Son Dakika
Yazarlar
Gündem
Ekonomi
Dünya
Teknoloji
Spor
Resmi İlanlar
Tümü
Politika
Sağlık
Kültür-Sanat
Eğitim
Magazin
T-Otomobil
Emlak
Hava Durumu
Namaz Vakitleri
Döviz
Altın
Haberler
Künye
İletişim
Seçim Sonuçları
Ramazan
Yaşam
Bir Zamanlar Türkiye
Video Galeri
3. Sayfa
Bizim Sayfa
E-Gazete
Bize Ulaşın : 444 0 144
Sosyal Medya Hesaplarımız:
Anasayfa
>
Yazarlar
>
Yazar Detay
Mehmet Oruç
mehmet.oruc@tg.com.tr
4725 Yazı
9 Haziran 2008
Hidayete vesile olmak
İslam büyükleri fasık da olsa herkese merhamet eder, onların hidayete ermeleri için dua ederlerdi. Çünkü bunda sebep olana da büyük pay vardır.
Devamını Oku
8 Haziran 2008
Kötüleri bile kötü bilmezlerdi
İslam büyükleri, günahkâr kimselerin yaptıkları iyi bir amel sebebiyle affedilebileceğini, kendilerinin ise sonlarının ne olacağını bilmedikleri için fasıkları kötü kimseler olarak bilmezlerdi.
Devamını Oku
7 Haziran 2008
Başkasının helakine sebep olmak!
İslam büyükleri çok merhametli oldukları için kendileri yüzündün başkasının helak olmasından, Cehenneme gitmesinden çok korkarlardı.
Devamını Oku
6 Haziran 2008
Müslüman merhametli olur
İslam büyükleri kimseyi aşağılamaz, herkese merhametle yaklaşırlardı. Günahkârlara bile acır, onları hor ve hakir görmezlerdi.
Devamını Oku
5 Haziran 2008
"Seni sevindirmek için gönderildim"
Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlânın rızasına giden bütün yolları inceledim, en kestirme yolun, insanları sevindirmek olduğunu gördüm.
Devamını Oku
4 Haziran 2008
Dinin hükümleri zamana göre değişmez!
Zina, flört, kadın erkek ilişkileri ve dinin bütün emir ve yasakları her devirde gözden geçirilecek, günün şartlarına göre revize edilecek bunun adı da din olacak, bu mümkün mü? Buna din denir mi?!.
Devamını Oku
4 Haziran 2008
Sevmek ve sevindirmek
Süleyman bin Ceza hazretleri buyuruyor ki: Müslümanların mümin kardeşlerini sevmesi sevindirmesi lazımdır.
Devamını Oku
3 Haziran 2008
Sevmede samimi idiler
İslam büyükleri her işlerinde olduğu gibi, sevgilerinde de samimî idiler. Hiçbir kimseye, kendisini onunla malında, acı ve tasada ortak kabul etmedikçe "Seni seviyorum!" iddiasında bulunmazlardı. Bir şahsa "Seni seviyorum!" diyebilmek için, nefislerini yoklarlar; ona isabet eden bir belâ sebebiyle onun duyduğu acıyı aynen kendi nefislerinde duymak ve yukarıda zikredilen hususlarda nefislerinin severek muvafakatta bulunması gerektiğine inanırlar ve böyle yaparlardı. Aksi halde, "Seviyorum!" iddiasını yalan ve alâmet-i nifak bilirler ve bundan sakınırlardı. Gerçek sevgi üç şeyle belli olur derlerdi.
Devamını Oku
3 Haziran 2008
Din ve vicdan hürriyetini hiçe sayanlar!
Müslüman, hadis-i şeriflere ve âyet-i kerimelere göre inanır ve buna göre yaşar. Bu, çağ dışılık değil; din ve vicdan hürriyetini hiçe sayarak Müslümanları aşağılayanlar çağ dışıdır...
Devamını Oku
2 Haziran 2008
Duada büyükleri vesile yapmalı
Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleri, duâsı makbûl bir zât idi. İnsanlar, duâsını alabilmek için uzak yerlerden gelirlerdi. Bir gün birisi gelip;
Devamını Oku
1 Haziran 2008
"Dua doğru, ama ağız yanlış!"
Ali Ramiteni hazretleri buyurdu ki: Günah işlememiş bir dil ile dua ediniz ki, kabul olsun! Yani, Allah dostlarının huzurunda tevazu eyleyiniz, yalvarınız da, sizin için dua etsinler.
Devamını Oku
31 Mayıs 2008
"Helal lokma yiyiniz!.."
İslam büyükleri, dua talep edildiğinde, kendilerinin buna layık olmadığını söylerlerdi. Kendilerinin yapacakları duaları kabule şayan görmezlerdi.
Devamını Oku
30 Mayıs 2008
"Ne cevap vereceksin?"
Allahü teâlânın gördüğüne inanan, Onun beğenmediği bir şeyi yapabilir mi? Yanındaki iki meleğin, günah ve sevapları tespit etmekle görevli olduğunu yakînen bilen kimse, kötü işler yapabilir mi? Eski devirlerde, gencin biri işlediği suçdan dolayı halkın gözü önünde dayak atılarak cezalandırılıyordu.
Devamını Oku
29 Mayıs 2008
"O seni görüyor!"
İslam büyükleri, Cenab-ı Hakkın her şeyi bildiğine, gördüğüne ilmen inandıkları gibi, hâl olarak da bunu yaşarlardı. Bunun için sadece insanların göreceği yerlerde değil, yalnızlık halinde dahi Allah'a isyanda bulunamazlardı. Ayrıca cansız varlıkların da ahirette şahidlik yapacaklarına inanırlardı.
Devamını Oku
28 Mayıs 2008
Tevazu, hakkı kabul etmektir
Fudayl bin Iyad hazretleri "Tevazu, ister cahilden, ister çocuktan duyulsa da hakkı tereddütsüz kabul etmektir" buyuruyor.
Devamını Oku
28 Mayıs 2008
Eski kavimlerin helak olma sebebi!
"Onlar, içlerinden itibarlı biri suç işlediği zaman ceza vermezlerdi; fakat zayıf biri aynı suçu işleyecek olsa, bunun hakkında tereddüt etmeden cezasını tatbik ederlerdi."
Devamını Oku
27 Mayıs 2008
Kendini bilen aslını unutmaz
Geriye bakmayan ileriyi göremez. Zamanla insan, bir emanetçi durumunda olduğunu unutup, makamı, malı kendinden ayrılması mümkün olmayan bir parça zanneder. Felaket olarak insana bu yeter...
Devamını Oku
27 Mayıs 2008
Kendilerini hep kusurlu görürlerdi
İslam büyükleri, halleri ile, ilimleri ile övünmezler kendilerini yüksek bilmezlerdi. Aksine bu halleri onları tevazu sahibi yapar, kendilerini aşağı biri olarak bilmelerini sağlardı.
Devamını Oku
26 Mayıs 2008
Tevazu üzere idiler...
İslam büyükleri çok mütevazı kimselerdi, kendilerini kimseden üstün görmezlerdi.
Devamını Oku
25 Mayıs 2008
"Merhamet etmek için gönderildim"
Peygamberlerin, onların vârisleri olan İslam büyüklerinin en önemli özelliklerinden birisi de, çok merhametli olmaları idi.
Devamını Oku
Başa Dön
1
...
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
...
237
Sona Git