M. Necati Özfatura

Ocak ya da en geç Şubat 2003'te ABD'nin Irak'a saldırısı kesinlik kazanmıştır. ABD başarılı olursa Türkiye başta olmak üzere çok sayıda İslâm ülkesinin işgali Pentagon'da sırasını bekleyen projelerdendir.

Annan planı, aslında KKTC'nin Sevr'idir. Hatta Sevr Antlaşmasından da beterdir. Sevr'i yırtarak bağımsızlığımızı kazandık. Ama Annan planı kabul edildiğinde Kıbrıs, Girit'ten beter olacaktır.

ABD saldırısına bir iki ülke hariç bütün dünya karşıdır. Ancak Bush cuntası bütün dünyaya meydan okumaktadır. Hatta ABD dünya hakimiyeti için dünyaya savaş açmıştır. Görünen o ki ABD'yi sadece İsrail, İngiltere ve Avustralyalı İngilizler desteklemektedir. Bush, kendisinin ve bakanlarının menfaati için bütün dünyayı savaşa sürüklemektedir.

ABD'nin Irak saldırısının "turistik gezi" olmadığını herkes anlayacak ama korkarım çok geç olacak. Bu saldırı başta Irak ve Türkiye olmak üzere İslâm ülkelerinde büyük siyasi çalkantıları, psikolojik ve ekonomik çöküntüleri davet edecek. Birçok iç ve klasik savaşın kıvılcımı olacak ve haritalar değişecek. Türkiye bu felaketin (yangının) kibriti durumundadır. ABD'nin isteklerine "evet" deyip bu yangına vasıta olmayalım.

1-ABD'nin "stratejik müttefikimiz" sözlerine aldanan ülkeye zarar verir. 2-ABD'nin 80-100 bin askeri Diyarbakır-Silopi-Şırnak ve civarında 5 yıl bulundurması işgal demektir. Maksatları Anadolu'da Kürdistan ve Doğu'da Ermenistan kurmaktır. 3- ABD'nin Irak ve bilahare diğer İslâm ülkelerini işgalinde yapacağı cinayete doğrudan ya da dolaylı olarak ortak olmak; ilahi gadaba sebep olur.

2003 yılı Ocak veya Şubat ayında ABD'nin Irak'a saldıracağı kesinlik kazanmaktadır. Beyaz Saray Sözcüsü Ari Fleischer "Irak'ın verdiği silah bildirim listesinde boşluklar olduğunu ve bu durumun BM'nin 1441 sayılı kararına göre saldırma hakkını meşru kıldığını" açıklamıştır. Amerikalı yazar ve bilim adamı Noam Chomskyi'ye göre "Irak'a muhtemel bir operasyon ABD ve Ortadoğu ülkelerinde büyük felaketlere yol açacaktır.

Masamın üzerinde yüzlerce zarf. Açıyorum, açıyorum, açıyorum. Aşağı yukarı hepsinde benzer mesajlar: "Sayın Özfatura 2003 yılının mutluluk ve huzur getirmesini diler..." Tam bu sırada elime bir Çeçen annenin mektubu geçiyor.

Türkiye, Birinci Körfez Savaşında düştüğü tuzağa düşmemelidir. 1991 Körfez Savaşında Birleşmiş Milletler kararı vardı. Bu kararın arkasında gizli hedef ABD'nin Ortadoğu'ya yerleşmesi idi. Ama hukuken bir meşruiyet kazanmıştı. Oysa şimdi ABD'nin Irak'a saldırısı bir cinayet, katliam, işgal olup hukuki, ahlâki, siyasi her türlü meşruiyetten uzaktır.

S. Ahmed Arvasi ve bu yazımda adı geçenler; son asırda yalnız Türkiye değil, İslam dünyasında yetişen son derece kıymetli değerler, gizli hazinelerdir. Buzdağı misali görünmeyen yanları, görünene nazaran çok daha fazladır. En yüksek dağlardan bile uzaklaştıkça, O gökleri deler gibi görünen dağlar küçülür.

Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra gerek Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Kafkas ülkeleri gerekse Rusya Federasyonu ile gelişen yakınlık ve işbirliği maalesef son yıllarda hızla geriledi. AKP lideri Tayyip Erdoğan'ın Rusya ziyareti ve Putin'le görüşmeleri ile münasebetlerin gelişmesini temenni ederiz.

ABD'nin Irak'a saldırısı kesinlik kazandı. Peki Bush'un bu operasyondan bekledikleri nelerdir. Söyliyelim: 1- Aslında Irak bahanedir. Bush'a göre işgal edilmesi gereken ülke Türkiye'dir. 2- ABD dünya imparatorluğu peşindedir. 3- Avrasya'ya hakim olan dünyaya hakim olur. 4- Avrasya'nın anahtarı ise Türkiye'dir ...

Gaybı elbette ve yalnız Allahü teâlâ bilir. Ancak bütün dünya kamuoyunun, birleştiği ortak görüş şudur ki, Ocak veya Şubat 2003'te Irak'a saldırı olacağıdır. ABD haksız olduğu gibi, mütecavizdir. Dahası dünya barış ve huzurunun baş düşmanıdır. BM Silah Denetçileri yalnız Bağdat değil, Irak'ın en ücra köşelerine kadar; hatta Saddam'ın saraylarındaki reçel kavanozlarına kadar kontrol ettiler ama kitlesel silaha rastlamadılar.

Kuzey Irak'ta Kürt devleti kurulması "Nil'den-Fırat'a" Büyük İsrail projesinin bir safhasıdır. Türkiye savaşa girse de girmese de ABD, Kürt devletini kurmaya kesin kararlıdır. Çünkü Beyaz Saray, Pentagon ve ABD Kongresi (Temsilciler Meclisi ve Senato) Yahudi lobisinin esareti altındadır. Bush aslında Şaron'un ABD'deki genel valisidir. Kürt devletine mani olmak ve savaş sonrası görüşme masasında yer almak ve masa dışında kalmamak maksadıyla savaşa girmek Türkiye için felâket olur.

Müzakere için tarih veren AB, takvim vermek için önümüze şu şartları sürecektir. 1- Kıbrıs'ın Sevr'i olan Annan planı (Aslında İngiliz planı) 2- Ege'de 12 mil kabulü 3- Kıt'a sahanlığının Yunan tezine göre (Ege Yunan gölü) halli 4- Heybeliada'da Rum Ruhban Okulu 5- Fener Ortodoks Rum Patriğinin Ekümenik statüsünün hukuken tanınması (fiilen AB ve Türkiye tanımış durumda) 6- Ayasofya'nın kilise haline gelişi ...

Son günlerde Kıbrıs ile ilgili yazılarım bazılarına ters gelebilir. Kıbrıs yalnız Kıbrıslı Türklerin meselesi değil, 70 milyonun (Türkiye'nin) güvenlik meselesidir. AB'nin tarih vermesi için Türkiye'de, KKTC'de ise AB kimliği uğruna "Ver kurtul" görüşüne sahip olanlar çoğalmıştır. Bütün hayatını Kıbrıs'ta Rumların ENOSİS'ini önlemek için çalışan Rauf Denktaş neredeyse "hain" ilân edilecektir.

Türkiye'nin AB macerası tam 43 yıldır devam etmektedir. Ancak bunca zaman bir arpa boyu yol alınmamıştır. Bazı yazar ve politikacılara göre 2010 ya da 2013'te tam üyeyiz. Ancak ben aynı görüşte değilim. 15 ülkeden ibaret olan AB, katılacak 12 üye ile 27 ülke olacaktır. Yaşlı kıt'anın 27 ülke ile sıkıntıları son derece artacaktır. Belki de 2004'ten sonra genişlemeyi belirli bir süre dondurma yani durdurma kararı alırlar.

13 Aralık 2002 Türkiye için önemli bir dönüm noktası oldu. Kopenhag'dan çıkan karar iç ve dış basında geniş yer buldu. Lehte ve aleyhte görüş ve yorumlar oldu. İktidarın açıklaması "Bu tam istediğimiz gibi bir sonuç değil; üstünde incelemeler yapıp değerlendireceğiz" şeklinde idi. Az sonra bu kararı başarı olarak takdim etti.

AB'nin bizden beklemediği bir performans gösterdiğimiz Kopenhag Zirvesi sona erdi. Bu halimizle AB'yi şaşırttık. 43 yıldır kapısında (bekleme salonunda) bekletiyorlardı ama başka kapılara gitmemize de müsaade etmiyorlardı. Avrupa Birliği 1958'de Avrupa Ekonomik Topluluğu olarak kuruldu. Türkiye 1959'da müracaat etti. 1970 yılında Yunanistan ile birlikte girmek üzere iken; Türkiye giriş tarihini kendi geciktirdi.

BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın 11 Kasım 2002'de taraflara sunduğu, ancak itirazlardan sonra düzeltilen yeni plandan, Kıbrıslı Türkler gibi Kıbrıslı Rumlar da memnun değildir. Rumların istekleri daha çok toprak ve daha çok taviz koparmaya yöneliktir. Lefkoşa'nın Rum bölgesinde Eleftheria Meydanında "Vatandaşlar Hareketi" grubu tarafından 8 Aralık Pazar gecesi "Annan planına hayır" mitinginde "Çözüm Girne'den geçer" sloganı atıldı.

Bush için bir macera, ABD ordusu için de operasyon niteliğindedir Irak'a saldırı. Nitekim 1945'ten bu yana ABD, 250 yerde askeri operasyon yaptı. CIA operasyonları bu rakama dahil değildir. Yapılacak saldırıda en az zarara ABD uğrayacaktır. Dahası bu saldırıda kârlı çıkacaktır. Ancak en zararlı çıkan Türkiye olacaktır.