M. Necati Özfatura

Türkiye'de bazı politikacılar, yazarlar ve enteller Rauf Denktaş'a haksızlık ediyorlar. Kıbrıs, Haziran 2002 hatta bu yılın sonuna kadar en kritik dönemini yaşamaktadır. Rauf Denktaş çözümü reddetmiyor.

Avrupa ülkelerinin çoğunda aşırı sağ eğilimler çığ gibi artmaktadır. Hepsinin yolları ayrı kulvarları farklı olmasına rağmen; ABD'nin küreselleşme adı altında hegemonyasına isyan.

"Avrupa Birliği ve ABD, tarıma her yıl 300 milyar dolar destek verirken, Türkiye IMF'nin dayatmasıyla üreticiye verilen desteğini tamamen kaldırdı. Gerek işçilik giderlerinin gerekse mazot ve gübre fiyatlarının sürekli artması çiftçiyi perişan etti. Üreticiye bir darbe de ithal ürünler vurdu. Çiftçi üretemeyince, ürettiğini satamayınca tarımda kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri olan Türkiye, dışa bağımlı hale geldi. Ürünleri maliyetine bile satılmayan çiftçiler, tarım arazilerini boş bırakıyor. Geçmişte tarım ürünleri satan Türkiye, en temel ürünler olan buğdaydan çaya, pirinçten domatese kadar herşeyi ithal etmeye başladı."

Herkes Le Pen'e yükleniyor. Halbuki Le Pen diğer ülkelerin aşırı sağcıları yanında ehven kalır. Dünyada zengin ülkeler ile fakir ülkeler arasında "Küresel savaş" sürüyor. Zengin ülkeler giderek zenginleşirken, üçüncü dünya ülkeleri giderek fakirleşmektedir. Bu dengesizlik aç ve fakir ülke çocuklarının iş bulma umuduyla zengin ülkelere doğru göçetmesine sebep oluyor. Son 2 yıl içinde ABD'de ikinci topluluk olan Yahudiler 3. duruma düşmüş, Müslümanlar ise 2. duruma yükselmişti.

Siyasi ve sosyal hadiselerin bir görünen yüzü bir de, görünmeyen yönü vardır. ABD'de Musevi lobisinin çok güçlü olduğu inkarı mümkün olmayan bir gerçektir. Ortadoğu krizinde ve Filistinlilere tarihin en korkunç soykırımında İsrail yanlısı Musevi ve diğer lobiler, fundamentalist protestoların desteği ile Şaron'a destek verdiler. Senato ve Temsilciler Meclisinde üyeler Şaron'u desteklemekte ve methetmekte adeta yarıştılar.

Bu son derece büyük ve riskli bir iddiadır. Ama nihai zaferin Filistinlilerin olacağına adım gibi inanıyorum. Allahü teâlâ zalimin hasmıdır ve asla ihmal etmez ama imhal eder. Zulme uğrayan Filistinlilerin göz yaşları, kanları ve çile çekenlerin duaları boşa gitmeyecektir.

Armutlu'da seçim bir festival havasına dönüştü. İzmir'in Mustafakemalpaşa ilçesinin bu beldesinde yaklaşık 5 bin seçmen oy kullanıyor. DSP pek umursamadı ama, MHP ve ANAP'lı bakanlar sürekli oradaydı. Oysa İzmir'de en fazla milletvekilini DSP çıkarmıştı. Demek asılmıyor, kamuoyu araştırmalarını biliyor.

Ortadoğu meselesine çözüm bulmak maksadıyla önümüzdeki aylarda yapılması planlanan Ortadoğu Barış Zirvesinin ihtilafları halledeceğine inanmıyorum. Çünkü ABD ve İsrail'in hedefi bu zirvede Arafat'ı saf dışı bırakmaktır.

Yazımın başlığı Amerikalı Yahudi asıllı Richard Coher'in "The Washington Post"un 30 Nisan 2002 tarihinde çıkan yazısının başlığıdır. Yahudi asıllı yazar makalesinde: "Eğer bir Yahudi olmasaydım, Yahudi düşmanı olurdum. Özümde kalben İsrail destekçisi olduğum halde, gerçek hayatımda İsrail tenkitçisiyim. Eğer ben mülteci kampında yaşayan bir Filistinli olsaydım; kendi kötü durumum için İsrail'den nefret ederdim. -Boş ver gerçek sebebini- ve Yahudileri sevmezdim.

Son günlerde Efsane komutan Şamil Basayev'in şehid olduğu haberi sıkça karşımıza çıkıyor. Rusya Genelkurmay Başkanı Anatoliy Kvaşnin, Basayev'in öldüğünü iddia ederken Çeçenistan Genel Karargahı Komutanlığı adına açıklama yapan Arsanokayev: "Şamil Basayev yaşıyor. Başkomutan Aslan Mashadov'un verdiği görevleri yerine getiriyor" diyor. Şamil Basayev ile yakın irtibatı olan Kavkaz-Center internet sitesi ise Şamil Basayev ile 25 Nisan'da telefon bağlantısı kurduklarını ve sağ olduğunu açıklıyor.

IMF dünyanın hiçbir ülkesinde ekonomiyi dar boğazdan çıkarmamıştır. Ülkemizde de farklı birşey olmayacaktır. Görünen odur ki, birkaç sene önceye kadar dışarıya tütün satan Türkiye, IMF sayesinde dışardan tütün satın almaya başlamıştır.

Müslümanların gafleti ve İslâm ülke lider ve idarecilerinin gaflet ötesi tavrı (istisnalar hariç) ile dünyada en ucuz ve hatta en değersiz meta Müslümanların kanı, canı, ırzıdır. Sadece bağımsızlık, hak ve hürriyetini isteyen Müslümanlar teröristlikle suçlanarak kitle katliamı yapılmaktadır. Filistin'de Şaron ile Çeçenistan'da Putin kitle katliamı, soykırım, zulüm ve işkencede adeta yarışmaktadır. Şaron'un Filistin'de yaptığı soykırım tarihte eşine rastlanmayan bir katliamdır.

Dünya barışa, huzura, adalete ve refaha susadı. Ama çok uluslu şirketler ki (% 90'ı ABD'li Yahudi) savaş istiyor. ABD iktidarı Yahudi lobisinin ve çoğu Yahudi asıllı zengin iş adamı ya da ABD idaresinde en üst yetkili kişiler olan "Neocom" (Neoconservative) yeni muhafazakârların kontrolü altındadır.

5 Haziran'da yapılacak ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Jean Marie Le Pen; aşırı milliyetçi, son derece ırkçı, ahlakçı, kutsal düzen adına baskı ve şiddet yanlısı bir kişidir. Kendisi Cezayir'de 1962 öncesi bölge halkına işkence yapmış bir kişidir. Kendisinin ifadesine göre: "Ben sosyal olarak solda, ekonomik olarak sağda, milli olarak da Fransa'dan yana bir kişiyim." Le Pen Avrupa'dan yana olmasına rağmen Avrupa ile federasyona ve birliğine karşıdır. Fransa'nın özelliği Fransız ihtilali, 1830, 1848 ve 1968 hareketleri Fransa dışına taşmıştır. Le Pen'e tepkinin bir sebebi de budur.

İsrail'de "savaş suçu" paniği yaşanmaktadır. Birleşmiş Milletler, Cenin'de yapılan katliamı, savaş suçunu ve soykırımı incelemek üzere bölgeye bir heyet gönderme kararı aldı. Ancak 27 Nisan günü gitmesi gereken bu heyet, ABD tarafından geciktirilmekte ve süratle deliller ortadan kaldırılmaktadır. Filistin'de soykırım ihalesini Şaron'a havale eden Bush'un Afganistan'dan sonraki hedefleri Irak, Somali, Sudan, Suriye, Libya ve diğer İslâm ülkeleridir.

İnsanın şu koparılan fırtınaya gülesi geliyor. Avrupa'da tek Le Pen yok, ırkçılar en az on ülkede fıkır fıkır kin kaynatıyor. Sadece Fransa'da değil, Avusturya, Belçika, Hollanda, İsviçre, İsveç, Portekiz, Romanya, Norveç ve Danimarka'da aşırı sağcı ve ırkçı liderler var. Mesela İtalyan ırkçısı Bossi Le Pen'den çok daha tehlikelidir. Ona göre doğu insanı Batı'nın kölesidir.

Siyonist lobinin tesiri altındaki dünya medyası 21 Nisan'ı "kara gün" ilan etti. Yahudi ağırlıklı çok uluslu şirketlerin beslediği politikacılar da Le Pen aleyhinde bir kampanya başlattılar ve 5 Mayıs'a kadar Fransa'da her gün Le Pen aleyhine gösterilere devam etme kararı aldılar. Sağcısı, solcusu Le Pen'in seçilmemesi için ittifak yaptı. Tahminime göre Le Pen'in oyu bu saatten sonra yüzde 20-25 sınırını aşamaz ki şu anda zaman Chirac'tan yana akıyor.

Dünya tarihinin belki de en korkunç soykırımını gerçekleştiren İsrail'in bu zulmünü ne unutacak ne unutturacağız. Ta ki "ağaçların ve taşların arkasında bir Yahudi gizli" günü gelene kadar, bu yara kanayacaktır. Asla umutsuz olmayın!

Nisan 2002 ortalarında Venezuella'da ABD destekli, CIA kontrollü cunta (Generaller+zengin iş adamları+medya+sendikalar) tarafından darbe yapıldı. Halkın uzaklaştırılan devlet başkanına sahip çıkması üzerine darbe ters tepti.

Bülent Ecevit'in İsrail'e karşı soykırım açıklamasının ardından bu ülkeden 7 defa özür dilemesi ve soykırım kelimesini geri almasının hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. İsrail'in Filistin'de yaptığı soykırım ve yıkımı bütün dünya lanetliyor. Dinleri, ırkları ve siyasi görüşleri ne olursa olsun dünya kamuoyu İsrail'i protesto ediyor.