Enver Seyidoğlu

Hatırlıyor musunuz geçen hafta nerede kalmıştık; "Onlu mu, onsuz mu ?!.."da. Yani ne kadar sürelik ve seyirlik televizyonlu ya da televizyonsuz geçirdiğimiz günlerimizde. Bu arada, geçen haftaki soruların cevaplarını pekâlâ bu köşemdeki e-posta adresime rahatlıkla gönderebilirsiniz değerli okurlar.

Günde kaç saâtimizi TV karşısında geçiriyoruz?!... * Doğduğumuzdan bu yana kaç tane dizi ya da uzun metrajlı film izledik?!... * Evimizde misafirler varken ve onlarla muhabbet etmeye çalışırken televizyonunuzu açık mı bırakıyorsunuz?! * TV karşısında zaman zaman uyuyor musunuz?!...

İki gün önce Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, "TRT, özelleştirilmesi gereken kurumların başında gelmektedir" şeklinde bir açıklamada bulundu. Yıllar öncesinde özerkleşmesi gereken TRT gibi kurumların, kendi yağıyla kavrulmasını sağlayamayan, üretemeyen, kendini yenileyemeyen ve güncelleşemeyen bir duruma düştüğünün kanaâtini ben de taşıyorum.

TV kanallarında ne var ne yok ?!.. Bana kalırsa her ikisi de yok!.. TV kanallarında gece yarısından sonra -gereklilik adına - yayına giren eğitici yapımlarının dışında arada sırada dişe tırnağa dokunan birkaç dizi, tartışma programı ve haber alma özgürlüğü doğrultusundaki bültenler dışında pek bir şey yok. Yani "İstisnâlar kaideyi bozmuyor." "Eski tas, eski harman" misâli yapımlardan bazıları yeniden yayın gündemine geri geliyor. Bunlardan bir tanesi "Kim Beş Yüz Milyar İster" adlı yarışma programı. Hiç olmazsa eğlendirerek eğiten bir yapım. Bu arada bu program adının "Kim Beş Yüz Bin YTL İster"şeklinde olması da gerekmiyor mu?!...

Hz. Mûsâ'nın "On Emir"i ve Hz. İsâ'nın hayatını konu alan çeşitli filmler çekildikten uzun yıllar sonra ilk defa bir Müslüman yönetmen Hz. Muhammed'in hayatını ve Asr-ı saadeti anlatan "ÇAĞRI" adlı filmi dünya sinemalarına taşıyarak gönüllerde ve zihinlerde büyük bir iz bıraktı.

Bir mübarek ramazan ayı ve bayramının, bizleri fizîkî ve mânevî bir biçimde yenilemesinin ardından her sene olduğu gibi gene geriye trafik canavarının aramızdan ayırdığı insanlarımızın haberleri ve üzüntüsü kaldı.

Mübarek Ramazan Bayramınızı tekrar en içten dileklerimle tebrik ediyorum. Böylece bayramın üçüncü ve son gününe de girmiş bulunuyoruz.

Eften püften yayın ve yapımlarla reyting sağlamaya çalışan kanalların yanı sıra gündemi iyi takip ederek nitelikli konu ve konuklarla ekrana yansıyan programları da göz ardı etmeyelim.

Ramazanın bitmesine iki haftadan az bir süre kalmasına, yani bayramın başlamasına tam 12 gün kala, "Godo'yu Beklerken" adlı tiyatro oyunundaki gibi genelde nitelikli programlar aradık durduk. Bu gidişatla da daha çok bekleriz.

Mübarek ramazan ayının on gününü geride bırakırken TV kanallarında hâlâ gözle görülür, dişe tırnağa dokunur, bu aya özel ve özgün bir program izlediğimizi söylemek maalesef çok zor.

Yazdı, okulların açılmasıydı, TV kanallarındaki yeni yayın dönemiydi derken şimdi de bir ramazan-ı şerîfin daha idrâki içinde bulunuyoruz. Zaman, belki de her zamankinden daha da hızlı akıp geçiyor. 2005'i 2006'ya bağlayacak olan bu dönem, başta İstanbul olmak üzere, büyük şehirlerdeki trafik sorunuyla TV kanallarının acımasız rekabeti, o çok kıymetli ve bir daha geriye gelmeyecek olan zamanımızdan ümit ederim ki çok şey götürmez.

Yıllardır televizyon kanallarındaki şiddet görüntüleri ve yayınlarının, çocuklarımızı ne kadar olumsuz yönde etkilediğini bıkmadan usanmadan yazdım durdum.

Geçen Perşembe akşamı ATV'de saât 23.15'te başlayan ve Fatih Altaylı'nın hazırlayıp sunduğu "Teke Tek" programının canlı yayın konuğu başbakan Tayip Erdoğan'dı.

Yeni yayın dönemiyle birlikte her gece oturdum o kanaldan bu kanala, "Zap"layarak dizi takip etmeye...İçim dışım dizi ile aradaki reklâm ve tanıtımlar oldu. Yeni yerli diziler ilk bölümleriyle ekrana gelirken, konu, oyuncular ve senaryo tâkibinde hâliyle zorlandım.

Yarın değil öbür gün, yani pazartesi gününden itibaren ilk ve orta öğretimde okullar açılıyor. Böylece önümüzdeki haftadan itibaren büyük şehirleri yoğun bir trafik bekliyor. Aynı yoğunluk televizyon kanallarında da kendini göstermeye başladı. Yeni diziler, yapımlar, açılışlar ve değişiklikler.

TV kanallarının yeni yayın dönemindeki reyting bombardımanı, "Kurtlar Vadisi"yle ekrana geliyor. Ülkemizde ve daha sonradan da yurt dışında büyük yankı oluşturacağına inandığım bu iddialı dizi, yaz uykusunun ardından ve kaldığı yerden, 6 Ekim Perşembe akşamı "Kanal D"de yayınına başlıyor.

Zaman nasıl da akıp gidiyor. Haziran ayında okulların tatil oluşunu daha dün gibi hatırlamıyor muyuz? Derken TV kanallarının da yaz uykusuna girmesiyle birlikte yıllık izinler.

1993-94 ve 95 yıllarıydı. TGRT'de ben ana haberlerini sunarken, güzel sesi, yeteneği ve temiz Türkçesiyle sabah haberleri kuşağını sunuyordu sevgili Mehmet Tacettinoğlu. Ciddi ama kibar, disiplinli ve çok çalışkan bir meslektaşımızdı.

TV kanallarında yaz uykusu devam ediyor. Üstelik TV kışın çok yorulmuş, çok iş yapmış olacak ki zaman zaman horlayarak uyuyor.

Paparazzi programları, çokluğu ve uzunluğu bakımından herhalde reyting birincisidir. Yayınına bir başlıyor, saatler boyu temcit pilavı gibi aynı görüntüler dönüp duruyor. Saat olmuş gecenin 1'i ve hâlâ aynı görüntüler.