M. Necati Özfatura

Ayvaz Dede törenlerinde söz alan Müftü Efendinin çok uzun konuşmasının yarısı Osmanlı ve Türkiye'ye methiye idi. Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun bu törene katılışına da defalarca teşekkür etti. Müftü Efendinin şu ifadeleri ise ibret verici ve ders alınması gekeren sözlerdir: "Hidayet ve her türlü nimetler elbette Allahü teâlâya aittir.

4 Aralık 1974 tarihli Eleftheros Kosmos gazetesinde emekli korgenaral Lumokis'in" Yunan Deniz Sahasının Savunması" başlıklı yazısında; "Muhtemel rakip ve düşmanımız Türkiye'ye gelince, şunları belirtmemiz faydalı olacaktır. Türkiye, Yunan adaları tarafından çevrilmiş bir durumdadır. Yani küçük Asya'nın etrafında bir Yunan çemberi mevcuttur." 1955 Londra Konferansında zamanın Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun Kıbrıs ile ilgili savunmasında şu sözü meşhurdur: "Kıbrıs'ın hakimi aynı zamanda Batı'daki adaların da hakimi olursa; Türkiye'yi fiilen muhasara etmiş (kuşatmış) olacaktır. Hiçbir memleket, bütün emniyetini ne kadar dost ve müttefik olursa olsun tek bir devlete bağlayamaz." Yine eski Başbakanlardan Sadi Irmak da "Ege'yi Yunan Denizi olarak kabûl edebilecek bir Türk Hükûmeti düşünülemez" demiştir.

Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu'nun özel misafirlerinden biri olarak 27-30 Haziran arasında Bosna-Hersek'te bulundum. Ziyaretimiz yorucu, kısa ama bir o kadar faydalı geçti. Adeta "zaman tüneli" içinde maziyi yaşadık. Ziyaretimiz sırasında en çok dikkatimi çeken hususlardan biri de, gerek Bosna-Hersekli Müslümanların gerekse Boşnakların kendilerini Osmanlının vârisi olarak görmeleri Osmanlı ve Türkiye'yi çok sevdiklerini göstermeleri idi.

ABD iktidarını ve devletini ele geçiren (Neo-Con)ları tanımadan, ABD'nin stratejisini ve dış politikasını tanımak imkânsızdır. 3 Haziran 1997, ABD tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. ABD'nin imparatorluk hayali, bu tarihte "Yeni Amerikan Yüzyılı için Proje" isimli "manifesto"nun yayınlanması ile başladı. Robert Kagal ve William Kristol tarafından kaleme alınan bu bildiri ile (Neo-Con)lar ABD'nin Dünya hakimiyeti ve imparatorluğu için kollarını sıvadılar.

Irak'ı işgal eden ABD ordusunun katliam ve zulmü en kısa zamanda Irak'ı "Vietnamlaştıracaktır". Saddam'ın muhalifi ABD ve İngilizlerin adamı (ajanı) olan ve Irak işgali öncesi kurulan Irak Ulusal Kongresi lideri Ahmet Çelebi bile Bush'un Irak'taki politikasını tenkit etmektedir. Bush'un Iraklılara (Kürtler hariç) kendi ülkelerinde yetki vermeyi reddettiğini ve bunun son derece büyük hata olduğunu;

Ben araştırmacı bir yazarım. Bunun için yazılarımdaki iddialar ve bilgiler, kesin olarak belgelere dayalıdır. Thorstein Veblen isimli bilim adamı "The Theorg of Business Enterprise" isimli eserinde, ABD'nin elde ettiği kârların hususi imtiyazlı iş dünyasının seçkinlerine aktarıldığını; ancak kazançların çok ötesinde muazzam boyuttaki maliyetlerin, halkın geri kalan kısmına yüklendiğini başka bir ifade ile uluslararası şirketler kazançların hasadını toplarken, halkın sırtına yüklenen maliyeti hiç umursamadığı anlatılır. "General Motors, General Dynamics, General Electric ve diğer generaller (çok uluslu şirketler)in güven içinde olması adına gereken harcamaları ABD hükümeti, yani vergi ödeyenler yüklenir. Özet olarak ifade etmek gerekirse generallerin (çok uluslu şirketlerin) bir dolarını korumak için, halkın en az 3, 4 ya da 5 doları harcanır."

Oniki Ada'nın ilk sakinleri 3000 yıl önce Anadolu'dan gelmiş Türk kavimleri idi. Zamanla dillerini ve kültürlerini kaybederek diğer kavimlerin içinde eridiler. Daha sonra bu ada halkları Perslerin tehdit ve işgaline karşı "Delos Konfederasyonunu" kurdular. MS 245-318 arasında Diocletien tarafından Roma İmparatorluğuna ilhak edildi. Roma İmparatorluğu parçalanınca Oniki Ada Doğu Roma İmparatorluğuna kaldı. Bizans kelimesi emperyalist Avrupa ülkeleri tarafından son asırlarda ortaya atılmış bir yalandır. Hititlerden bu yana Anadolu'da kurulan devletler Ege ve Akdeniz'de hakimiyet kurmuşlardır. Tarihi incelediğimizde Akdeniz ile Ege'de hakimiyetini kaybeden Anadolu devletlerinin fazla tutunamayıp yıkıldıklarını görürüz.

11 Eylül öncesi ABD hayaller ülkesi olarak tanınıyordu. 11 Eylül sonrası Bush iktidarı ve siyonist cuntanın Afganistan ve Irak'ı işgali ve İslam Dünyasına açtığı Haçlı Seferi ile maske düşmüş ve ABD'nin gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. ABD'li meşhur dışpolitika uzmanlarından Edward Herman'a göre: "ABD 1972'de Marcos'un Filipinleri, 1973'te Pinochet'nin Şilisi ve 1964'te generallerin Brezilyası dahil olmak üzere, kendisine hizmet eden rejim ve iktidarlar adına demokrasilerin alaşağı edilmesi ve boğulmasına büyük destek verdi. Nikaragua'da Somozolar'a Guatemala'da da Ubico gibi ABD dostu faşistlere destek verdi. Nikaragua'da Sandinistalar ve Guatemala'da Arevalo ve Arbenz'e karşı muhalefeti iç savaşa dönüştürdü."

Batı basınında yer alan yorumlara göre Bush, siyonist çetenin esiridir. Ayrıca Hıristiyan bir tarikata mensup olan Bush, yapılan telkinler neticesi, kendini ilahi bir görevle ve dünyada yeni bir düzen kurmakla vazifeli zanneden biridir. Bush ve onu idare eden siyonist kadro iktidarda oldukça dünyada savaşlar zinciri devam eder. Bush ve kadrosu istediği kadar yalan beyanlarla kendilerinin terörle mücadele ettiklerini ve İslamiyet ve Müslümanların düşmanı olmadıklarını söyleseler de gerçek başkadır. ABD'nin yeni stratejisinin temeli Haçlı Seferidir. İslam Dünyasının yeraltı ve yerüstü kaynaklarını işgal ve İslamiyetin (münhasıran Ehl-i Sünnetin) imhası ve sapık inançlara kanalize edilmesi, dinde reform maskaralığı ile İslam inancını çökertmek, ABD'yi muhafazakar (Neo Can) maskesi ile idare eden siyonizmin başta gelen hedefidir.

Ekonomi tarihini incelediğimizde kapitalist sistemlerde hiçbir hegemonyanın ömrü 50 seneyi geçmemiştir. 1950'li yıllarla 2000'li yıllar incelendiğinde bu durumun ABD için de geçerli olduğu görülür. Ülke ekonomik açıdan çöken dev bir enkaza benzemektedir. Tabii ki ABD bu çöküşü durdurmak gayretindedir.

ABD'nin idaresini ele geçiren Siyonist çete Nil'den-Fırat'a "Büyük İsrail" hayâlini gerçekleştireceğini zannediyor. Aslında İsrail Devleti'nin sonunu hazırlıyor. Filistin'de İsrail, Irak'ta ABD döktükleri kan selleri içinde bir gün mutlaka boğulacaktır. Zalimin hasmı Allahü teâlâ'dır. Varsayalım zulme İsrail maruz kalsaydı, o zaman ona zulmedenlerin karşısında yer alırdım. Ama Osmanlının savaş neticesi Filistin'i terk ettiği günden bu yana Yahudilerin Filistin halkına zulmü asla durmamış aksine çığ gibi artmıştır. Şaron iktidarı hiçbir zaman barış yapmaz. Onun stratejisi savaş ve kan dökmektir. Filistin Barışı için "Filistin yol haritası"nı bozan kendisidir. Zirvelerden sonra HAMAS liderine füzeli saldırı yapan ve ağzında emzik bir kaç aylık bebeği ve yakınlarını füze ile yakarak öldüren İsrail neyin peşindedir? İsrail'in yaptığı katliam terör sayılmıyorsa; Filistinlilerin direnişi neden terör sayılıyor

ABD'nin İran'a saldırı ve işgal teşebbüsü, çok pahalıya mal olur. Reform isteyen üniversiteli gençleri sokağa dökerek, İran'ı içerden çökertmek ve ABD uşağı bir İranlı Karzai ile Şah devrinde olduğu gibi sömürgesi haline getirmek ABD'nin A planıdır. Ancak İran'ın köklü geçmişi ve milliyetçilik duygularının ağırlığı karşısında bu iş ABD için hiç de kolay görünmüyor. Gerek Şah devrinde ve gerekse Humeyni sonrasında İran ile ilgili sert yazılarım olmuştur. Ama ABD yalnız İran'ın değil Türkiye ve bütün İslâm Dünyasının daha doğrusu İslamiyetin en azılı düşmanıdır. Bu sebebe binaen ABD'nin karşısındayım. Bütün İslâm Dünyası ABD emperyalizmine karşı birleşmelidir.

ABD, Irak işgaline karşı çıkan Fransa, Almanya, Meksika, Şili, Rusya ve Türkiye'yi düşman olarak görmektedir. Rusya ile Moskova'da anlaşmıştır. Almanya Başbakanı G-8 Zirvesinde Bush ile görüşmek istedi, Bush "zaman olmadığı" bahanesiyle red etti. Yabancı ülkelerdeki askeri üs stratejisinde değişime giden ABD'nin Türkiye, S. Arabistan, Almanya ve Güney Kore'deki büyük üsler yerine; Güney Avrupa, Ortadoğu ve Asya'da daha küçük, çabuk vurmayı sağlayacak destek birlikleri bulunduracağı bilinmektedir. The Washington Post'a göre: Pentagon'un strateji sorumlusu Andy Hoehn'in geniş global düzenlemeye göre: Japonya, İngiltere ve Guam'da üsler devam edecek. Almanya'daki Ramstein Hava Üssü'nden 60 bin ABD askeri çekilecektir. İtalya, İspanya, Portekiz, Güney Amerika, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Gürcistan, Azerbaycan, Doğu Afrika, Balkanlar (Romanya- Bulgaristan- Kosova- Bosna Hersek) Güneydoğu Asya, Avustralya, Singapur, Filipinler, Hindistan, İsrail, Ürdün ve Irak kurulmakta olan ABD imparatorluğunun yeni üsleri olacaktır.

1948'de ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi Planlama Şefi George Kenan raporunda: "Son yüzyıl boyunca genellikle ortak bir gayretle gerçekleştirilen Amerikan ve İngiliz askeri münasebetleri; ABD'nin ve Batılı müttefiklerinin Dünya'daki üstün durumunu sürdürecek bir küresel ilişkiler kalıbını dökmek amacıyla yapıldı" demektedir.

Yakın zamana kadar petrol en kıymetli stratejik madde idi. Ancak alternatif enerji kaynakları (nükleer, güneş, rüzgar, termal) ve yakın gelecekte hidrojen ve bor) kullanılmaya başlanmasıyla petrole olan ihtiyaç azalacaktır. Ama suyun başka alternatifi yoktur. Susuz bir hayat asla düşünülemez.

ABD, AB, Rusya ve BM'nin hazırladığı, 3 safhalı barış planı yani "Filistin Yol Haritası" ile yol alınamaz. Plan Şaron'un engelleri ile çıkmaza girmeye mahkumdur. Çünkü Şaron savaştan yanadır. Sözleriyle Filistin-İsrail arasında yapılan bütün anlaşma ve varılan prensipleri kabul etmekte ise de, fiilleriyle bunları yapmak şöyle dursun tam aksi hareket etmektedir. Kıbrıs için "Annan planı" ne ise Filistinliler için de "Filistin Yol Haritası" aynıdır. Meseleler zirve ile halledilmiyor. Zaten Bush, Şaron ve Abbas arasında toplanan zirvede, Abbas'ın tavizleri sonucu barış planı ölü doğmuştur.

ABD ve İsrail, Türkiye'nin Suriye ve İran ile takip ettiği "Ortak Kürt Politikası"ndan rahatsızdır. Kuzey Irak'ta kurulacak Kürdistan aslında Büyük İsrail projesinin ara hedefidir. (Center for Strategie and International Studies) neşrettiği son rapora göre: Türkiye'nin en ateşli savunucusu Pentagon yara almıştır. ABD Kongresi, yönetim ve kamuoyuna göre Türkiye artık güvenilir bir müttefik değildir. Ve bu rapora göre Kuzey Irak meselesinde yakında Türkiye ile ABD arasında büyük ihtilâf çıkacaktır. ABD tarafından desteklenen Kürtler, Kerkük'e her gün 50 Kürt ailesi yerleştirmektedir. (Ancak ABD Irak'ı terk ettiğinde, Kürtler; değil Kerkük, bütün Irak'tan kaçmak zorunda kalacaktır.) ABD Irak'ta geçicidir. Irak ve Ortadoğu, ABD'nin boğulacağı bataklık olacaktır. Ülkesini ABD'ye satan Irak halkı, Saddam'ın dağıttığı gıda malzemesini ve parayı harcamaktadır. Yakında bunlar tükenince bakalım Irak nasıl karışacaktır.

Osmanlı Devleti'nin yıkılışından günümüze Ortadoğu'da savaş hiç bitmemiş, sadece savaşan ülkeler ve bölgeler değişmiştir. Ortadoğu, Dünya'nın en jeopolitik ve jeostratejik bölgesidir. Ortadoğu'ya hakim olan, Kafkasya, Orta Asya ve Anadolu gibi yerleri de kontrol etmiş olur. Hatta dünya hakimiyeti Ortadoğu'dan geçer demek daha doğru olur. ABD'nin Irak'a saldırısının gerekçesi kitle imha silahları idi. Oysa Irak'ın bu silahlara sahip olmadığı kesinleşti. Zaten ABD, İngiltere ve İsrail bu gerçeği biliyordu. Yalan söyleyerek kendi halklarını ve Dünya kamuoyunu aldattılar. 13 yıldır ambargo neticesi güçsüzleşen Irak Ortadoğu'nun en zayıf halkası idi. Onlara kolay lokma oldu. Bu ülkelerin asıl hedefi Ortadoğu'ya yerleşmek ve diğer işgal edilecek (Türkiye dahil) ülkeler için Irak'ı atlama tahtası olarak kullanmak idi.

Irak'a saldıran ABD, kitle imha silahlarını bahane etmişti. Bush, aylarca kendisini ezberletileni söyleyip durdu. Ancak Savunma Bakanı Rumsfeld'in Irak'ın kitle imha silahı olmadığı dile getirmesi ve Savunma Bakan Yardımcısı Yahudi asıllı Wolfowitz'in de: "Savaşı haklı çıkarmak için herkesin kabul edeceği yasak silahları öne çıkardık. Bürokratik engelleri kolayca aşmak için; sadece kitle imha silahlarını gündeme getirdik. Çünkü bu herkesin üzerine mutabık kalabileceği bir sebepti. Kitle imha silahının olmadığını biliyorduk" demesi bu saldırının yalana dayalı olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi. Taliban rejimini hedef göstererek Afganistan'ı işgal eden ABD ve uşağı Karzai, Taliban'la işbirliği istedi. Ancak Taliban kabûl etmedi. Türk medyasının büyük kısmı ABD ve AB lehinde haber ve makaleler yazdığı için Afganistan'da her gün bir kargo uçağı öldürülen ABD askerlerinin tabutlarını Amerika'ya taşıdığından haber vermemektedir. Şurası bir gerçek ki, ABD Afganistan'da her gün batağa saplanmaktadır. Irak'ta bitti denilen savaş henüz başlamadı. Yakındaki direniş Saddam'ın değil (Kürtler ve Hıristiyan Iraklılar hariç) Sünnî ve Şiiler'in bağımsızlık savaşı olacaktır. Küresel soyguncu ABD, Irak'ta çırpındıkça batıyor.

ABD'nin milletlerarası meşruiyeti ve insan haklarını hiçe sayarak hukuka aykırı olarak gerçekleştirdiği Irak işgali yalnız petrol için yapılmamıştır. Aynı zamanda İsrail'in güvenliği, Büyük İsrail (Nil'den-Fırat'a) "Arz-ı Mev'ud" gayesi ile birlikte; İsrail'in su meselesinin halli için de yapılmıştır. İsrail su sıkıntısı çeken bir ülkedir.