Cem Küçük

Kara Harp Okulu’nda bir grup teğmenin korsan yemini konuşulmaya devam ediyor. Hiçbir demokraside olmayacak bir şey oldu. Şu soruları tekrar sormakta fayda var: Siyaset ve toplum gündemine oturan, medyada her gün otopsi raporu yazılan vaki yeminin gayesi nedir? Buna kim ya da kimler karar vermiştir? Kanunla belirlenmiş yemini müteakiben mezun subayların bir bölümünün dile getirdikleri yemine ihtiyaç duyulmasının mana ve maksadı nasıl yorumlanmalıdır? Yeminler arasındaki bir bölünmenin gelecekte Türk Silahlı Kuvvetleri içinde veya vatan savunmasında ayrılık ve aykırılık doğurmayacağının teminatı bugünden nasıl verilecektir?

31 Mart yerel seçimlerinden sonra Van’da Zeydan Karalar’ın başkanlığı iptal edildi. Sonra YSK tarafından başkanlığı verildi. Basit bir olay karmaşaya sebep oldu...

İki gün önce eski askerlerden Mustafa Önsel bir videoyu dolaşıma soktu. O dolaşımda Kara Harp Okulu mezunu bir grup teğmen resmî törende ettikleri yeminden farklı bir yemin ediyorlardı. Mustafa Önsel ve Kemalistlerin hepsi bu yemine destek çıktı. Bunu normal ve rutin gördüler. Hâlbuki Kemalistlerin tamamı orduya tarikatçı ve cemaatçilerin alındığını iddia ediyorlardı. Öyle olmadıkları görüldü.

26 Nisan 2024 tarihinde İstanbul, Küçükçekmece’de İBB’nin kapatmadığı bir çukur yüzünden 5 yaşındaki Edanur hayatını kaybetti. Ailesiyle pikniğe gelen Edanur o çukur kapatılmış olsa yaşayacaktı. Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen medyadan çıt çıkmadı. “Böyle şeyler olabilir” denip geçiştirildi. 

AK Parti 2002 yılında iktidara geldi. Geldiğinden beri son yerel seçim hariç bütün seçimleri kazandı. Bunun çeşitli sebepleri var ama en önemlisi AK Parti ve lideri Sayın Erdoğan’ın dik duruşunun katkısı büyük. 

Dünyada birçok sosyal medya ağı var. Facebook, Twitter, Instagram, YouTube vb... Bunların içinde yeni adıyla X hariç hepsi aşırı yanlı ve Batı destekçisi. Batı’nın çıkarlarına karşı iş yaparsanız ya da onların millî güvenliğini ihlal ederseniz asla toleranslı olmazlar. Hukuku kafalarına göre işletirler. 

Eski Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’in dün attığı tweete bakalım: 

Ülkemizde birkaç haftadır ağır yangınlar var. İzmir, Muğla, Aydın vb. illerde büyük yangınlar çıktı. Ülke genelinde 247 yangın oldu. Bunların tamamına yakını kontrol altına alındı. Türkiye bu konuda gerçekten çok başarılı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı 24 saat olay yerinde. Alnının akıyla bu işten çıktı. Devletin tüm imkânları seferber edildi. 

Ekonomide genel görünüm iyiye gidiyor. Geriye kalan tek şey bu iyi rakamların vatandaşlarımıza yansıması...  Merkez Bankası rezervleri rekor düzeye çıktı. 9 Ağustos itibarıyla 150,2 milyar dolar. Türkiye’nin şu an rezerv sorunu yok. 

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Suriyeliler konusunda çok net açıklamalar yapıyor ama nedense muhalefet işin içinde bir bit yeniği arıyor! Sayın Yerlikaya, Türkiye’deki tüm yabancıların adres tahkikatlarını yaptırdıklarını belirterek “Tek tek sayıyoruz. Türkiye’de net ne olduğunu biliyoruz” dedi. Bakan Yerlikaya ayrıca, Suriye’nin kuzeyine gerçekleştirilen harekâtlar sonrasında oluşturulan güvenli bölgeler sayesinde göçü kaynağında durdurduklarını da ekledi. 

Herhâlde son zamanlarda en çok okunan yazım pazartesi günkü yazım oldu. “Fatih Altaylı, Cüneyt Özdemir size az bile yapıyor” resmen uçtu... Ve bakın bir tek kişiden olumsuz tepki almadığım gibi herkesten “çok haklısın” türü cevaplar aldım... 

Bazı önemli mevkilerdeki AK Parti'lilerdeki aşağılık kompleksi hiç bitmez. Bitmeyecek de. 2012 yılından bu yana gazetelerde köşe yazıyorum. 2017 haziranından bu yana Türkiye gazetesindeyim. Aşağılık kompleksine sahip bazı Müslümanları da hep eleştirdim köşemde. Hatta medyaya girme sebebim tartışma programlarında muhafazakârların ezik görüntüleriydi... 

Sosyal medya veya oyun platformları hiç fark etmez. Bu şirketlerin yetkililerine “kendinize çekidüzen verin” deniyor. Şirketler herhâlde burayı “Muz Cumhuriyeti” sanıyor. Oralı olmuyorlar. Gene uyarılıyorlar. “FETÖ, YPG ile ilgili sayfalar var. Bunları kapatın” deniyor. Adamlarda tık yok. Madem öyle, o zaman açılmazsın.

Malum bazı çevreler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Filistin konusunda samimi olmadığını söylüyorlar. Bunu söyleyenler asla doğruyu söylemiyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin ve Gazze konusunda hassas değil demek bu konuyu kasıtlı çarpıtıyorlar anlamına gelir.

Batı, ifade özgürlüğü konusunda geniş ve özgür görünüyor. Öyle gibi ama iş millî güvenliğe gelince pek de öyle değil. Bunun tipik örneklerini tek tek gördük.

İran elbette sıradan, basit bir devlet değil. Bölgedeki güçlü ülkelerden biri. Aşırı abartıldığını da bir kez daha gördük. Yıllardan beri İsrail’le atışıyor. İsrail de İran’ı tehdit ediyor. İsrail bazen dediğini yapıyor ama İran aynı karşılığı veremiyor. 

Geçen haftaki gazetelerden hava trafik kontrolörleriyle ilgili bir haberi okuyalım: “Son dönemde uçaklarda artan rötarların altından devlete operasyon çıktı! Hava trafik kontrolörlerinin ‘İnisiyatif almadan çalışma’ sistemine geçtiği ve uçakların bu sebeple rötar yaptığı öğrenildi. Özellikle Antalya ve Sabiha Gökçen havalimanlarında yaşanan uçuşların yavaşlaması sorunu turizmi de baltaladı. Sözde maaşların artması talebiyle çekilen bu operasyon devlete açık bir şantaj. Meselenin AK Parti MKYK'da gündeme geldiği Başkan Erdoğan'ın da kritik bir talimat verdiği öğrenildi. Skandal eylemin arkasındaki HTK-SEN Başkanı Halil İbrahim Sunaç yaptığı açıklamalarla devlete şantajı sürdürdü. Gecikmelere kendilerinin sebep olduğunu itiraf eden Sunaç, ‘Taleplerimiz var somut bir adım atılmış değil’ diyerek skandal operasyona devam edeceklerini söyledi.”

Türkiye’de araştırma yapmadan hayvancılık bitti diyenler var. Peki rakam rakam bakalım. AK Parti iktidara geldiğinde büyükbaş hayvan sayısı; 2002'de 9,9 milyondu. 2023 yılında %67,7 artışla 16,6 milyona ulaştı... Küçükbaş hayvan sayısı 2002 yılında 31,9 milyondu. 2023 yılında %64,3 artışla 52,4 milyona çıktı...

Türkiye’de gazetecilik açısından da ciddi sıkıntılar var. Ne iddianame okuyorlar ne de olayların perde arkasına bakıyorlar. Bize sunulan neydi? Dilan Polat ve Engin Polat kara para aklamışlar. Bahis ve kumar paralarıyla zengin olmuşlar. 

Türkiye’de kahvelerde, evlerde ve iş yerlerinde konuşulan konular öyle hâl alıyor ki, bazen bunlar gerçek sanılıyor.