararsan tüm aynalar senin… Benlikten kurtulup hiçlik deryasında boğulmadıkça kurtuluş yok sana! Bazen en iyi yol korktuklarının üzerine gitmektir. Bazen en iyi yol, tüm bildiklerini susmaktır. Çevrendeki iyi kötü tüm insanlar senin kâmil insan olmana hizmet ediyor bakmayı bilirsen… O zaman ne kötülüğün ne de kırgınlığın esamesi kalıyor. Kırmayı ve kırılmamayı bilirsen gönülde keder, tasa kalmıyor. Tüm boşlukları onun varlığı dolduruyor.
Anmayı bilirsen, yanmayı bilirsen, sevmeyi bilirsen, gam kalmıyor beden sularında… Yük kalmıyor kalbin omuzlarında… Duruluyor en dalgalı denizler, tüm savaşının kendinle yani nefsinle olduğunu anlıyorsun. Olma, bilme ve bulma savaşı! Yıllardır aslında kendini arıyorsun. Sonra da en çok seni kendine getireni! Yıllardır doğru kelimeleri arıyorsun, bir araya getirmek için… Yıllardır sezginin gücünü arıyorsun, harekete geçmek için…
Kübra Can Karaca
ŞİİR
Bizler sınırlı sayıda kaldık
Hızla neslimiz tükeniyor
İster ellilerin
İster altmışların
İsterse "X kuşağı" deyin,
Bizler hızla tükeniyoruz
Bizler el bebek,
Gül bebek yetiştirilmedik
Bizler naz etmeyi bilmeyiz.
İsraf etmeyiz,
Azla yetiniriz,
Mızmızlanmayı değil,
Şükretmesini biliriz.
Bizlerin cep telefonu,
Markalı giyeceklerimiz,
Ambalajlı yiyeceklerimiz
Olmadı.
Çeşit çeşit oyuncaklarımız
Yoktu ama,
Sevgiye aç değildik,
Gözlerimiz toktu.
Aç gözlü değildik
Paylaşmayı bilirdik
Sanal değildi arkadaşlarımız,
Birbirimizi bilirdik.
Özü sözü bir mert insanlardan
Seçerdik, arkadaşımızı...
Bazen yamalı pantolon
Bazen patiskadan don
Bazen lastik ayakkabı giyerdik
Küf tutmaya az kalmış ekmeği,
Islatarak ekmek aşı yapar da yerdik
Ama bizler,
Vatan bayrak sevdalısı
Sevgi saygı abidesi
Büyüklerine hürmeti
Esirgemeyen
Sınırlı sayıda kalan
Ellilerin altmışların nesliyiz.
Şimdi, birbirimizi görünce
Sevinen,
Bir avuç kalmış kimseleriz...
Nöbetçi Şair-Şahin Ertürk
KALICI OLAN MUTLULUK: Başka insanın kendisine saygısı olacak... Yaptığı işine saygısı olacak... Arkadaşına, eşine dostuna ailesine saygısı olacak... Hani hepimiz mutlu olmak için olmadık refleksler yaparız ya... Olmadık atraksiyonlara gireriz... Hit olmak için, takipçi kasmak için, medyatik olmak için yırtınır dururuz ya... Hepsi tıklanmak, beğenilmek sonra da mutlu olmak için değil mi? Para kazanmak aslında ikinci plan inanın bana... Asıl hedef beğenilmek ve sevilmek, alkış almak. Şimdi bunlar da emojilerle yapılıyor... Ama asıl mutluluk kalıcı olandır... Bunları sürdürebilmek pek mümkün olmuyor... Bir anda rüzgâr değişiyor nice fanlar fanın soğutmasıyla birlikte unutulup gidiyor... Kalıcı olan ne mi sevgili arkadaşlar... Bunu en tecrübeli gün görmüş, hayat yaşamış zirvelerde kalmış insanlar söylüyor... Kalıcı olan ne: “İnsanın kendine saygısı olması, işine saygısı olması, eşine saygısı olması, arkadaşına saygısı olması.”
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...