Türkiye'mizin içinde iyi ki bir “Külliye”miz yurt dışında birçok ülkede iyi ki bir Türkevi’miz, Yunus Emre Enstitülerimiz var... Bu millî ve manevi değerlere ışık tutan eserler milletimizin şeref duyacağı yapılardır. Dünyada mekân, ahirette iman! Tabiat, ''huy'' manasıyla bazen ''yarın ne olursa olsun, bugünün tadını çıkar'' mottosunu yaşatırken, bir de işin ''tab'' yani ''yaradılış'' anlamı var!
''Huyumuzun keyfini çıkaralım ama işin bir de yaradılış tarafını ihmal etmeyelim!'' desek nasıl olur?
Tarih, ''T'den önce, T'den sonra'' diye de yazacak! Tıpkı, ''H'den önce, H'den sonra''sı yaşandığı gibi! Tarih, bir akarsu! İçinde taşıdıklarıyla malum. Ya sürükler götürür yok eder ya kenara bırakır, ibretlik. Sürüklenenler, yüzyılların olup bitenleridir, ibretlikler daha ziyade tarihî kişiler, fenomenlerdir. Güncelde, süreklilik olmadığından, tarihî kişilikler gelişmez, sadece temas ve etkileşim yaşanır. Güncel etkileşimin olay ve kişileri ''sosyal medya çalkantısı'' içinde ya sevgi ya da nefret geliştirirler. Hayat bu işte, sevgi ve çatışma!
Kıymetli varlıkların değerleri vardır, o değerler üzerine o varlık yükselir. Ülke, vatan, millet, bayrak, ahlak, adalet, inanç değerlerimizdir. Değerler, zedelenmesin diye muhafazalı yerde ve ellerde tutulur. Yönetim kurallarının kitabı olan anayasa, muhafaza altındadır; hâliyle, doğru iman değerlerimizi taşıyan kutsal kitabımız Kur’ân-ı kerimin yeri de başköşedir. Her zaman, farzları yapmaya haramlardan kaçmaya, tövbe edip farz borçları ödemeye çalışmak, yüce kitabımızın emrettiği Ehlisünnet âlimlerinin eserlerinde yazdığı gibi doğru iman sahibi olmaktır. Herkes doğru iman değerine sahip olsa ortalık sütliman olur! Böyle olan kulunu Allah da sever diğer insanlar da...
Rıdvan Üzel
ŞİİR
Enver Efendim, tanıdım sevdim.
Bir kez görmekle, dost ol melekle.
Göğe ermekte, yolda emekle.
Mürşidim benim, Enver Efendim.
Seni bilmezken, bahtım gülmezken,
Günah işlerdim, tevbe etmezdim.
Cömertlik sende, güler yüz sende.
Günahlar bende, dağ gibi hem de!
Bir gülüşünle, ben oldum bende!
Efendim sensin, gül yüzlüm sensin.
Himmet etsen de yükselsem ben de.
Enver Efendim, Efendim benim.
Yok olsam sende, varsam Resul’e,
Ol Resul sana, müştak olmasa,
Ardınca gelse, binlerce kimse.
Kevser havzında, ballar ağzında.
Nûr üstüne nûr, feyzin bulunur.
Gönül gözünle, tatlı sözünle.
Avladın beni, severim seni.
Maddi manevi, ruhumun evi.
Senin yanındır, zorla uyandır!
Ömrüm geçmekte, vakit bitmekte.
Tevbe gecikti, açık seçikti.
Ölüm gelmeden, fena bulmadan!
Yok ol sen onda, kurtuluş anda.
Ardından Şeyh’in, sevgisi gelsin.
Öyle ol ki sen, kalmasın kimsen!
Kalbine soksa, muhabbet çokça.
Şeyhimden gelir, iman ve tenvir.
Adı Enver’dir, feyiz verendir.
Yakîn olursan, Cenab-ı Hakk’a,
Vermen artarmış, melek tartarmış.
En cömert sendin, dâreyni verdin.
Sevap severdin, yemek yedirdin.
Yüz bin defalar, sürdük sefalar.
Hakk’a güvenir, Hakk’tan beklerim.
Enver Efendim, Efendim benim.
Müştakım sana, beni alsana.
Layık değilim, ben ki sefilim.
Büyüklerdensin, kerimlerdensin.
Bana şefaat, günahım kat kat.
Şefkat edensin, merhamet sensin.
Sen ki denizsin, beni üzmezsin.
Bu kalbi de al, marifete sal.
Denizler coşsa, melekler koşsa!
Enver Efendim, bırakmaz beni.
Şefaat eder, kalır mı keder?
Kemter kulum ben, tutar elimden.
Enver Efendim, Efendim benim...
Hâdîm-ül Ethem Kırçın
(Rahmetullahi teâlâ aleyh)
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...