İsmail Yağcı

Konya-Ereğli Beyören köyünden emekli öğretmenin feryad mailini okuyunca, öylece kalakaldım. Bu açık mektup maili Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Çevre ve Orman, Tarım Bakanına gönderilen mektubun özetini aşağıya alıyorum:

Gazete haberlerinde Türkiye'nin yakın zamanda Savaşan Şahinlerin motorunu imalata başlayacağını okudum.

20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtının yıl dönümü kutlamaları yapıldı. O tarihlerdeki milletçe yaşadığımız heyecan tazeliğini halen korumakta. Bu harekât Türk ordusunun ikici Kıbrıs Harekatıydı. Birincisi 22 Temmuz 1571'de Lala Mustafa Paşa emrindeki Osmanlı Ordusu tarafından Lefkoşa kuşatılmasıyla başladı. 9 Eylülde şehir ele geçti. Halka hiç zulüm edilmedi...

Dünya Futbol Şampiyonası sonuna yaklaşılırken birdenbire Almanya'da bir Ahtapot gündeme oturdu. İleride yapılacak maçları, o milletin bayrağına sarılarak gösteriyor. Yani kültürlü ahtapot. Yeryüzündeki milletlerin bayraklarını bugün üniversite mezunu milyonlar ezbere bilmezken, o ahtapot biliyor! 21'inci yüzyılda en ileri teknoloji ile yaşayanlar ne hallere düştü! Zaten bugün hangi burçdansınız sorusuna, bilmiyorum derseniz; dünyanın en cahili sayıyorlar. Hatta burcun alt, üst, kenar köşelerini de bileceksiniz. Hak ve hakikati öğrenmeyi gericilik sayanların bu gericilikleri, herhalde ilerici-gericilik oluyor!..

Gün geçmiyor ki, İstanbul Boğazlarında bir gemi kazası yaşanmasın.

28 Haziranda bir çekim görevi ile gittiğim Vezirköprü'den dönüşümde, Merzifon'a uğradım. Bu şirin ilçeye her uğrayışımda olduğu gibi, Anadolu'yu bize yurt olarak kazandıranlardan, gönül ehli, derin âlim Abdurrahimi Rumi hazretlerinin kabrini yine ziyaret ettim.

19 Haziran 2010 Cumartesi günü sabaha karşı 02:00 sularında, Hakkari'nin Şemdinli ilçesi arazisinde; Türkiye-Irak-İran hudutlarının kesiştiği noktadaki karakolumuza teröristlerce yapılan hain saldırıda, 11 askerimiz şehit oldu.

23 haziran 1941'de Mersin limanından kalkıp İskenderiye'ye gitmekte olan yük gemisi Refah Şilebi, Kahraman Sb., asb., as. öğrenci ve erlerimizi taşımakta idi. Bir İtalyan denizaltısı torpilledi ve 167 kişiyi kaybettik. Bu şehitlerin bugüne kadar hakları aranamadı ve hatta aranmadı.

Gazze'ye İnsani yardım götüren İHH'nın malı veya kiraladığı gemilerden meydana gelen konvoyunda, 32 ülkeden insan vardı. 31 Mayıs 2010 günü şafakta Akdeniz'in milletlerarası sularında, İsrailli askerlerin, havadan indirme ve denizden çıkarma şeklindeki saldırısına uğradı: Şimdilik on kişi civarında şehit, 50'ye yakın yaralı.

İsrail'in tam ambargo uyguladığı Filistin'de yaşayanlara, insani yardım götürmekte olan 6 gemi ve yolcuları, birçok milletten bine yakın insan, milletlerarası sularda, İsrailli komandoların saldırısına uğradı: 15 kadar şehit 30 kadar yaralı...

Yazılarımda bugüne kadar böyle konulara girmedim. Görüyorum ki 27 Mayıs 1960 Askerî İhtilali, son günlerde TV ve gazetelerde sık sık gündeme gelmeye başladı. Ben bu hareketin içinde askerî öğrenci iken bulunmuş birisiyim. Bende kötü bir hatıra olarak kaldı. Ülkenin nasıl içine kapandığını, yıllar yılı milletçe acıyla seyrettik. Daha sonraki 22 Şubatlar 21 Mayıslar 12 Martlar da; bu içe kapanıklığı kat kat artırdı. Tekrarını bir daha yaşamamak için elimizden geleni yapmalıyız.

Hepimizin ezbere bildiğimiz gibi 29 Mayıs 1453'te İstanbul, Fatih Sultan Mehmed'in komuta ettiği Türk kuvvetlerince fethedildi. İstanbul'un fethinden çıkarılacak çok dersler var. İstanbul'un fethi, okullarımızda bir dönem ders olarak okutulacak kadar önemlidir. Her ne kadar bazı kimseler, gafletleri sebebiyle olaya, İstanbul'un işgali gözüyle bakıyorlarsa da bunu konuyu bilmemelerine verelim...

10 Mayıs 2010 tarihli yazıma çok olumlu tepkiler aldım. Mail göndermek lütfunda bulunan KAÜ Vet. Fak. Zootekni Anabilim Dalından Prof. Dr. Sayın Ali Rıza AKSOY'un konu ile ilgili ve faydalı gördüğüm tekliflerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Hocamızın tekliflerine, bendeniz de ara cümleler ilave ettim:

Seneler önce İstanbul'da, birçok il merkezinde kurulan Halk Ekmek fabrikaları, mahalli yönetimlerce birçok yerde başarı ile yönetiliyor. Bazı yerlerde aksamalar olsa da büyük şehirlerde, her kesimden insanın beğenerek yediği ekmek haline geldi. Hatta İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Halk Ekmek Fabrikası, onlarca çeşitli unlu mamuller de üretmekte. Altın Ekmek adıyla olan ürünün, Ankara'da Meclis lokantasında yendiğini duymak beni şaşırttı.

Rahmetli Mimar Sinan, miladi tarihle 98, hicri tarihe göre 101 yaşında; 9 Nisan 1588'de İstanbul'da vefat etti. Hayatta iken mimar olarak inşa ettiği büyük yapıların toplam sayısı, 364'ü geçer. Buna; Topkapı Sarayı Matbahlarının 20 adet sanatkarane bacaları, Van seferi için Tatvan sahilinde yaptığı 7 savaş gemisi girmez. Niye? Ee, Mimar Sinan için onlar ufak iş. 50 yaşına kadar Osmanlı ordusu İstihkam alb.ı olarak hizmet etti. Eserleri arasında dünyada tek örnek olanları 200'den fazla. Kendi eserinde bile, bir önceki eserini taklit değil, tekrar bile etmedi. Külliyelerdeki sosyal anlayışın, dünyada benzeri yok.

Toplumun birçok kesiminde birçok suç örgütlerinin mensupları, emniyete alınıp savcılarca ilk sorguları yapılıp, mahkemeye sevk ediliyor. Oradan da tutuklanıp cezaevlerine konuluyor. Bu işlemler esnasında, kimileri ilk sorguda, kimileri ilk mahkemeye sevkte, kimileri de tutuklu iken; bir sebep veya yolla yeni bir hakim tarafından tutuksuz yargılanmak üzere salıveriliyor.

Anadolu'da sık anlatılan bir hikâyedir. Çok eskilerde, birbirine yakın birkaç köyün ortak bir derdi var. Köyün koyun sürülerine ve ağıllarına bir aç kurt dadanmıştır. Otlayan sürülere saldırır 10-15 koyunu boğar, birini de sürükler yemek için götürür. Aynı şekilde geceleri de sürülerin yattığı ağıllara dalıp aynı şeyi yapar... Köylü bu zarar ziyandan çok bizardır. Aylardır günün konusu bu vahşi saldırılara bir çare bulabilmektir... Köyün çobanlarından gün görmüş Ali isimli biri vardır. Bir gün Ali, köy kahvesinde der ki:

Hatay ili tarihî eserlerinin çekimleri için, mart ayı 2'nci yarısında Antakya ve ilçelerinde çalışmalar yaptım. Bu arada Payas Belediye Başkanı Sayın Bekir Altan Beyle de tanıştım. Payas'ta Sokollu Mehmet Paşa'nın yadigârı olan Payas Külliyesi üzerine, röportaj da yaptım...

Birkaç haftadır Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bir müzede, bazı tabloların eksikliği yazıldı, çizildi; noksanlıklar adına yapılan röportajlar, televizyonlarda boy gösterdi. En son sayın bakan çıkıp açıklama yaptı. Neyse ki gürültüler bir müddet için de olsa kesilmiş görünüyor...

18 Mart öncesi yazımda, Türk Deniz Kuvvetlerinin son deniz zaferini yazmıştım. Şanlı zaferimiz için, bu sene de her yıl olduğu gibi; rutin kutlamalarımızdan birini yaptık. Hani kutlamalarda silahı kapıp kimdi bu saldırganlar diye sokağa çıkalım demiyorum.