Ayşe AYDAN

Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar.

Genç bir çiftçi hayatında ilk kez New York'a gitmişti. Gökdelenlerin yüksekliği ve insanların çokluğundan şaşkına dönmüştü. Kalabalık bir bulvarda yürürken, kulağına aşina cırcır böceği sesi geldiğini zannetti.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye felsefecilerden bir grup gelir. Suâl sormak istediklerini bildirirler. Mevlânâ hazretleri bunları Şems-i Tebrîzî'ye havâle eder. Bunun üzerine onun yanına giderler.

Her zaman söylediğim bir şey vardır; "Emek verilen her şey çok kıymetlidir"... Bir düşünün hayatınızda kıymetli olan şeyleri... Anne ve baba olanlar ilk olarak "Evlat" diyeceklerdir... Çünkü en çok emek onlara verilir... Hepimiz aslında çok kıymetliyiz...

Bir zamanlar, Uzak Doğu'da büyük bir savaşçı yaşardı. Artık yaşlanan bu samuray, vaktini gençlere manevi dersler vererek geçiriyordu.

Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi.

* Arada sırada insanlara kibarlık göstermenin kimseye bir zararı yoktur. * Kocanıza, babanıza, annenize ve kardeşlerinize onu sevdiğinizi söylemenin kimseye bir zararı yoktur. * Oğlunuzun/kızınızın beslenme çantasına, onu çok sevdiğinizi belirten bir not yazmanızın kimseye bir zararı yoktur.

Şu dünyada en zor şey nedir diye sorsalar, "Yalnızlık" derim... Kimsesizlik derim...

Anneler günü olur da babalar günü olmaz mı hiç? Olur elbette... Bu pazar babalar günü... Önce kendi babamın ve kayınpederimin, sonra da tüm babaların babalar günü kutlu olsun...

Geçen gün bir video izledim... Çok etkilendim... Azmin ne demek olduğunu bir kez daha anladım... Kolları, elleri ve ayakları olmayan bir adam önce elleri olmadığı halde Dj'lik ve ardından birtakım komiklikler yapıp, yere düştükten sonra şunları söylüyor:

Zamanın birinde bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış.

Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış...

Sultan Murad Han, o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:

Geçtiğimiz pazar günü anneler günüydü... Geçmiş de olsa başta kendi annem ve kayınvalidem olmak üzere tüm annelerimizin anneler gününü kutluyorum...

* Sıradan bir arkadaşınız sizi ağlarken görmemiştir.

Çok eski zamanlarda bir adam padişaha gidip, kötü düşüncelerden kendini nasıl arındıracağını sordu.

Nisan ayı her zaman çok iyi gelmiştir bana... Birçok sevincimi, mutluluğumu, yeni kararlarımı, başlangıçlarımı ne tesadüftür ki nisan ayında almışımdır.... Aslında ilkbahar, her insana iyi gelir.. Âdeta ilaç gibidir... Yine nisan ayı ve yine çok şükür bahar tadında... Bir başka kıymeti daha var bugünlerin bizde, yani gazetemizde çalışanlarda... Türkiye Gazetesi'nin 40. yılı maşallah doldu...

Bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralın dört tane eşi varmış.

Nezaketin yanında bir de incelik vardır. Bu, başkalarının hoşlanacakları bir şeyi yapmaktan, yani nezaketten biraz üstündür.

Zaman zaman başarısız olduğumuz dönemler olmuştur.. Her konuda olabilir, iş hayatında, aile hayatında, özel hayatta...