Ahmet Sırrı Arvas

Üç bin yıllık bir geçmişe sahipseniz anlatacak yüzlerce zaferiniz ve binlerce kahramanınız vardır. Ama daha dün kurulmuş bir devletseniz oturur tarih yazar, kahraman ararsınız.

Hollanda Başbakanı Wim Kok, Srebrenica'da sorumluluğunu kabullenmek zorunda kalır ve istifa ettiğini açıklar. Düşünün bir Boşnak genci koca iktidarı sallar...

2. Cihan Harbi'nden sonra Almanya'da kurulan mahkemelerde yaklaşık 60.000 savaş suçlusu yargılanır. Bosna ve Kosova'da öldürülen 200 bin insana rağmen mahkeme karşısına çıkarılanların sayısı yirmiyi bile bulmaz, mesela Albay Tom'dan kimse hesap sormaz.

Savcı Carla Del Ponte, Radovan Karadziç ve Ratko Mladiç'in ortalıkta dolanmasından NATO'yu sorumlu tutar ve "adamların suçluları yakalamak gibi bir niyetleri yok" açıklamasını yapar...

Aslen bir Psikiyatr olan Radovan Karadziç bizzat planladığı yağma, tecavüz ve cinayetlerle onbinlerce kadın ve çocuğun psikolojisini bozar...

Sırplar Dayton'dan ziyadesiyle hoşnut kalır, yağ gibi üste çıkarlar. Bu metnin kabul edilecek tarafı yoktur, ancak senaryoyu yazanlar Aliya'ya "imzala!" buyururlar!..

Boşnaklar imam ve hatiplerin önderliğinde 'El'Hidayeh' adlı bir teşkilat kurarlar. Ancak Aliya ve arkadaşları, başında Mehmet Efendi Hanciç gibi bir âlimin olduğu ağırbaşlı teşkilatı beğenmez, yer altı örgütünde buluşurlar...

Ortalık karışınca Aliya'nın büyük ümitler bağladığı Arap ülkelerinden çıt çıkmaz. Güya direnişi desteklemeye gelen birkaç militan da reformist fikirleri ve tuhaf tavırlarıyla milletin kafasını bulandırırlar.

Gemisini Miloseviç'in gölgesinde yürüten Arkan, uyuşturucu ticareti ve kaçakçılık işine el atar. Ambargo altında inleyen Sırbistan'da karaborsa piyasasını ele geçirir, petrol işinden servetine servet katar.

Sloba, rakiplerinin oy alabileceğini sanmaz ama Koştunitsa daha ilk turda öne geçince seçimleri iptal ettiğini açıklar. Lakin millet eskisi gibi koyun değildir, kalabalıklar sokağa inince yapayalnız kalır, dost bildikleri görünmez olurlar.

Miloseviç, Güney Kıbrıs'taki offshore şirketler aracılığıyla 6 milyar doları ülke dışına kaçırır ki EOKA'cı Avukat Tasos Papadopulos çetenin diğer ayağıdır!..

Komünistler, milliyetçiler, Ortodokslar, hatta monarşiyi savunanlar ondan çok şey umar. Arabaları dükkanları gök gözlü liderin posteriyle donatırlar.

Huzursuz bir evde yetişen "Sloba" babası kadar ırkçı, anası kadar kızıl olur. İnsanlardan nefret eder ve acıma diye bir duygu tanımaz...

Galiyev zaman zaman ayağı yere basan yorumlar yapar. Rejime muhalefetin ipe gitmek olduğu bir devirde "sosyalizm bitti, yerine Rus ırkçılığı geldi, göreceksiniz SSCB tez günde yıkılacak" demekten korkmaz.

Komünistler Galiyev'e dönüp "sen de Türk kökenlisin, anan baban Müslüman" diyecek değillerdir ya, onu "karşı devrimcilik, iş birlikçilik ve rejime muhalefetle" suçlar, kara listeye alırlar.

Lenin, Troçki, Buharin ve Stalin ile birlikte zirveye demir atan Galiyev'in ne soydaşlarına ne de dindaşlarına hayrı dokunur. Komünistler bir Tatar'a zaten güvenmez, bunaltıcı bir takibe alırlar...

Louis Pasteur cansız maddelerden bir tek hücre bile oluşamayacağını söyleyerek Aristo'dan beri inanılan "spontane jenerasyon" teorisini yıkar, ''Omne vivum ex vivo" (canlılar canlıdan doğar) sözüyle inkârcıların çanına ot tıkar...

Geçtiğimiz günlerde fitneciler tarafından tahrip edilen nurlu türbede kimler yatıyor biliyor musunuz?

Sarraf bir tekmede masayı devirir, yüz kiloluk herifi tek elle gırtlağından tutup kaldırır, götürüp pencereye çarpar. Adam camı çerçeveyi peşine takar denize uçar...

O mütefekkir olduğu kadar müşahedecidir... İlaçlarını önce hayvanlarda dener, tepkilerini ölçer. Mesela cıva içirdiği bir maymunun karın ağrılarından kıvrandığını, dişlerini gıcırdattığını fark eder ve insanları cıva buharından sakındırmaya bakar...