Ahmet Sırrı Arvas

Enver Paşa'nın büyük salahiyetlerle donattığı Liman Paşa eğitimci olarak gelir ama savunma planlarına da karışır, tayin ve terfilere imza atar. Gün gelir derebeyi kesilir, devlet içinde devlet olmaya başlar...

Beyi o gece rüyasında Server-i âlemi (Sallallahü aleyhi ve sellem) görüyor. Efendimiz ona "Mısırlıları kırma. Nefise'nin bereketi ile yöre halkına rahmet iner" buyuruyorlar...

Dali, deli midir değil midir bilmiyoruz ama kendine "paranoyak" dedirtebilmek için takla atar, öyle ki konuşma yapmak için çağrıldığı kürsüye dalgıç elbiseleriyle çıkacak kadar...

Müttefikler Volkswagen'i çoktaaan gözden çıkarmışlardır ancak İvan Hirst isimli bir İngiliz subay otomobilci olmamasına rağmen bu arabada bir sıcaklık yakalar, tesisin yaşamasını arzular...

Hitler'in kafasındaki şablona göre bu araba saatte 100 km hız yapabilmeli, anne baba ve üç çocuk taşıyabilmeli, az yakmalı, çok kaçmalı, kışın rahat çalışmalı ve fiyatı da 1000 RM'ı (Reichsmark) aşmamalıdır...

Avusturyalı bir muslukçu çırağı olan Ferdinand eğitim almadığı halde mühendislere parmak ısırtır, getirdiği yeniliklerle otomotiv sektöründe çığır açar... Uçak motorlarından çekicilere, troleybüslerden itfaiye sistemlerine kadar onlarca projeye imza atar.

Vatikan'ın ve Avrupalı kralların hışmına uğrayan Tapınakçılar yer altına iner ve "Fransız İhtilali"nde aktif rol alırlar. Hatta, giyotin XVI. Louis'nin boynuna inince 'Molay'ın öcü alındı!' diye bağırırlar...

9 şövalye ile bir papazın kurduğu örgüt Avrupa'yı ağ gibi sarmakla kalmaz, dünya hakimiyetine oynar. Tapınakçılar her melanete bulaşır, soygun, vurgun, tefecilik, uyuşturucu kaçakçılığı, köle ticareti, rüşvet, irtikap, ihtikar derken dudak uçuklatan paralar kazanırlar.

Bir kalbde merhametin bulunabilmesi için, o kalbde imânın bulunması şarttır. Kalbinde imânı olmayan kimsenin, merhametli olması bekelenemez. Bunun için, öncelikle doğru bir imâna sahip olmamız gerekir...

Esad Nusayri azınlığın örgütlü gücünü arkasına alır ve ihtilal yapar (Kasım 1970) ve "göstermelik" bir halk oylaması ile ölene kadar Devlet Başkanlığına el koyar...

Batıni-Abbasi çekişmesi Haçlıların da işine gelir. Hatta Winchester Piskoposu Peter des Roches, "Bırakalım köpekler birbirini yesin. Geri kalanlarını biz gebertir, dünyayı temizleriz" der, fitneden medet umar.

Karmatiler, Yunan ve Hint felsefesi ile beslenir, Kur'an-ı kerim ve hadisi şerifleri kafalarına göre yorumlarlar. Tenasühe inanır, ikinci hayatla ilgili heyecanlı masallar anlatırlar!..

Selahaddin Eyyubi Masyaf adlı terör üssünü yeryüzünden silmeyi kafasına koyar. Eyyubi komutanları Haldun ve Zeydun kaleye girmeli olurlar, ancak...

Allahü teâlâ, samimi ve doğru olarak ibâdet edenleri seveceğini, bunların kalblerine dünyada feyzler, nûrlar; âhirette de sevâb yani iyilikler vereceğini vadetmiştir. Onun için, ibadetleri ihlâs ile yapmalıdır...

Aslan Yürekli Rişar da, adamları da bu pis ve sefil adadan sıkılırlar. Seyyahların ballandırdığı Doğu'ya koşmalı, binbir gece masalı gibi bir hayat yaşamalıdırlar. İyi de bunun için "nasıl bir bahane" bulsunlar?..

"Allahü teâlâya tâatta bulunan sâlih bir Müslümana buğzetme. Büyük-küçük herkese merhametli ol. Akrabân ile alâkayı kesme. Sana gelmeyene, sen git. Akrabân, seninle alâkayı kesse de, sen kesme. Sana zulmedeni affet."

Selahaddin Eyyubi herkes kurtulsun diye diyeti mâkul tutar. Ortodokslar kalmakta ya da gitmekte serbesttirler, onlardan kurtuluş akçesi talep olunmaz...

Hama Emiri Mansur'un, Kral Frederik'e yolladığı saat, Avrupa'da günün konusu olur. Bu kendi ekseni etrafında dönen bir gök kubbeyi andırır, üzerinde yıldızlar parlar...

Fatımi Halifesi El-Âzîd, mührü Selahaddin'e uzatır, başına kavuk, sırtına kaftan koymaya kalkar. Selahaddin teşekkür eder ama Nureddin Zengi'nin dahi arzusu bu yönde olunca ses çıkaramaz...

Nefsten kaynaklanan kötülükler giderilmedikçe ve kalb, kötü düşüncelerden temizlenmedikçe, insanın olgunlaşması, itiraz ve münakaşadan uzaklaşması çok zordur. Hakkı kabul etmek, mürüvvettir ve olgunlaşmanın alametidir.