M. Necati Özfatura

Gerek ülkemizde gerekse dünya devletlerinde İslamiyete bakış kimi yerde sevindirirken kimi yerde de insanı üzmektedir. Bugün bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim..

Komşularla "Sıfır sorun" politikası, kalkan vizeler ve sınır ticaretine yönelik düzenlemeler bölgesel ticareti artırdı. Aylık 1 milyon turist sınırlarda kurulan ticaret merkezlerine alışverişe geliyor.

Dört yıl önce bağımsızlığına kavuşan Karadağ Türk yatırımcısını bekliyor. Karadağ Başbakanı Milo Djukanoviç havaalanı, inşaat, enerji yatırımlarında Türk firmalarına ihtiyaç duyduklarını belirtti. Ekonomi Bakanı Branko Vujoviç de yatırım yapacak iş adamalarına her türlü desteğin sağlanacağını kaydetti. Sanayi Bakanı Nihat Ergün ise Türkiye'nin inşaat tecrübesini Karadağ'a aktaracaklarını söyledi.

WikiLeaks belgeleri yayınlanmadan 2 gün önce Netanyahu'nun "Belgelerde İsrail'le ilgili fazla bir şey olmayacak" demesi, böylece İsrail hükümetinin belgelerin mahiyetini bildiğinin ortaya çıkması, daha doğrusu belgeler yayınlanmadan İsrail'e bildirilmesi gayet manidardır. Ve belgelerin yayınlanmasındaki asıl niyeti az çok anlatmaktadır.

Bir dönemdir Türkiye'de gündemi meşgul eden eksen kayması tartışmaları yaşanmakta. Benim düşüncem konunun içte ve dışta Türkiye'nin gelişmesini istemeyenler tarafından sıcak tutulduğudur. Kıymetli meslektaşım Nazlı Ilıcak 6 Aralık 2010 tarihli Sabah gazetesinde konuyu köşesine taşımıştır. İşte çarpıcı tespitler:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, WikiLeaks sitesinde kendisiyle ilgili iddialarla ilgili bir açıklama yapmıştır.

21. Asırda Hristiyan Batı'nın (ABD, AB ve Rusya) dünya hakimiyeti için füze savunma maskesi yanında bu belgelerin açıklanması bazılarına gözdağı vermektir. Belgeler bir gerçeği ortaya çıkarmıştır. "AK Parti bir ABD projesidir. ABD desteği ile iktidardadır. ABD istemezse AK Parti iktidarda kalamaz..." iddiaları gerçek dışıdır.

ABD'nin bazı Asya ve Orta Doğu ülkelerindeki büyükelçileri tarafından (2002-2010) dışişleri bakanlığına yolladığı kripto bilgileri ele geçirmiş olan Julian Assange bunları internet sitesinde yayımladı. WikiLeaks belgeleri olarak adlandırılan dokümanların sayısı 500 bin civarındadır. Belgeler ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İspanya yayın organlarıyla dağıtılmaktadır.

1945-1990 arası devam eden ve Sovyetler Birliğinin dağılışı ile sona eren soğuk savaş, bu zirve ile tamamen bitmiştir. Türkiye'nin tezleri kabul edilmiş ve herhangi bir ülke düşman sayılmadan füze savunma sistemini nereden gelirse gelsin muhtemel bir saldırıya karşı kullanılacaktır. Rusya-NATO arasında "Barış İçin Ortaklık" prensibi kabul edilmiştir.

Geçmişte Türk Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz ABD Dışişleri Bakanı James Baker'e Yunanistan nüfusunun az olduğunu ancak Türkiye'den fazla ABD yardımı aldığını dolayısıyla Türkiye'ye yardımın arttırılmasını istediğinde Baker "Beğenmiyorsanız almayın" diyerek Mesut Yılmaz'ı susturmuş idi. Sultan Abdülhamid Han'ın "Borç alan emir alır" sözü meşhurdur.

Lizbon Zirvesinde alınan kararlar Türkiye'nin istekleri doğrultusunda oldu. NATO Zirvesinde kabul edilen stratejik konsepte Türkiye'nin istekleri NATO'nun 28 ülkesi tarafından oy birliği ile kabul edildi. Kabul edilen stratejik konseptte İran ve Suriye tehdit olarak kabul edilmedi.

Alman Marshall Fonu Türkiye uzmanı Ian Lesser'e göre: "Türkiye ile ABD arasında hiçbir zaman (altın çağ) yaşanmadı. İki ülke arasındaki ilişkiler 2003'teki tezkere krizinden daha gergin." Türkiye füze savunma sistemine destek verirse, Türkiye'nin eksen kayması tartışmaları sona erer.

Ekonomik gelişmenin temeli siyasi ve ekonomik istikrardır. Ekonomik istikrar ise siyasi istikrar ile doğru orantılıdır.

Ekim 2010'da Türkiye'ye gelen 82 yaşında dil bilimcisi Noam Chomsky'e göre: "İslam düşmanlığının nedeni ekonomik... ABD'de Müslümanlara ve Çinlilere karşı düşmanlığın nedeni işsizlik ve yoksulluğun artması... ABD hâlâ dünyanın en güçlü ülkesi ama eskisi gibi sözünü herkese dinletemediğinin farkındadır."

ABD Başkanı Obama, eski Başkan Bush'tan bir ekonomik enkaz satın aldı. Obama bankaları kurtarmak ve çökmüş olan sağlık sistemini yeniden yapılandırmak için vergileri yükseltince protestolarla karşılaştı.

Füze Kalkanı projesi Türkiye'nin sıfır sorun (ihtilaf) siyasetine ters düşmektedir. ABD Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına göre: Türkiye'nin ikna edilmesi konusunda ciddi anlamda müzakereler devam ediyor.

Türkiye "Füze Kalkanı" projesinin ABD değil, NATO tarafından yönetilmesini istiyor. ABD Savunma Bakanlığında üst düzey yetkili olan Townsend'in; "Balistik füze tehditlerinin nereden gelebileceğine baktığımızda bize göre; Türkiye çok fazla ön cephelerde yer alıyor. Dolayısıyla coğrafi açıdan, Türkiye, füze savunma sisteminin bazı bölümlerine ev sahipliği yapmada iyi bir yer olabilir" ifadesi son derece dikkat çekicidir.

Eylül 2010 sonlarında ABD'nin İran'a karşı ekonomik yaptırımları oldukça sert oldu. Bazı emekli subaylar televizyon kanallarında İran'ı hem ABD, İsrail hem de Türkiye için tehdit sayarak "Anti-Balistik-Füze Kalkanı"nı savunuyorlar. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Brüksel'de yaptığı bir açıklamada; "Biz çevremizdeki hiçbir komşumuzdan tehdit algılaması içinde değiliz...

ABD'nin son yıllarda "Füze Kalkanı Projesi" devamlı gündemdedir. Bush iktidarının bu projesine Obama iktidarı da sahip çıkmıştır. Proje ile Atlantik ötesi ABD'nin savunması asla söz konusu değildir. Aslında proje İran'a karşı başlatılmıştır. ABD'nin Orta Doğu politikası iki hedefe dayanır. Orta Doğu petrolünün tekelini elinde tutmak ve İsrail'in güvenliğini sağlamak.

Uluslararası Finans Kurumunun (IFC) Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Avrupa Direktörü Dimitris Tsitsiragos'a göre: "Türkiye tüm dünyada Rusya, Hindistan, Çin ve Brezilya'dan sonra IFC'nin en fazla yatırım yaptığı 5. ülke durumundadır." Yaklaşık 3 milyar dolar (2.4 milyar dolar IFC'nin kendi adına) yatırımı vardır.