Osman Ünlü

Allahü teâlâ, herkese, ne yapmış ise, çalışmasının karşılığını elbette verir. Herkes istediğini yapar, yaptıklarının karşılığını da bulur.

İnsanların yaratılması, Allahü teâlâya karşı aşağılığını, gücü yetmezliğini, muhtâç, zavallı olduğunu göstermeleri içindir...

"Üç Aylar" ve "kandil geceleri" gibi mübârek zamânların kıymetini bilmeli, gereken saygıyı, harâmlardan, günânlardan sakınarak göstermelidir...

Peygamber efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Dünyada, kalıcı değil, yolcu gibi yaşamalı! Öleceğini hiç unutmamalı!)

Dünyâya her gelen, istese de, istemese de, gitmektedir. Zaten doğmak, dünyaya gelmek, gitmenin yani ölümün habercisi değil midir?..

"Ey gaflette olan insan! Gündüzün yanılma ve gaflet, gecen uyku içinde geçiyor. Sonunda pişman olacağın işleri yapıyorsun!.."

Dilimizi bedduâya değil, hayır duâya alıştırmalıyız. Zira bedduâ etmek Resûlullah efendimizin âdetleri değildi...

İnsanları dara düşürmek, sıkıştırmak ve incitmek haramdır. Hattâ, mü'minin kalbini incitmek, Kâbe'yi birkaç kerre yıkmaktan daha büyük günâhtır...

Tevekkül, meşrû sebeblere yapışarak, bütün işleri Allahü teâlâya ısmarlamak, Ona güvenmek, teslim olmak anlamındadır.

Kıyâmette, bütün mahlûklar, yok olup, tekrâr yaratılacak, herkes mezârdan kalkacaktır. Allahü teâlâ çürümüş kemikleri yine diriltecektir...

Peygamberlik; çalışmakla, açlık, sıkıntı çekmekle ve çok ibâdet yapmakla ele geçmez. Allahü teâlânın ihsânı, seçmesi ile olur...

Allahü teâlâ, bütün insanlara, îmân etmelerini emretti. İnsanlar arasından dilediklerine merhamet edip, bunların akla uyarak îmân etmelerini nasîb eyledi.

İnsânın dünyâda kaldığı müddetçe meşgul olduğu işler, ibâdetleri yapmaya, âhireti kazanmaya mâni olmamalıdır...

Dünyâlık ele geçirmek için dînini vermek, aklı olanın yapacağı bir şey değildir. Zira dünyâ ni'metleri geçicidir ve ömürleri de pek kısadır...

Dünyâda rahata, âhırette de sonsuz saâdete kavuşmak için, ehl-i sünnet âlimlerini sevmek ve onların bildirdiği doğru yolda bulunmak lâzımdır...

Müslümânlar, Allahü teâlânın emirleri ile alay eden yayınları okumamalıdır. İmânlarını çaldırmamak için, çok uyanık olmalıdır.

İhlâs, ilmin ve amelin Allah rızâsı, Allah sevgisi ile olması, mal, mevki, şöhret için olmamasıdır. İhlâs sâhibi, kibirlenmez, kendini büyük bilmez...

Geçmiş seneler nasıl bir hayâl oldu ise, her insânın da, bütün ömrü, bütün hayâtı, çalışmaları, didinmeleri hep bir hayâl, bir rüyâ gibi olacaktır.

Kur'ân-ı kerîmde buyuruldu ki: "Ey îmân edenler! Allahü teâlânın râzı olmadığı işlerden sakınınız ve sâdıklar ile berâber bulununuz!"

Nefis temizlenmedikçe ve şeflik, üstünlük hülyâsından kurtulmadıkça, felâketten kurtulmak imkânsızdır.