Yangın ve deprem…
İçine sıkışıp kaldığımız koca koca binalardaki en büyük iki korkumuz.
Depreme hazırlıktaki hâlimiz ortada.
1999 depremi sonrası güya akıllanmıştık ama 25 yılın sonunda hâlen 7 milyon riskli binamız var.
Çok acil yıkılması gereken bu yapıların 600 bini İstanbul’da.
Düşünün, bunların içerisinde kaç milyon insan yaşıyor?
***
Tabii bu sayı, inceleme yapılıp kayda alınanlar…
Bir de vatandaşın yapı denetimi yaptırmak istemedikleri var!
Şu örnekle anlatayım;
Siz yaşadığınız binanın incelenmesi için belediyeye başvurabiliyorsunuz.
Belediye demir, beton örneği alıyor, binanın durumunu inceliyor…
Şayet durumu kötüyse kanunen acil tahliye kararı alması gerekiyor.
Bu sebeple belediyeler, önce vatandaşa “Emin misiniz?” diye soruyor.
Çünkü sonuç kötü çıkarsa tahliye kararı vermek zorunda…
Tahliye edilen her vatandaş, belediye için oy kaybı demek.
Öyle ya, sokakta kalan insanlara nerede, ne kadar bakabilecek!
Bu imkânsız olduğu için, genellikle belediye de, vatandaş da duruma göz yumuyor…
Yaşanması muhtemel korkunç akıbete kadar mesele çözülmüş oluyor!
***
Gelelim öteki meseleye…
Kanunlar, yönetmelikler gırla…
Her binada yangın merdiveni şart!
Hele ki bunlar otel gibi yerlerse dört katın üzerindeki her binanın iki ayrı yangın merdiveni olması gerekiyor.
Bunların, -şayet bina içindeyse- aleve ve dumana karşı korunaklı olması öngörülüyor.
İçinde çok yoğun insan bulunan işletmelere, yağmurlama sistemi, duman selektörü, ışıklı yönlendirme levhaları ve alarm gibi, çok daha katı şartlar getiriliyor.
Peki bunlara ne kadar uyuluyor?
Bolu Kartalkaya’da, 78 vatandaşımızı kaybettiğimiz otel yangını faciasında aldık bunun cevabını.
***
Meğer buradaki sistem de, vatandaşın belediyelerden depreme karşı dayanıklılık incelemesi istemesindeki çarpıklıktan farklı değilmiş.
Yanan otelin işletmecileri, yapacakları yeni restoran için dilekçeyle Bolu Belediyesi’ne başvurmuş.
Ne zaman?
12 Aralık 2024’te…
Yani, o otel yanmadan 41 gün önce.
Belediye ekibi gelmiş, oteli incelemiş…
Ne rapor vermişler biliyor musunuz?
“Yangına karşı yeterli değil.”
***
Bunun üzerine otel yetkilileri, tıpkı vatandaşın yapı denetimden binasını kaçırdığı gibi, bunlar da denetimin iptali için belediyeye tekrar dilekçe vermiş.
Bolu Belediye Başkanı’nın dayı oğlu, itfaiyeden de sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener “Tamam” demiş, başvuruyu iptal etmiş.
Daha sonra ne olmuşsa olmuş(!) yangın faciasından 19 gün önce, yani 2 Ocak 2025’te Bolu Belediyesi, bir hafta önce ‘Yangına karşı yeterli değil’ dediği otelin restoranına, bu defa isim değişikliği yapılarak tekrarlanan başvuru neticesinde ‘Yangına karşı yeterlidir’ belgesi vermiş!
Belgenin altında da yine dayı oğlunun imzası var.
78 canımızı yitirdiğimiz oteldeki yangın nerede başlamıştı?
Otelin dördüncü katındaki restoranda.
Sorumluluğu üzerinden atmak için “Burayı denetlemek bizim yetki alanımızda değil” dememiş miydi Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan?
Kendisine yardımcı yaptığı dayı oğlunun imzalı belgesi nedir peki?
***
Düşünün ki, burası aynı anda yüzlerce kişinin konakladığı bir otel…
Üstelik ruhsat incelemesine giden belediye itfaiye ekibi problemleri de tespit edip 16 Aralık 2024 tarihinde raporlamış.
“Tahliye çıkışları, ışıklı yönlendirme levhaları yetersiz” demiş.
Binadaki acil aydınlatmanın çalışmadığını, elektrik tesisatının uygunluğu ile ilgili belge olmadığını…
Söndürme, algılama ve alarm gereçlerinin çalışmadığını, yangın kapılarının mevzuata uygunsuzluğunu tespit etmiş.
Bu rapora rağmen konuk ağırlamaya devam eden otelde, 36 gün sonra bakın ne oldu?
***
O otelde, bundan beş yıl önce, tam da bugünlerde ailece biz de konaklamıştık.
Çaresizce feryat eden kurbanların çığlıklarını, kendimizi onların yerine koyup, içimiz yanarak izledik.
Ortada bu denli ağır bir vebal varken, kendi ekiplerinin raporunu görmezden gelenlerin bir de utanmadan kameralar karşısına geçip “Sorumlu biz değiliz” açıklamalarını şaşkınlıkla izledik.
Bu pişkinliğe, sosyal medyada yapılan bir paylaşım, durumun özeti gibiydi.
Antalya’da teleferik faciası olur, belediye suçu üstlenmez.
Beşiktaş’ta işçiler yanarak ölür, belediye hiç kabahati yokmuş gibi davranır.
İzmir’de üniversiteli gençler kaldırımda elektrik akımına kapılıp ölür, belediye üste çıkmaya çabalar.
Bolu’daki de bunlardan farklı değil.
Bu CHP’lilerin suçlu olması için ne olması gerekiyor gerçekten?!.
Yücel Koç'un önceki yazıları...
Arkadaş ruhsatı kim veriyorsa o denetleyecek her türlü güvenlik önlemini. Ruhsatı Bolu Belediyesi veriyse yakasına yapışın.
ellerinize sağlık Yücel bey, gerçekten bunların suçlu olması için daha ne olması lazım.