Hasan Sarıçiçek

Chelsea son 5 yılda 4. kez Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale yükseldi. Sonuç süpriz değil.

Hani bir söz vardır; "taş yerinde ağırdır", diye... İki adam; biri eski G.Saray'lı Necati, diğeri eski Beşiktaşlı İbrahim Akın...

Olmak ya da olmamak! İşte bütün mesele bu..." diye hafızalarımızda yer eden Hamlet'i beklerken; "Zenginle Yoksul"un mücadelesine şahit olduk; Kasımpaşa, Sivasspor maçında. Cvetkov'un erken golü aslında karşılaşmanın tamamına ait fikri de vermiş oldu.

Beşiktaş-F.Bahçe derbisi, Ertuğrul Sağlam'ın en zor sınavı. "Zor" diyorum çünkü, "Bobo dışında eksiğimiz yok" dese de Rüştü, İbrahim Kaş, Gökhan Zan ve Cisse'nin durumu hâlâ net değil.

Tılsımlı kelime; "Kazanmak"tı. Hem de yıldızsız kazanmak! Ersun Yanal'ın "Yeniden yapılandırıyorum" dediği Trabzonspor dün Kayserispor karşısında kendini ve takımını test etti. Sonuç, başarılı.

Her insan hastalanabilir. Sağlık için bir şey diyemem ama Feldkamp'ın teknik adamlığını kimseyle tartışmam. İhtiyar kurt, benim için saygın bir kupa koleksiyoncusu ve gerçek bir futbolcu sarrafıdır.

İki Arjantinli; Cangele ve İglesias ile bir Paraguaylı Toledo! Kafa kafaya verdiler ve Ç.Rizespor'u Fortis Türkiye Kupası yarı final ilk ayağında bir güzel avuta attılar.

Eğilen başı kılıç kesmezmiş! "Pamuk ipliğine bağlı" denilen Ertuğrul Hoca mütevazı ama arı gibi çalışarak, "Kazanan takım bozulmaz" ilkesinden hareketle, 137 hafta sonra liderliğe taşıdığı Beşiktaş'ı, artık o tahtın gediklisi kıldı.

Duyuyorum ki Ersun Yanal Trabzon'da "istenmeyen adam" ilan edilmiş.

Aman Allah'ım; o ne hız, o ne tempo ve o ne baskıydı öyle? Şiir gibi futbol... Sağdan, soldan fırtına gibi geldiler.

Türkiye'nin en itibarlı futbol eleştirmenlerinden Rıdvan Dilmen, Zico'yu sürekli yerden yere vurdu.

Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan'la İstinye Park'ta yemekteydik. Sayın Başkan, bu köşede yayınlanan, "10 bin 500 teknik adamdan (9 bin 800 antrenör, gerisi teknik direktör) sadece 300'ü iş bulabiliyor, 10 bin 200'ü atıl durumda" yazımıza dikkat çekerek, "Bu potansiyeli daha da artırararak, değerlendireceğiz" diye medya önünde söz verdi. Ardından bunu nasıl yapacaklarını anlattı.

Aslında başlık, "Trabzonspor'un çilesi" olmalıydı. "Çile" diyorum çünkü, zafer kazanabileceği bir gecede hüzne med-cezir çizdiren bir takım için daha uygun bir ifade bulamıyorum.

"2 UEFA Kupası ve 1 Süper Kupa Şampiyonu Sevilla'yı Kadıköy'e gömdük", Edu ve Escude'ya rağmen gömrük. Efsane geri döndü. Yaşasın F.Bahçe!

Beşiktaş Kayseri'de kaybetti ya, Ertuğrul Sağlam'a yüklenen yüklenene. Kayserispor mahalle takımı mı Allah aşkına? Kazananın hiç mi hak etmedi? Maalesef, gazetelerde Beşiktaş'ın neden kaybettiğine dair bir tane aklı başında yoruma rastlamadım.

Biz "Alman köylüsü" diye kovmuştuk Joachim Löw'ü, önce F.Bahçe'den, sonra Adanaspor'dan.

Beşiktaş'ta dökülüyordu Burak Yılmaz!.. Çabuk, dripling yapma, adam geçme ve şut özelliğine rağmen ne Tigana anladı dilinden ne de Ertuğrul Sağlam!

Konya maçında oyundan alınışını içine sindiremeyen Gökhan Ünal'ın kulübeye eldivenini fırlatışı ve tepkisi Kayseri yönetiminince 50 bin YTL ile cezalandırıldı.

"Şampiyon Sivasspor!" Kırmızı - beyazlı ekip, deplasmanda İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 2-0 yendiği maçta adeta karnaval havası estirdi. Olimpiyat Stadı'nda tribünlerdeki coşku, heyecan ve açılan pankartlar, Sivasspor'un açıkça inanmışlığının bir gösterisiydi.

"Tek santrfor, çift santrfor" tartışmalarının yapıldığı günlerde yazdık, Kalli'nin kupa koleksiyoncusu olduğunu.