Behçet Fakihoğlu

Özellikle İstanbul trafiği insanı çileden çıkarıyor. Bazen çok yakın yerlere gitmek için bile saatlerce yolda kalınabiliyor. Bu trafikten dolayı oluşan zaman-işgücü kayıpları, akaryakıt-milli servet israfı bir tarafa; insanlarımızın sağlığı bozuluyor, sinir sistemleri tahrip oluyor...

Petrol ihracatçısı olan ülkeler ağırlıklı olarak Orta Doğu ve civarında; ithalatçılar da ağırlıklı olarak gelişmiş batılı ülkelerdir. Acaba bu petrol bu ülkelere bela mı, nimet mi? Kestirmek güç.

Ben, Çankırı/Şabanözü'nün Mart köyünde ikamet etmekteyim, Şabanözü Lisesi'nde 2. sınıfta eğitim görmekteyim. Okulda doldurduğumuz anketler sonucu, sadece köydekilere gelen pazarlamacılardan 3 kişi bize de geldi.

Bizler bir şirket bünyesinde çalışan bir grup arkadaşız. Yıllardır bir bankanın kredi kartını kullanıyoruz. Kartın 2006 yılı üyelik ücreti 35 YTL olarak belirlemiş.

Acaba yöneticilerin, politikacıların sevgisi ya da nefreti toplumu nasıl etkiler? Türkiye bu yüzden neler kaybetti, neler kazandı? Kaç kriz bazılarının nefret duygusundan kaynaklandı, kaç kişi bu yüzden hayatını kaybetti? Kalbinde vatan ve millet sevgisi bulunan yöneticiler kimlerdi ve neler yaptılar?..

Ben, MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) çalışanı bir bilgisayar öğretmeniyim. Öğretmenliğe dair birkaç sıkıntımız var, ilki öğretmen atamaları ile ilgili.

Günün birinde, Telekom, ya da başka bir kurumdan bilmediğiniz bir borcunuz sebebiyle size icra kağıdı gelirse ne yaparsınız? 8 yıldır kullanmakta olduğunuz telefon hattının, ödenmediği iddia edilen 1998 yılına ait iki faturasından dolayı, 3000 YTL gibi bir parayı ödemeniz gerektiği söylense telaşlanmaz mısınız? "O zamana ait faturaları nasıl buluruz, bugüne kadar neredeydiniz, öyle bir borcumuz varsa neden daha önce uyarmadınız, neden telefon hattımı kesmediniz?" gibi itirazlarınızı da kimse dinlemiyor... Ayrıca böyle bir borcunuzun olmadığını da...

Bazı bakanlar faydalı işlere imza atıyorlar. Yılların kronik problemlerine adeta neşter atılıyor. Her icraatta olduğu gibi, bunlarda da bazıları için hoş olmayan sonuçlar çıkabiliyor. Haklı, ya da haksız bir şekilde makamlarını kaybedenler, gelirleri azalanlar, rahatı kaçanlar oluyor...

Son soğuk hava dalgası da enerji kaynaklarımızın ne kadar güvensiz olduğunu gösterdi. Bize enerji sağlayan ülkelere de fazla güvenmemek gerektiği görüldü. Herkes istediği gibi gazı kısabiliyor, başka amaçlar için kullanabiliyormuş. Enerjide tamamen dışarıya bağımlı olmanın sakıncaları bir defa daha görüldü...

18 Ocak 2005 tarihli gazetedeki yazınızı okudum, bazı hususların bilinmesi açısından, ilave edilmesi gerekenler var.

Bazı gençlerimizin durumu çok acı. Birçok şeyi bilmeden, sırf özenti olduğu için yapıyorlar. Eğitimlisi de, eğitimsizi de bu yanlışa düşüyor.

Tarım Bakanlığı'na ve Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'ne; Bizler yıllardır çiftçilik yapmaktayız. Bağ-Kur kaydımız ise bulunmamaktadır. Gittiğimizde, yeni kayıt yapabileceklerini söylüyorlar.

Son zamanlarda bazı kişilerde ve odaklarda bariz bir telaş göze çarpıyor. Ülkenin bir an önce erken seçime gitmesi gerektiği havasını yayıyorlar. Bu kampanyalarını da, geçmişte benzer operasyonlar için kullandıkları uzman politikacılarla destekliyorlar.

Milli Eğitim Bakanlığı'na; Sayın Milli Eğitim Bakanı, "öğretmenlerin ek ders ücretleri iyileştirlecek" diye defalarca açıklamalarda bulundu. Son açıklamalarında da bu işin bitmek üzere olduğunu belirtti.

İçimizden birini, Ömer Küyük'ümüzü kaybettik. Başımız sağolsun. Koskoca bir çınar devrildi. Ankara'nın dibinde, son derece mütevâzı bir merâsim ile bağrımıza gömdük. Gazetede fotoğrafını gördüm, utandım, içime sindiremedim, anlata anlata bitirilemeyen bir İstiklâl Harbi gâzisinin, üstelik sâdece 3'ü hayatta kalan mübârek insanları, son yolculuklarında böyle mi uğurlamalıydı devletimiz?

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, gecesini gündüzüne katarak sağlık sektörünü ıslah etmeye çalışıyor. Görüştüğüm birçok SSK'lı vatandaş bu minneti dile getiriyor. Çok önemli adımlar atıldığını kimse inkar edemez.

Günlerdir kuş gribi ile kalkıp, kuş gribi ile yatıyoruz. Gazetelerin sayfaları ve haber bültenleri, bu husustaki doğru-yanlış haberlerle dolup taşıyor.

Şimdiki milletvekilleri 5 yıl için seçildi. Seçim yapılmadan önce ve oy verilirken bunu herkes biliyordu. Seçimi kazananların kurdukları hükümetin başarılı olduğunu da mevcut göstergeler açıkça gösteriyor. Siyasi husumet taşımayan herkes de bu gerçeği kabul ediyor. Hatta politikayla ilgisi olmayan bazı otoriterler, Türkiye'deki gelişmeleri "inanılmaz" diye niteleyebiliyor bile...

Maliye Bakanı, kayıt dışını %26'lara çektiklerini söyledi. Kayıtsız işlemlerin mali portesini çıkarmak mümkün değil. O bakımdan, bu büyüklüğün tahmin edilenden daha büyük olduğuna inanıyorum.

Son "Kuş Gribi" vakaları, dünya güvenliğinin ne kadar tehlikede olduğunu bir defa daha gösterdi. Ne kadar tedbir alırsanız alın, hesaba katmadığınız yeni şeyler sizi hazırlıksız bir şekilde yakalıyor ve canevinden vuruyor... Ülkeler, kendilerini terörden, bulaşıcı hastalıklardan, başka güçlerin saldırılarından, tabii afetlerden korumak için mekanizmalar geliştirir. Bunun için ordular kurulur, kurumlar oluşturulur, tedbirler alınır...