M. Necati Özfatura

Suriye'deki savaş oyununun son perdesinde sahneye "kimyasal silahlar" sürüldü. Şam'ın Doğu Guta banliyösünü vuran kimyasal silah yüklü füzeler, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere yüzlerce insanı hayattan kopardı.

İslam Dünyasında bazı menfi gelişmeler asla Müslümanları umutsuzluğa sevk etmesin. "Gecenin en karanlık noktası, aydınlığa en yakın olanıdır." İslam dünyası, Hilafet ve Hanedanlar devri, asırlardan sonra şu anda da zalimler devrinin son demlerini yaşamaktadır.

Mısır'da askeri darbe, "katliam" devşirdi. Ordu, Kahire'nin Adeviyye ve Nahda meydanlarında günlerdir süren onurlu direnişi kan ve şiddetle ezdi.

Mogadişu'daki elçiliğimizin ek hizmet binasına düzenlenen saldırı, Türkiye'nin Afrika açılımının can damarına atılan bir neşterdir. Elbette, Ankara bir müddet acısını duyacak ancak yaranın kapanması Allah'ın izniyle çok uzun sürmeyecek.

Batı güdümlü askerî darbenin ardından Mısır'ın gömüldüğü siyasi kriz giderek kaotik bir hal almaya başladı.

Türkiye, Kürt sorunu ve çözüm sürecinin akıbetini tartışırken, sınırın öte tarafında yaşanan sıcak gelişmeler endişe veren boyutlara ulaştı.

İslam dünyası "küreselleşme" maskesi ile işgal altındadır. Sömürge düzeni bugün de devam etmektedir, sadece adı değişmiş ve "küresel düzen" kisvesine bürünmüştür. İşgalciler ise maalesef içerideki işbirlikçilerdir. Bir diğer deyişle, İslam ülkelerindeki liderlerin çoğu, Hristiyan Batı'nın temsilcileridir; yani "sömürge valileri"dir.

Pandora'nın kutusu bu kez Mısır'da açıldı. Tahrir'de boşalan kutu, sadece kargaşa ve kaos kusmadı.

Mursi'nin siyasi akıbeti, ordunun kışla harici alanlarda boy göstermesi durumunda bir ülkenin sürüklenebileceği hazin tabloya örnektir.

Rusya halen Esad rejimini desteklemeye devam etmektedir. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Lahdar Brahimi ile Moskova'da görüşmüş ve tek çözümün müzakere olduğunu belirtmişlerdir. Bu ise Esad rejiminin kendi halkına katliam ve soykırımına yeşil ışık yakması demektir.

Batı'nın 21. Asırdaki stratejisi "İslamiyetle savaş" üzerine inşa edilmiştir.

Hıristiyan Batı, Siyonizm, putperest (Hindistan, Çin) Ehl-i sünnet düşmanı Müslümanlar, ateist güruh Türkiye'ye karşı ittifak içindedirler!.. Ve bunlar başta Hıristiyan Batı ve Siyonizm olmak üzere 21. Asır stratejisini İslamla çatışma üzerine planlamıştır.

Geçmişte 18 adet hava üssü olan Esad rejiminin, Humus'ta Dabaa, Halep'te Minnigh ve İdlib'de Taftanaz askeri havaalanlarının Özgür Suriye Ordusu kontrolüne geçmesi üzerine Rus yapısı MİG savaş uçaklarına askeri gücünü büyük ölçüde kaybeden Esad sahilde Lazkiye ve Tartus merkezli yeni hava üsleri projesi üzerine çalışmalar başlamıştır.

Terör saldırısı ile 51 kişiyi kaybeden, yaralı ve maddi zarara uğrayan Reyhanlı'yı ziyaret eden Başbakan Erdoğan "Suriye'de kan ve kin var. Ama bugünler yakında geçecek" diyerek, Suriye ile ilgili önemli mesajlar vermiştir.

Suriye'de, Esad ve Baas dikta rejimi ile özgür Suriye ordusu arasında 2 yılı aşan iç savaş bir nevi kangren olmuştur.

Başbakan Erdoğan'ın ABD'ye son ziyaretinde Erdoğan ve Obama tarafından Suriye için net mesajlar verildi.

Türkiye'de aylardır PKK terörü olmuyordu. Ülkemiz yeni bir döneme girmiş ve bu hassas süreçten rahatsız olanlar, içerideki ajanlarıyla huzuru bozmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

Basında yer alan haberlere göre Beşar Esad'ın Sünni asıllı eşi Fatma Esad 3 çocuğu ile birlikte İran'a kaçmıştır. Rusya sığınma isteğini kabul etmemiştir. Esad dikta rejiminin kimyasal silah kullanması ile ABD ve Batı'nın kırmızı çizgisini aşmıştır. 23 Mayıs'a kadar çatışmalara son verilmesi ya da görevden ayrılması istenmiştir.

İsrail istihbarat sitesi Debka Filistinli ve İsrailli yetkililerin 11 Mayıs 2013 tarihinde Türkiye'de görüşme masasına oturacağını açıkladı. Böylece 4.5 yıldır durmuş olan Filistin-İsrail barış görüşmeleri tekrar başlamış olacaktır. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry bu görüşmeler için ilk önce Ankara'ya geldi. Daha sonra sırasıyla Netanyahu, Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas ile görüştü.

Osmanlı Devletinin zayıfladığı 20. Yüzyıldan bu yana İslam ülkelerinin birbiriyle ya da kendi aralarındaki savaşlarında zafer daima emperyalist güçlerin olmuştur. İkinci Dünya Savaşında Avrupa cephesinde ABD'nin meşhur generali G. Patton'un şu sözü manidardır: "Hiç kimse kendi ülkesi için can vererek bir savaşı kazanamaz. Savaşlar başka ülke zavallılarının kendi ülkesi için ölmeleri sağlanarak kazanılır."