Şirin Berber

Kazanamadı kırmızı-siyahlılar. Bu kadar koşan, yardımlaşan, pozisyon neyi emrediyorsa yapan bir ekip emeğinin karşılığını alamadı. Aslanlar gibi oynadı G.Antepspor, sahip oldukları meziyetlerin tamamını sahaya döktüler. Çok da hak ettiler, fakat maçın hakemine takıldılar...

On iki tane adam gibi olmazsak, elemelerden gülerek çıkarız. Sanıyorum; hastayız, virüs kontrol ediyor bizi! Hiç bir zaman adımlarımız sürekli olmuyor. Bir başarının üzerine, bir yenisini ekleyemiyoruz. Virüs kesiyor önümüzü! Hayalet adamların oyununu gördünüz mü? Sıkıntı içinde geçirdik akşamları! Bir maçı zor kazandılar! Daha önce eze eze yendiklerine, rezil ola ola kaybettiler. Sahada dikilmekten birbirine poz yapmaktan utanmadılar!

Golün geleceği belliydi de, dakikası bilinmiyordu. Hiç gereği yokken, çok geri çöktü savunma. Hücumlarını da pek inançlı yapmıyordu, Diyarbakırspor. Çok aceleleri varmış gibi neticeyi istiyorlardı. Hiç oyunu dengelemediler. Hep hızlı çıktılar. Aynı şekilde geri döndüler. İlk 45'in iki doğru hareketinde kontrolsüz yakalandılar. İki yan ortanın birinde golü yediler.

Ne yazık ki; boş işlerle uğraşıyor Beşiktaş. Futbol takımının eksiği fazlasıyla yol alacağına, etrafa bulaşmakla zaman harcıyor. Bu hoca, takımı korkak oynatıyor. Oyun taktiği, ilk 11 tercihi ürkek. Daha çok görev adamlarına yer veriyor. Becerikli futbolcuları dışarıda tutarak Beşiktaş'ın hareketini zorlaştırıyor. Beşiktaşlı futbolcular futbol için yaşamıyor, yaşamaları için yönlendirilmiyor... Hakemler kıyak yapınca ses yok, bir yanlış kararda ateşe başlıyorlar. Haklı oldukları olaylardan bile zararla çıkıyorlar.

Hoca uyguluyor, biz tarif ediyoruz. Herkese söylediği, bir türlü eyleme dökemediği sistemi izliyoruz. 11 kişi bir arada oynamanın verdiği bütün artı değerleri taşıyor takımı. Kolektif hareket denen şey, bu olsa gerek. Bu şekil, farklı. Oyun yapısını değiştirmiş Terim. Bunun adı, 2.Terim Dönemi... Oyun mantığı, hareket isteği öncekinden farklı.

Şu maçı seyrettikten sonra tamamen umudumu kestim. Bunların bir damla futbol aklı yok. Böyle bir kadroyu nasıl olur da bir araya getirirler? Sayın hoca başkan, hedefiniz nedir? Nereye götürüyorsunuz Trabzonspor'u? Bu ligde olmadı, alta düşürüp şampiyon mu olacaksınız? Bakın bu oynadığınız takım geçen yıl oradan çıktı. Farkında mısınız, sizden daha iyiler. Üstelik geçen yıldan daha hazırlıksızlar. Sezon başını takım kaptanı nezaretinde geçirdiler...

"Eski alışkanlıklar kolay silinmiyor" diyor hoca. Doğrudur, kendinden önceki hoca hep geri geri bağırıyordu, Terim tersini söylüyor, "ileri, ileri". Değişim iki günde olmuyor. Benim tuhafıma giden, sayın hocamın takımının olmadık arazları. Savunma düzensiz. Adam paylaşımı, kademeli yerleşme, doğru hamle yapma noktasında hatalar çok. Orta sahasında lider, gol sahasında tıkçısı yok. Sanıyorum kulübün kasasında parası da yok.

Vizyon, imaj, karizma, ne ararsan var. Lejyonerler ordusu maşallah... Yedek kulübesinde bile Avrupalı oturuyor artık. Tek tek röntgen çeksen, sahip olmadıkları meziyet yok bu kadronun. Dünyanın üçüncüsü olmak bile doyurmuyor insanı.

İki 100 yıl geçse de, bir şey olmaz. Bu futbolla, bu gönüller mutlu olamaz. Çalışmalar başlayalı aylar geçti. Kadronun ortaya koyduğu hiç birşey yok. Ortası, forveti bildik kara düzen. Dikil olduğun yerde, tedbir alınsın.

G.Saray için iyi bir deneme oldu. Büyük hedeflerin uzakta olduğu görüldü. Futbolcu kalitesinin zirveler için yeterli olmadığı, daha diri ve de organize ekipler karşısında işlerin zor olduğu anlaşıldı. Maç öncesi "Bir golcü yeter" fikri boşa çıktı. Orta göbeğe bir usta şart. Defans bloğu yeniden gözden geçirilmeli. "Mevcutlardan daha iyisi çıkar" teşhisi denenmeli...

Terim modeli lige ağırlığını koydu. Tartışmasız her maçın favorisi G.Saray. Kaç maçtır her rakibe taktiğini kabul ettirdi. Sahasına sıkışan takımlar presin altından kalkamadı. Şekil, çok pozisyon doğuruyor. Son maç üç farklı bitti, ancak kaçan pozisyon kat kat fazla. Gol sahasında bir eksiklik var gibi. Mevcutlar ihtiyacı karşılayacak meziyetten uzak sanki... Lig için sorun olmaz, fakat hedefte Avrupa'nın zirveleri var...

Ağustos sıcağı etkiledi futbolu. Oyun temposu düşük kaldı. Sadece savunma görevinde doğru yerde dikildiler. Orta sahaya, kalecilerin 30 metre uzağına sıkıştı oyun. Arka boşluğa kaçıp top isteyen olmadı. Veteranların oyunu gibi hep ayağa istediler. Topun olduğu yerde adam başı bir metrekare alan kaldı. Çoğu zaman arkadaşından fazla rakibe pas verir oldular.

F.Bahçe'de isimler değişti, oyun yapısı aynen duruyor. Ortega, Revivo, Rapaiç, Serhat, Yusuf... Rakip kaleye doğru güzel işler yapan yıldızlar, savunmaya yardımda aksıyor. Arkada eksik yakalanan savunma her rakibe pozisyon veriyor. Fener'in maçları seyredene zevk veriyor. Çok atıp, çok yiyorlar... Ligde rüzgarlar farklı eser. Hazırlık maçlarında güldüren bu şekil ligde kayıplar getirebilir. İlk fire de Avni Aker'de olabilir. Trabzonspor, özelliği olan çabuk hücumlarla Fener'i vurabilir. Bol gollü bir maç bekliyorum. Mücadelenin adına saygıdan üç ihtimal de olabilir diyorum.

Çizgilerin dışında olay müthiş... Açılışların en renklisini düzenlemiş Beşiktaş. 2.Asra coşku ile girdi Kartallar. Randevu bir Ağustos akşamına denk gelmiş siyah-beyaz ayyıldızlı formanın etrafında birleşmiş gönüller...

Fatih hoca yeni bir zafere hazırlanıyor. İki sezonluk ayrılışta bozulan yapıyı düzeltme aşamasında hoca. Lucescu farklı bir miras bıraktı. Her maçı arkada tedbir alarak götüren futbolcu grubunu az zamanda değiştirmek kolay değil. Zaferin süresi, grubun sistemi kavrama yeteneğine bağlı.

Ankara'dan mail geldi. Sayfalar süren sorular var. Derinlere giriyor vatandaş. Türk futbolunun tarihini ezberlemiş, belli ki işinin ehli arkadaş. Dedim cevabı bende yok. Konular enteresan, bir o kadar da tehlikeli. Bize düşen nedir, kamunun sesi olmak, aktaralım köşeden, ilgililer cevap versin.

Beden eğitmeyi bilmek futbolu da bilmek anlamına gelmiyor. Her ne kadar okulda branşı futbol olsa da kesinlikle futbolu bilmiş olmuyor. Çünkü futbol oyununun o kadar incelikleri var ki... Hiç bir kitap bunları yazamaz!

Hasan Şaş All Stars'a seçildi. Milyon dolarlar etrafında dönüyor. Şan şöhret, para pul... Yatlar, yalılar, arabalar... İstese uçak alır çocuk. Çocukların hayâllerini süslüyor. Alpay, Hakan Şükür, Emre, Tugay...

Çalıştığı kulüplerde hiç bir başarısı olmayan teknik adamlar tanırsınız. Trilyonlar harcatmış, kulübü batırmış, sezon bitmeden görevine son verilmiş... Üç ay geçmeden ustayı bir başka kulübün başında görürsünüz.

Milli Takımlar tek sorumlusu olmak önemli bir görevdir. Koltuk, deneme - yanılma yoluyla sonuç alınacak bir yer değildir. İşinin ehli uzman kişilerin, teknik ve taktiksel uygulamalarla hedefi tutturma yeridir. Orada oturan kişi elbette dışarıda kalanlardan farklıdır. Farklı olduğu için o sorumluluğun sahibidir. Onun uygulamaları kendine hastır. Çok insanın bunu anlamayışı normaldir. Onun içindir ki; kitleler Şenol Güneş'in karşısına dikilmiştir.