Bekir Boran

Ligin ikinci yarısına büyük umutlarla giren Trabzonspor, nihayet kendine gelebildi. Takım çok iyi oynuyor, ilerisi için umut vadediyor gibi, basma kalıp laflarla kendini avutan teknik heyet, galiba rahat bir nefes alabildi. İsveç'ten Risp, Gine'den Yattara, Mısır'dan Ayman'lı kadroya yapılan takviyeler sonunda aranan kan nihayet bulundu.

Bu sezonun başından beri futbol ağırlıklı görüşlerimi Trabzonspor üzerine kurdum. Yıllarca Fenerbahçe'nin peşinden yurt içi, yurt dışı koşturup durduk. Sarı-lacivertli renklere ve kulübe ilk aşımızı amcalarımız yaptı. Cihat Arman'ın efsaneler yazdığı günlermiş.

Ligin ve kupanın yaralı takımı Vestel Manisa, Trabzonspor'a da puan vererek, yine hazırdan yedi... Dostluk rüzgârlarının buram buram estiği maçın, akıllarda kalacak başka bir güzel yönü olmazken, iki takımın da, beraberliğe razı çıktıkları 90 dakikada taraftar sıkıntıdan uyudu...

Bugüne kadar neredeydiniz? İllaki kar yağmasını mı beklediniz? Trabzonspor kupadaki hedefini belirlemiş...Bordo-mavililer, ligdeki olumsuzluğu bari kupa ile telafi edeyim, diyerek maça çok hızlı girdi. Hüseyin Avni Aker'in zeminini de uzun zamandır böyle görmemiştik. Aynı şekilde bordo-mavilileri de böylesine istekli, gole ve galibiyete şartlanmış seyretmedik.

Bugün futbolun dışına çıkıp kış aylarının simgesi "Kar ve Buz" diyerek sizlerle bazı gerçekleri paylaşmak istedim. Kış sporları denince akla ilk gelen kayak olur. Özellikle kuzey ülkelerinin ana sporudur. Çocuk anasının karnındayken beraber kayar. Doğar, ayaklarının üstüne basar, kendini kar üstünde bulur. Şimdi bu sporların yelpazesini açalım...

Trabzonspor kupadaki tur rahatlığıyla lige başladı ama pek de rahat ve huzurlu değil. Rakip Kayserispor ise lige fırtına gibi giren ve aldığı puanlarla rahat futbol oynayan bir ekip. Bu rahatlıkla Trabzon'a gelen Ertuğrul Sağlam'ın takımı defansa dönük oynamakla tesadüfi goller aradı.

Kış gelecek, kar yağacak, kazaklar, paltolar giyilecek, derken kafamıza neredeyse taş yağacak. Baksanıza neler oluyor güzel ülkemizde. Komşularımızda olan biten yetmiyormuş gibi, bu hafta müessif bir hadise insanları yollara taşırdı.

Ligin ilk yarısında umduğunu bulamayan Trabzonspor'da kötü gidişin faturası Ziya Doğan'a kesilmişti. Ancak Başkan Nuri Albayrak belki de en hayırlı işi yaptı Ziya Hoca'yla 'devam' dedi.

Denizcilerin en önemli kural kabul ettikleri bir tabir vardır."Uskur döndüğü sürece hiç merak etme her fırtınayı atlatırsın." Bu laf devamlı kafama takılmıştır, araştırdım, soruşturdum çok doğruymuş... Atasözleri demek ki boşa söylenmemiş, hepsinin içeriğinde ders yatıyor.

Geçtiğimiz hafta 2007'ye "Hoş geldin" derken kafama iki tane kocaman taş düştü. Yener Süsoy ve Nejat Altav ağabeyimizi kaybettik. Nur içinde yatsınlar.

Ne mutlu bizlere ki sağlıkla, huzurla bir "Kurban Bayramı"nı daha idrak ettik. Bu arada yeni yıl da araya sıkıştı onu da kutladık, 2007'nin hayırlara vesile olmasını diledik...

Gençliğimizde bayram namazları için "hangi camide kılalım" diye seçim yapardık. Ramazan ayı süresince her akşam İstanbul'un camilerine teravih için giderdik. Bizleri yönlendiren bir Demirören amca vardı. O ne derse "peki" derdik. Ne güzel günlerdi. Keşke bu günün gençleri ileride bu satırlara benzer bir şeyler yazsa, anlatabilse...

Yazıma son cümleden başlayacağım. "Ne olur Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ı Futbol Federasyonu olayına karıştırmayın..." Yardımcısı Mehmet Ali Şahin Bakanımız kâfi derecede ilgileniyor, kuşkunuz olmasın.

Hayatımız kurallarla dolu. Nereye baksanız bizi ikaz ettiği gibi, yönlendiren kurallarla karşılaşırız. Spordan tutun da trafik, iş hayatı, sosyal yaşam hepsini içine alıyor. Bugün sözü Türk musikisinden açalım dedim.

Süper Lig'e iyi başlayamayan Trabzonspor acele çare arayışına girince ilk olarak Lazaroni'ye yol verdi, Ziya Doğan'la mükemmel bir G.Saray derbisi sonrası herkesi ümitlendirdi.

Spor yazarıyız ya, eş, dost, okuyucu, taraftar, konu komşu, kim olursa bugünlerde tek sordukları "Fenerbahçe'de neler oluyor?"

Ne Ayasofya ne Fener ne Patrikhane ne de Meryem Ana ziyareti. Tam notu "TURKISH 100" uçağımız aldı. (Turkish 100, THY filosuna katılan yüzüncü uçağımız)

Geçtiğimiz hafta, bu sütunlarda "centilmen seyirci, sportmen taraftar" diyerek Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşmasına değinmiştim. Özellikle Trabzonlu taraftarlara seslenmiştim. Gittim, gördüm ve yaşadım...

Trabzonspor yönetimiyle, futbolcusuyla, taraftarıyla stres dolu maça çıktı. Şunu samimiyetle söylemek gerekirse, maç öncesi tribünlerdeki şov mükemmeldi.

Her hafta mecbur muyum kardeşim karamsar, üzücü, şikâyetçi, can sıkıcı yazı yazmaya. Kafamı nereye çevirsem bir yere tosluyorum. Yalnız spor mu? Hayır.. Her taraf karmakarışık. Allah'tan bir spor jürimiz var, sağ olsun Erdoğan Arıpınar bizleri her ay bir araya topluyor...