M. Necati Özfatura

Kuruluşundan bu yana 134 defa başka ülkelere saldıran katil coni için insanın önemi yoktur. Şu anda dünyada üretilen petrolün yüzde 25'ini ABD tüketmektedir. ABD'nin 10 yıl sonra petrol rezervi tükenecektir.

Türkiye, ABD'ye asla muhtaç değildir. Ama ABD "Yeni Dünya Düzeni" yani dünya imparatorluğu için Türkiye'ye muhtaçtır. Amerika "21. Asır Roma İmparatorluğu" peşindedir. ABD'nin ilk hedefi Afganistan idi. Kolay bir zafer kazandı.

ABD tarihini incelediğimizde bu "kovboy" ülkeye güvenen daima hüsrana uğramıştır. Sözünde durmamak ABD'nin özelliğidir. Birleşmiş Milletlerin müdahale kararı olmadan Irak'a savaş açmasının çok sayıda hedefi vardır.

Türkiye ile Irak arasında savaşa sebep olacak ciddi bir ihtilafı asla yoktur. Bu savaş İsrail adına ve Bush cuntasındaki (petrol ve silah şirketleri ortağı) bakanların menfaati için yapılacaktır. Maalesef Türkiye bu kirli savaşta ABD tarafından kullanılmaktadır.

Aylardır bu görüşü yazılarımda belgelere ve bilgilere dayanarak arz ettim. Bu yazımda nakledeceğim ise; Yahudi asıllı ABD'li yazar Bertell Olman'ın Znet" dergisinde "Neden Irak ve Neden Şimdi" başlıklı yazıdan alınmıştır: "Irak'a karşı girişilen savaş, aslında ABD'nin menfaatlerinden çok İsrail'in menfaatlerine hizmet etmektedir. Bush hükümetinin dış politika danışmanları arasındaki bazı üst düzey yetkililerin, sağ kanada mensup Siyonistler olmasına şaşırmamak gerekir.

TBMM'de 1 Mart 2003 tarihinde yapılan tarihi oylamada, tezkere kabul edilmemiştir. Meclis bu kararı ile savaşa karşı olan Türk halkının yüzde 94'ünü ve AKP tabanını son derece memnun etmiştir. Bu neticeyi güvenoyu olarak görmek son derece yanlıştır. AKP'nin grup kararı almaması ve AKP milletvekillerini hür vicdanlarıyla baş başa bırakması AKP için faydalı olmuştur. Şayet grup kararı alınmış olsaydı AKP bölünebilirdi.

Son yıllarda IMF'ye feda edilmeyen kuruluş ve kişi kalmadı. Bunlar içinde tütün çiftçisi en büyük zararı gördü. Geçmişte tütün ihraç eden Türkiye, IMF'nin tuzağı ile yabancı ülkelerden (ABD, Arjantin, Brezilya, Güney Kore, Zimbabwe ve Malavi'den) tütün ithal etti. Virginia tipi tütün

Yahudi asıllı çok uluslu petrol ve silah şirketlerinin menfaati ve Büyük İsrail projesinin gerçekleşmesi uğruna dünya kana boyanacaktır!.. Amerika'daki internet sitelerini tarayınız yüzlerce sitede Bush'un Hitler'den ve Saddam'dan daha tehlikeli olduğu açıkça ifade edilmektedir. Bush, Protestan bir Hıristiyandır. Almanya Protestan Kiliseler Birliği (EKD) Başkanı Manfred Kock, Alman Ajansı (DPA) yaptığı açıklamada, "Bu savaşı sanki insanlığın kurtuluşu için kutsal bir reçete gibi sunuyor. ABD Başkanı dünyayı iyiler ve kötüler olarak ikiye ayırdı. Kendini iyilerin temsilcisi gibi görmekte" demiştir.

Maalesef politikacı ve bürokratların çok azı hariç, ABD ve AB'nin çirkin yüzünü tanımıyorlar. Rahmetli S. Ahmed Arvasi'nin evi adeta okul idi. Onlarca genç evi terk etmeden, en az onlarcası gelir sohbetini dinlerdi. Yine böyle bir sohbette bir parti lideri için "iyi niyetli, ülkesini seven ve hizmet aşkı ile yanan kişi ama ne yazık ki Türkiye üzerinde oynanan Bizans oyunlarını anlayamayacak kadar gafil" demişti. Tanzimattan bu yana (istisnalar hariç) Türkiye'yi idare edenlerin temel özelliği budur.

Bazı ileri gelenler Osmanlının yıkılışına sebep olan Enver Paşa rolünden sakınmalıdır. TBMM'de kabul edilen tasarı Türkiye'nin sebeb-i felaketi olacaktır. Enver Paşa ve cuntası da hain değildir. Büyük hayaller peşinde idiler. Ama bu hayaller hüsrana döndü. Dünyada 200 küsur ülke vardır. ABD'nin Irak'a saldırısı daha doğrusu muhtemel cinayetine destek veren sadece İngiltere, İsrail ve Avustralya ile birlikte 13 ülke vardır.

Bazılarının dediği gibi "Irak savaşına katılmazsak, savaş sonraki meselelerin hallinde (masada) söz sahibi olamayız." tezi yanlıştır. Masada olsak da olmasak da hiç fark etmez. Ortadoğu'daki sınırların yeniden çizilmesi planı yıllar öncesi hazırlanmıştır. Türkiye'nin bölünmesi, Kürdistan ve Anadolu'da Ermenistan bu plana dahildir.

ABD'nin, zengin petrol rezervlerine sahip Irak'a saldırmasının sebepleri sayılamayacak kadar çoktur. Bunlar; petrollerini gasp, İsrail'in güvenliği ve Büyük İsrail planının gerçekleşmesi, Ortadoğu'da haritaların yeniden düzenlenmesi, (Arap-İran-Türk-Kürt) toplulukları arasında yıllar sürecek bir savaşın kıvılcımını ateşlemek (Aslında Arap, Kürt, İran ve Türk kardeştir.

Bush cuntası ve IMF, hükümete aşırı ölçüde baskı yaparak ve hatta bir nevi Türkiye'yi sömürge ve "muz cumhuriyeti" statüsü uygulayarak "Hafta sonuna kadar bu karar çıkmalıdır" şeklinde direktif verme cüretinde bulunmaktadır. "Borç (kredi) alan emir alır" görüşü Bush cuntası ve IMF'de kökleşmiş bir görüştür. Batı nazarında Türkiye uslu çocuktur. Ne istersen "verir" ve "yapar" görüşü hakimdir. Maalesef Tanzimattan bu yana (istisnalar hariç) daima Batı'nın istediği olmuştur. Devamlı taviz veren de, kaybeden de biz olduk.

ABD'nin stratejisi kendi menfaatlerine endesklidir. ABD ile stratejik ortaklık ve müttefik olmamız (aslında ne ortağımız ne de müttefikimizdir) Türkiye'nin menfaatlerini korur görüşü temelden yanlıştır. Lozan'ı bugüne kadar tasdik etmeyen ve Sevr'i hortlatmak için stratejisini çizen ABD, Türkiye'yi uydu olarak görmektedir.

16 Şubat 2003 Pazar günü dünya tarihinin en büyük "savaş karşıtı" gösterileri yapılmıştır. Dünyada mevcut irili ufaklı 200'ü aşkın ülkenin en az 100'ünde; binlerce şehir ve kentte tahminen 25 milyon insan meydan ve sokakları doldurdu. Bu öfke seli ABD'yi bitirir. 1960'lı yıllarda Vietnam için yapılan gösteriler havuzun yanındaki bir bardak su gibidir.

Türkiye'yi IMF ve Dünya Bankası'nın baskısından, giderek ağırlaşan ve Türk ekonomisini iflasa sürükleyen dış borç, iç borç ve bilhassa faizlerinden kurtaracak en kısa yol yer altında yatan adeta "esir madenler" haline gelen madenlerimizin bir an önce işletilmesidir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler yaptığı açıklamada: "Türkiye'nin 2 trilyon dolarlık yeraltı kaynağı var. Yılda en az 4 milyar dolarlık bölümünü işlemeyi hedefliyoruz" demiştir.

Sömürgeciliğin zamanımızdaki ismi olan "Küreselleşme" ABD'nin saldırgan politikası ile sona ermektedir. Davos Zirvesi, küreselleşmenin beyni ve kalbi idi. Küreselleşme, fakir ve gelişmekte olan ülkelere (demokrasi- eşitlik- serbest piyasa) olarak yıllarca yutturuldu. Bush'un saldırgan...

Hayatını Kıbrıslı Türklere adayan, en az yarım asırdır mücadele eden Rauf Denktaş'a bazı Türklerin sırtından hançerlemesi mantığa aykırıdır. Klerides ile 59. görüşmesini yapan Rauf Denktaş şu açıklamayı yapmıştır: "Belgede ve Klerides'le yaptığım görüşmede kabul edilmesi mümkün olmayan noktalar ortaya çıktı. Bir kere şunu söyleyeyim adamın (Klerides'in) oturuşundan belli ki taleplerimizi kabul etmeye niyeti yok.

Son aylarda Dolar-EURO arasında cereyan eden rekabette ibre EURO lehine gelişmektedir. EURO değer kazanırken, dolar değer kaybetmektedir. Bu konuda uzmanların görüşü şöyledir: Hong- Kong'taki "State Street Bank"ın Mali Bölüm Başkanı Steve Chang'a göre: "Görünen o ki dolar güçlü para özelliğinden, zayıf para durumuna geçiyor.

Türk Parlamenterler Birliği tarafından düzenlenen "Kıbrıs Sorunu" konulu sempozyumda, Annan planı tartışıldı. Sempozyumun son oturumunda konuşan İngiliz gazeteci Herry Scot Gebbers; Uzun yıllar Ortadoğu'da yaşadığını; birçok çatışmaya tanık olmasına rağmen,1974'ten sonra Türk ordusu sayesinde Kıbrıs'ta soykırım benzeri bir olaya rastlanmadığını söyleyen İngiliz gazeteci "Kıbrıslı Türklerin azınlık yapılmaya çalışıldığını şimdiye kadar her türlü baskıya karşılık Türkler kendilerini koruduğunu, Adada tesis edilen barışın maliyetinin yüksek olduğunu.