M. Necati Özfatura

1982 yılında Lübnan'da Filistin kamplarındaki katliamdan sorumlu görülen devrin Savunma Bakanı Ariel Şaron, Arap dünyasında en sevilmeyen ve en çok nefret edilen kişidir. Ayrıca anamuhalefet lideri iken 28 Eylül 2000 tarihinde "ikinci intifada"nın başlamasına sebep oldu. Şu anda başbakan olarak özerk Filistin'e bir nevi savaş açan ve Filistinli liderlere ardı ardına suikastler düzenleyen Şaron'un Ankara'yı resmen ziyareti, Türk kamuoyunda, Filistinliler arasında ve bilhassa El- Fetih örgütünde, Arap dünyası ile İslâm ülkelerinde tepkilere neden oldu. Şaron, "Gizli bir gündem yok.

Bir ülkenin, süper güç olması yani "güçlü devlet" olması için, o ülkenin maddi ve manevi bakımdan güçlü olması lazımdır. Ekonomisi kuvvetli olmayan bir ülke zayıftır. Böyle devletler, emperyalist ülkelerin ve uluslararası şirketlerin yemi ve esiri olarak sefalet içinde yaşamaya mahkumdur.

Çok uluslu şirketlerin çek-senet mafyası rolünü oynayan IMF'nin programları ve bir yığın talimatları ile Türk ekonomisi önemli ölçüde yara aldı hatta çöktü. Geçim derdine düşen ve evine ekmek götürmekte zorlanan "Türk Halkı" Çeçenistan başta olmak üzere, Bosna, Kosova, Makedonya, Filistin velhasıl diğer kardeşlerini unuttu, daha doğrusu unutturuldu.

Son yıllarda Türkiye'nin takip ettiği dış politikanın, açıkça İsrail'in güdümünde ve ona entegre edilmiş olduğu görülür. Türkiye jeo-stratejik, coğrafi durumu, tarihi mirası, mevcut (ama işletilmeyen) yeraltı ve yerüstü zenginlikleri zirvede olan bir ülkedir. Bunlarla beraber nüfusu, teknoloji ve ordusu ile Avrasya, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve dünyanın sayılı bölgesel gücü olmaya namzettir.

İsrail 1948'den bu yana devlet politikasını savaş stratejisi temeli üzerine inşa etti. Jerusalem Post'un savunma uzmanı yazarı Arieh O'Sullivan'ın 11 Temmuz 2001 tarahli "Savaş Kuşları" başlıklı yorumunda; Irak, Suriye ve İran'ı da içine alan bir Ortadoğu savaşının yakın olduğu ifade edilmektedir. Bu yorumun bir bölümü şöyledir: "...

Aşağıda vereceğim korkunç rakamlar ve dehşet verici bilgiler; (Birleşmiş Milletler Geliştirme Merkezi, BM Kalkınma ve Ticaret Örgütü İnsani Kalkınma) raporlarından alındı. Güney Amerika And sıradağları ile Himalaya eteklerinde yaşayan 1 milyar 300 milyon kişinin günlük kazancı 1 dolar ya da 1 doların altındadır.

Peşinen şu gerçeği ifade etmek gerekir ki; İsrail'i karşımıza almak, düşmanca tavır sergilemek Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar içinde mümkün değildir.

İsrail Başbakanı Ariel Şaron, 1982 yılında İsrail Savunma Bakanı iken; Lübnan'da bulunan Sabra ve Şatilla kamplarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 5 bine yakın Filistinli katledilmiş idi. İsrail adli makamları Şaron'u suçlu bulmaları üzerine Şaron istifa etti.

8 Ağustos 2001 tarihinde (yarın) İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Bülent Ecevit'in davetlisi olarak Türkiye'ye resmi ziyaret için gelecektir. Yahudi sermayeli BBC bile Şaron için katil ve kasap ismini kullanmaktadır.

Asrımızın vebası AIDS olduğu gibi, belası da çok uluslu şirketlerdir. Günümüzde sömürgeci ülke ve işgal ordularının yerini çok uluslu şirketler aldı. "Sömürge Valiliği"ni IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Merkezi, BM kuruluşları ve diğerleri yürütmektedir.

Cezayir 1541-1830 arasında 289 yıl Osmanlının toprağı idi. Bu ülkeyle din kardeşliği yanında kan bağımız da vardır.

Türkiye Rahmetli Turgut Özal devrinde (1983-1990 arası) başarıdan başarıya koştu. Maalesef son 10 yılda ekonomisi çöktü, halkı fakirleşti ve çok uluslu şirketlerin yağmaladığı bir ülke haline geldi. Ancak Bulgaristan 1985-2001 arasında dev adımlarla hamle üzerine hamle yaptı.

Geçen hafta Çeçen Mücahidlerin üst kademe komutanları Nojay-Yurt bölgesinde Çeçenistan Devlet Başkanı Mashadov başkanlığında toplandı. 23 saat ülkedeki durumu değerlendirdiler. Takip edilecek strateji ve taktikleri tespit ettiler. Bu arada askeri kadronun üst seviyesinde bazı değişiklikler yapıldı.

Makedonya iktidarının yanlış politikası ve Makedonların ırkçılığı sürdükçe, bölgede her ateş-kes kağıt üzeride kalmaya mahkûmdur. Çatışmalar devam eder ve ülke iç savaşa girebilir. Hatta bir Balkan Savaşı çıkabilir.

Cenova'daki G-8 zirvesinde muhtelif ülkelerden gelen 300 bin kişinin küreselleşme karşıtı gösterileri G-7'yi oldukça korkuttu. Bundan sonraki zirveyi kutuplarda mı yaparlar bilemiyoruz. Ama Büyüksahra'ya bile kaçsalar protestoculardan kurtulamazlar. Dünyayı sömüren G-7'lere, çok uluslu şirketlere ve globalleşmeye karşı tepki çığ gibi büyüyor.

Rus ordusu tarafından kuşatmaya alınan Çeçenistan'ın Alkhan-Kale sakinleri gizlice bir derneğe yolladıkları mektubu veren kişi "Eğer kamuoyunu ayaklandırmazsanız Sernovodsk ve Assinovosk'ta yapılan katliam gibi kıyım olacaktır" diyerek hızla uzaklaştı.

Osmanlı devrinde asırlarca Makedonya üzerinde Türk, Arnavut, Makedon, Bulgar, Sırp, Rumen ve Çingeneler huzur içinde yaşamışlardır. Üsküp, Ohri, Manastır ve diğer kentler Osmanlının geçmişini sergileyen canlı tablolardır. Makedonlar bağımsız olunca 1974 Yugoslavya Anayasasındaki "Slav Makedonlar, Arnavutlar ve Türkler kurucu millet statüsündedir" maddesini "Makedonya, Makedon milletinin milli devletidir" şeklinde değiştirdiler. Makedonya'da yaşayan ve Makedon olmayanları dışladılar ve azınlık statüsüne soktular.

Başta Türkiye (iktidarı ve halkı) olmak üzere 56 İslâm ülkesi 21. asrın yüzkarası olan ve bir milletin toptan imhasını öngören "Çeçenistan'ı Çeçensiz yapma projesine" seyirci olmanın ötesinde habersizdir.

İtalya'nın Cenova kentinde 20 Temmuz 2001 tarihinde G-8, (Gelişmiş Ülkeler (G-7)+fakir Rusya+AB temsilcisi) toplandı.

Kirli ve gizli işler kar altında kalan pislikler gibidir. Gün gelir karlar erir ve altından gizlenenler ortaya çıkar.