Şirin Berber

Üçü yapıyor, beşi bozuyor. Yarısına bakarsan "Neden olmasın?" dersin. Eğer top arkada kalanların ayağındaysa "Daha ne bekliyorsun?" diye sorarsın.

Normal sonuç G.Saray'ın galibiyeti. Bir kere takımların gücü denk değil. Göztepe'nin yapabileceği, bir kaç hızlı hücum. Popescu - Bülent'li defans olsa fırsat da bulurlardı, fakat Emre - Capone hata yapmıyor. Çok uymuşlar birbirlerine. Herkes gidenlerden dem vuruyor. Çok değil 16 ay önce Avrupa'da iki kupa kaldıran kadrodan 9-10 futbolcunun kadroda olduğunu es geçiyor.

Daum kokainden etkilenmiş herhalde. Asli görevini yapamaz hale gelmiş. Bu nasıl Beşiktaş? Bu nasıl büyük hoca? Böyle futbol için milyon dolarlara, elin uyuşuğunu getirmeye ne gerek var? Karşısında bizim çocuk Yücel, 10 kat daha başarılı. Üstelik elindeki malzeme kısıtlı, imkanları sınırlı. Ne varsa, onu kullanmak mecburiyetinde. Alman arkadaş öyle mi? Önüne dolarları koydular, Yücel'imin 10 katı.

Biz önde, onlar arkada, yolculuk devam ediyor. Üç - beş ay geçmeden aynı çizgiye gelmiyorlar. Yanlışta ısrar ediyorlar, bir kaç defa yıkıldıkdan sonra aynı yola çıkıyorlar...

Deplasmanı yok Cimbom'un içeri, dışarı taraftar desteği arkasında Ali Sami Yen'den farkı tribünün, içeriye etkisi yok. Sadece sessizce seyrediyorlar.

Şimdi tribünler boş. Yine kendi başına kaldı Trabzonspor. Anlaşılan o ki; herkes iyi gün dostu. Kazanırsan destek bulursun, düşersen tekme yersin. Biraz ayıp olmuyor mu sevgili Trabzonsporlular?... Giden vurmuş, gelen durmuş, kim sahip çıkacak bu kulübe?...

Adam üç maç önce, "Dünya bizi seyredecek" diyor. İlk kayıptan sonra "Bizi fazla havaya soktular" diye dert yanıyor. Saha içinde tutturamadığı taktiği, uyduramadığı onbiri hiç hesaba katmadan sağa sola bulaşıyor...

Disipline edilmemiş yetenekler birliği, alttan yukarı gelişleri problemli, en üst takımda forma giyeni bile oyunu kuralına göre oynamasını bilmiyor. Hastalığın adını pis gol koymuşlar. Şansa yoranlar da var. Bizce yetersiz eğitim, hiçbir Avrupa takımı böyle bir gol yemez, amatörü bile... İlk maçın son anında golü kendi kalemize atmıştık. Çocuk gruplarına öğretilir; savunmada yüzün kaleye dönük olmayacak, top kendi başına gol olmaz, mutlaka birinin dokunması gerek, onun için rakibi kontrol etmeli diye...

BEŞİKTAŞ-İSTANBULSPOR / Beşiktaşlı bir taraftardan tepki aldık. Seba dönemindeki yanlışları örnek vererek bu yönetimin yapamadıklarını makul gösteriyor. Sevgili kardeşim, Süleyman Seba ve ekibi o hataları yapmasaydı bu kulübün başından gider miydi? Yetersiz kaldıkları bir gerçek. Fakat Beşiktaş tarihinin her yönden en şık döneminin Seba döneminde yaşandığı da bir gerçek. Aynı şekilde sayın Serdar Bilgili ve arkadaşlarının işbilmezliği de bir realite. Ne bir plân, ne bir program. Zor maç, iki tarafın da puan şansı var. Maç şartları sonucu belirler. Özellikle Beşiktaş defansının performansı skor üzerinde etkili olur. Büyük ihtimâl beraberlik, sonrası belki...

Son iki dakikaya kadar futbol bilgimde tereddüte düştüm. Tam bir yıl önce bu köşeden geçtim. Sonrasında her fırsatta iddiamı tekrarladım. Biz saldırmalıyız. 90 dakikanın her anında topun olduğu alana fazla adamla basmalıyız. Hiç bir zaman rakibe düşünme, atağı organize fırsatı vermemeliyiz.

Ümit Özat sistemin aksayan dişlisini yerine oturttu. Pozisyona göre adama çıktı, kimi zaman da arkada kademede kaldı... Sağ tarafta tercih edilen Fatih, rakip ataklarda Alpay'ın yanına sokuldu. Aynı şekilde Abdullah da içeri girerek alanı daralttı... Ön libero Tayfur'un her boşluğu dolduran, tehlikenin olduğu yere baskı yapan, çok hamlede başarılı olan performansı, sistemin tamamlayan ayağı oldu...

Kurumlar deneme yanılma yoluyla sonuç aranacak yerler değildir. Bilgi ve tecrübeleriyle uzman kadroların hedefe varma yeridir. Dünya futbolunun kalburüstü kulüplerinin şekillenmesi bu yöndedir. Onun için oralarda sorumlular uzun yıllar görevinin başındadır.

Çok rahat kazandı G.Saray. Tecrübe ve kalite farkı sonucu belirledi. Gidenler çok olsa da kalanlar ligimize yetiyor. Sonuçta Avrupa Kupaları'nı kaldıran efsane kadronun fazlası içerde. Kısa zaman önce oynadıklarını unutacak değillerdi ya.

2-3 binlere çok maç seyrettik bu stadda. Şimdi tribünler tıklım tıklım. Takımına sarıldı Trabzonsporlular. Bir küçücük kıvılcımda heyecanı artırdılar. Çok kereler yazdık Trabzonspor kimsenin cebine muhtaç değildir. Potansiyel doğru kullanılsın yeter...

Bu maçın sonucunu Macit - Murat ve Cem - Okan mücadelesi belirler. Üstün olan üç puanı alır. Trabzonspor'un oyunu Bursaspor yarı sahasına sıkıştıracağı şüphesiz. Beş orta sahası, iki forvetiyle son derece uyumlu, kollektif bir görüntü sergileyen Trabzonspor, yüksek top hakimiyeti hariç her türlü beceriye sahip hücum hattıyla mutlaka gol atacaktır. Şu an için bilemediğimiz, arkada kalan boşluğun dolup dolmayacağı. Bildiğimiz, bordo-mavili savunmanın bu tip maçlarda çok açık verdiği...

Beşiktaş'ın son yıldızı Mehmet'in jübilesi hâlâ dillerde... Kimisi "Türkiye, böyle bir veda görmedi" diye yazdı... Kimisi "Mehmet olmak kolay mı?" diye birilerine taş attı...

Bu nasıl eleme maçı?.. Taraftarın hiç katkısı olmaz mı?.. Nerede Tevfik hocanın iddialı takımı?.. Bir sıradan rakip karşısında bu kadar zor durumlara düşülür mü?.. Tek özellikleri basit oynamaları, pozisyon ne gerektiriyorsa onu yapmaları...

Tebrikler sayın Ersun Yanal.. Memleketin Başkenti adına sizi kutluyorum.. 1-2 kişiyle liglerde var olmaya çalışan Ankara futbolunu ayağa kaldırdığınız için.. Onbirini bir yapıp, birbirine benzetip bir Avrupa ekibini Türk futboluna sunduğunuz için..

Daum'un teknik adamlığından şüphe etmeye başladım. Sanıyorum hoca hazır kadroların mimarı. En ufak eksiği tamamlama yeteneği yok. İki dönemdir ülkemizde çalışıyor, tedavi noktasında bir doğru hamlesi yok. Büyük umutlarla transferler yaptı, hiç birinin Beşiktaş'a faydası yok.

"Kimse merak etmesin, Trabzonspor'a bir şey olmaz. Bordo-maviye gönül verenler içlerini rahat tutsun, bu camia en yakın zamanda çıkış yolunu bulur...