M. Necati Özfatura

Emekli Büyükelçi Bilâl N. Şimşir'in görüşü: "Söylemeye pek dilim varmıyor ama Kofi Annan belgesi Kıbrıs Türkleri için bir Sevr anlaşmasıdır. KKTC toprakları parçalanıyor. Stratejik noktalar tutuluyor. Kıbrıs Türkleri muhasara altına alınıyor. Kıbrıs Türk toprakları starejik derinlikten yoksun bırakılıyor..."

Şu anda görevde olan İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw'ın "New Statesman" dergisinde ve BBC Televizyonunda yer alan itirafları tarihi öneme haiz belge mahiyetindedir. Önemli kısımlarını arz ediyorum: "Irak'ın tuhaf sınırları İngilizler tarafından kasıtlı olarak, Türkiye'yi bölmek maksadıyla çizilmiştir... Gayet ciddi hatalar yaptık...

Hiç kimsenin tereddüdü olmasın ki, ABD demokrasiyle değil cunta bir rejimle idare edilmektedir. Ancak bu cunta, Amerika ve halkının güvenliği maskesi altında gizlenmektedir. Şu anda ABD Başkanı Bush, başkaları tarafından yönetilen bir kukladır. Asıl yetki (Pentagon-CIA-FBI-Yahudi lobisinden ibaret) bir grubun elindedir.

George W. Bush'un Baş Güvenlik Danışmanı Dr. Richard Perle Yahudi asıllıdır. Aynı zamanda Pentagon'un Savunma Komisyonu Başkanı ve "Karanlıklar Prensi" ismi ile anılır. Son beyanatında: "BM silah denetçileri kitlesel silah bulmasalar da; ABD Irak'a saldıracaktır." demiştir. ABD için Saddam, kitlesel silah bir bahanedir.

Bu planı kabul etmek gafletin ötesinde bir hatadır. Hatta gelecek nesiller planı, KKTC'nin ölüm fermanı ve ihanet belgesi olarak ifade edeceklerdir. Oysa Türkiye ile Kıbrıs aynı anda Avrupa Birliğine alınmış olsa, hazırlanan tuzakların felakete dönüşmesini önleme imkanı olabilir. Ama Türkiye en azından 10 yıl, (benim görüşüme göre ise hiçbir zaman) AB'nin üyesi olamayacağına göre, Kıbrıs'ta ENOSİS'i kimse önleyemez. Kıbrıs'ta ENOSİS'i masa başında savaşsız gerçekleştirecek bir plandır.

Uzmanlar, Çin'de 6, Güney Kore'de 4 ve Slovakya'da bir tane nükleer enerji santrali inşasının halen sürdüğünü bildirerek, "Niçin gelişmiş ülkelerde inşa işlemi olmadığı?" sorusuna ise şu cevabı veriyor: "Tek sebebi, gelişmiş ülkelerin yeni santrallere ihtiyaç duymamasıdır.

KKTC'nin satılığa çıkarılmayacağına ve buna AKP iktidarı ve Silahlı Kuvvetlerin, Türkiye'nin güvenliği açısından müsaade etmeyeceğine inanıyorum. Ama Annan'ın (aslında İngilizlerin hazırladığı) planı bir nevi KKTC'nin Yunanistan'a satışı ve ENOSİS'in masa başında gerçekleştirme operasyonu olduğu inkarı mümkün olmayan bir gerçektir.

Dünyada nükleer santral sayısı 400'ü aşmış 500'e doğru gitmekte, Türkiye'de nükleer santral yapımını dış güçler önlemektedir. AKP iktidarının kısa bir zamanda bu projeyi gündeme getirerek ülkemizde nükleer santralların kurulmasını temenni ederiz.

1960 anayasası ve buna temel teşkil eden Londra ve Zürih Antlaşmaları; Kıbrıs ile Türkiye'nin eş zamanlı olarak AB'ye girmelerini zorunlu kılmaktadır. Şu anda Kıbrıs Cumhuriyeti hukuken yoktur. Kıbrıs Rum yönetiminin bütün Kıbrıs'ı temsil etmesi anayasa ve antlaşmalara aykırıdır. Rumları temsil edebilir ama Türkleri temsil edemez.

Mazi bugünün, bugün ise yarının köprüsüdür. Mazi ile irtibatını kesen milletler tarihin sayfaları arasında kalıp, yok olmaya mahkumdurlar. Kaldı ki Osmanlı Devletinin 636 yıllık mazisi, zafer ve fetihlerle dolu olduğu gibi; medeniyetin temelini teşkil eden her konuda zirveye tırmanmıştır.

Ortadoğu, Kafkasya ve Balkanlar son yıllarda, savaş terör ve çeşitli çatışmalarla kan gölüne dönmüştür. Bu bölgelerde huzur, güven ve istikrar düzelmek şöyle dursun giderek kötüleşmektedir.

Erken seçim olmasaydı, Türkiye'nin en kıymetli hazinesi olan ve dünyada mevcut rezervin yüzde 80'ine sahip olan bor; "Ölü eşek fiyatına" (10 milyar dolara) ABD şirketlerine devredilme ihtimali vardı. Halbuki bu madenimizin hammadde olarak değeri en az 2 trilyon dolardır. Son günlerde AKP iktidarı için daha güvenoyu almadan koparılan fırtına aslında rant kavgasıdır.

"Müslümanlar kardeştirler" ilahi hükmü gereği şarktaki bir Müslümanın ayağına diken batsa, garptaki Müslümanın bu acıyı hissetmesi gerekir. Kaldı ki 1990 başında soğuk savaş sona erdikten sonra; yeni bir düşman aranmış ve Müslümanlar Doğu ve Batı'nın müşterek düşmanı olmuştur. Soğuk Savaş sonrası Yeni Dünya Düzeni ve küreselleşme maskesi altında İslâm Dünyasına Haçlı savaşı açılmıştır.

"Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye" sözü meşhurdur. AK Parti iktidarının acil eylem planında 3 ay içinde Bor Araştırma Enstitüsü'nün kurulacağı ve 6 ay içinde bor işletmesinin özel bir yapıya kavuşturulacağını ifade etmesi sevindiricidir.

Rusya'da daha çok yabancı çevrelere İngilizce hitap eden "The Moscow Times"ın son sayısında Rus asıllı Sosyolog Boris Kagarlitski makalesinde Putin'in Rusya Federasyonunu hızla polis devleti haline getirdiğini delillerle açıklamaktadır.

1941-1945 yılları arasında Alman ordusuna karşı, askeri eğitim görmeden 40 bin Ahıskalı cepheye sürüldü. Önlerinde Alman askeri, arkasında Kızılordu olarak 25 bin kişi, Alman ve Rus askerleri tarafından öldürüldü.

İngiltere'nin hazırladığı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs meselesiyle ilgili sunduğu plan; Türk ve Rum kesiminde tartışmalara yol açmıştır. Rum Ulusal Konseyinin büyük çoğunluğu planın görüşülmesini kabul ederken; Güney Kıbrıs'ta faaliyet gösteren CYMAR adlı araştırma şirketinin yaptığı anketin sonuçları Rum yetkililerde soğuk duş etkisi yaptı.

Bor ve toryum, Türkiye'yi süper zengin yapacak iki kıymetli hazinedir. Dünyadaki bor madeninin yüzde 80'i Türkiye'dedir. Maden olarak değeri 2 trilyon dolar ve rezerv olarak 1 milyar tondur. 21. asırda petrolün yerini alacak olan geleceğin motorlu araç yakıtı da bordur.

İngiltere'nin hazırladığı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine verdiği plan 153 sayfa, haritalarla birlikte 172 sayfadır. Bu planda adeta yok yoktur. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, ortak kurucu olup; tek devlet, tek kimlik, tek milli marş ve tek bayraktan ibaret olacaktır. Kıbrıs Başkan ve Yardımcısı, 10 ay süreli olup, dönüşümlüdür.

Hangi konuda yazarsam yazayım bunu belgelere dayandırırım. Bugünkü yazım da öyle. Bir maden mühendisi okuyucum, geçen gün çıkan madenlerle ilgili yazımda "ruhsat verilen 13 bin 265 maden yatağı verilmesine rağmen sadece 800 işletme faaliyette" sözüme itiraz etti.