Hasan Sarıçiçek

Gösteri büyük... F.Bahçe - Beşiktaş derbisi gerçek bir futbol galası!... Alkışlar Türkiye... Böyle bir derbiye böylesi göz kamaştıran bir futbol ve şahane goller!... Helal olsun!...

"Külliyen yalan ve iftira..." Kim diyor bunu, spor medyasına Ocak-2006'dan bugüne tam 54 tekzip yollayan başkan Aziz Yıldırım'ın önderliğindeki F.Bahçe yönetimi!..

Un var, yağ var, şeker var.. Aslında helvayı yapacak usta da var. Amma F.Bahçe yok ortada... Çünkü F.Bahçe'yi F.Bahçe yapan usta hasta... Öyle hasta ki, ''Aman F.Bahçe'ye bir şey olmasın'' diye kendini karantinaya almış, takımdan ayrı gelmiş Ankara'ya... Geçmiş olsun Herr Daum!..

Nur içinde yatsın dedem Derviş!.. Onun dilinden düşmeyen bir cümle vardı!.. "Kanaat gibi zenginliğin olsun!"

Oldum olası, Samsun - F.Bahçe maçları her zaman farklı bir heyecana sahne olur. Ya skor ya da futbol olarak, dün de öyle oldu... Belki çok yüksek değildi maç. Ama arkasından konuşulacak bir çok tartışma bıraktı. Hemen bir geçmişi hatırlayalım... Bir dönem dolmuş edebiyatına konu olan "Arkayı Fenerleyin!" esprisi yine böyle bir F.Bahçe - Samsunspor mücadelesinden sonra ortaya çıkmıştı.

Türkiye - İsviçre maçının ardından FIFA Disiplin Kurulu'nun kestiği ağır ceza sonrası Türkiye'deki herkes gibi ben de yıkılmıştım.

Vay... Vay.. Vay... Koca F.Bahçe'ye bakın... Sanki kuş gribine tutulmuş hasta gibi maç maç eriyor!.. Hazırlık maçında, Sarıyer karşısında ''SOS'' verdi.

Şu günlerde, Adnan Polat gibi ben de "G.Saray nasıl kurtulur?" projeleri üstüne kafa yoruyorum...

Hani şarkı da der ya; "Ben seni ELLER'in olsun diye sevmedim!" Her halde bizim hakemler artık koro halinde F.Bahçe için bu mısrayı terennüm edecekler. "Ben seni ELLER'in olsun diye sevmedim!"

2008 Avrupa Şampiyonası kuraları bugün çekiliyor. Ben, kuralara 2. torbadan girecek olan Türkiye'nin kimlerle eşleşeceğinden çok İsviçre ve Avusturya'nın birlikte organize edeceği şampiyonaya Ay - yıldızlı ekibi hangi teknik adamın götüreceğini merak ediyorum.

Fenerbahçelileri kutluyorum.. Başkanları Aziz Yıldırım, inanılmaz güzel şeyler yapıyor... Fenerbahçe Stadı, bunun en çarpıcı örneği. Özellikle de dün hizmete açılan İslam Çupi Medya Tribünü tek kelimeyle şaheser...

Bugün, 19 Ocak 2005 Perşembe!.. Umut dolu bir sabaha merhaba demeye hazırlanıyoruz!.. İstiyoruz ki hiçbir şey keyfimizi kaçırmasın...

Borç kemiğe dayanmış... Giderler, gelirleri ikiye, hatta üçe katlamış... Kulüplerin bütçelerindeki açık dağ kadar büyümüş...

Şu bizim spor medyasını nasıl bilirsiniz? Size bir dip not vereyim... Stadyumların en kıymetli yerleri medya tribünleridir... En kıymetlisi, protokol mü, hayır...

Sakın bu soruyu bizim sevgili Fatih Altaylı'ya sormayın... Hele Hıncal Uluç'a hiç sormayın... Çünkü ikisinin de cevabı belli; "Ölmüş de ağlayanı yok" diyecekler.

Önümde bir fotoğraf duruyor... Çok dramatik bir poz... G.Saray Başkanı Özhan Canaydın yüzünü iki eli arasına sıkıştırmış kara kara düşünüyor... Sebep ne olabilir?

İlhan Cavcav'ın F.Bahçe çıkışı da yalan, F.Bahçenin tepkisi de, Futbol Federasyonu seçimi de... Kavganın tek sebebi havuz!..

Süper Lig'den sonra Fortis Türkiye Kupası'nda da Daum yine Hüseyin Kalpar'a mat oldu. Olmaması düşünülemezdi... Çünkü, Anelka ve Nobre'den yoksun F.Bahçe takımı çoktan tatil moduna girmişti.

Anelka, Nobre ve Selçuk yok!... Ama Türkiye'nin savunma futbolunu en iyi oynayan takımlarından biri olan Kayseri Erciyes'e karşı taş gibi bir F.Bahçe var sahada.

Biliyorum başlığı okuyan F.Bahçeliler bana kızacaklar. Ama doğruyu anlatmadan geçemem ki... Anelka, futbol kalitesi çok yüksek bir oyuncu. Ancak, F.Bahçe'nin bugün oynadığı sistem içinde ideal bir golcü değil o... Çünkü F.Bahçe hep hücum ediyor. Anelka ise iyi bir deplasman golcüsü.