Mustafa Selçuk

Cuma gecesi Almanya'ya açık farkla, üstelik berbat bir futbol oynayarak, yenildik. Milli maç da olsa bu bir oyun; yenersin, yenilirsin, değil mi?

Moody's Türkiye'nin ekonomik görünümünü "lutfedip" pozitife çevirince, bir gazete "Sıfırcı Hoca'dan tam not" başlığını atmış.

Cumartesi günü Bilgi Üniversitesi'nin Silahtarağa'daki harika kampüsündeydim. Bu üniversite "sürüden farklı" duruşuyla oldum olası ilgimi çeker ama, eski elektrik santralini dönüştürerek yaptıkları kampüs, bahçesiyle, binasıyla, ağaçlarıyla insanı yeniden üniversite öğrencisi olmaya özendiriyor.

Müzmin kötümserleri ve "şikayetlenmeyi vazife sayanları" bir tarafa koyun. Bir de kendi vehimlerinde veya ideolojik saplantılarında boğulanları...

TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ı ilk defa -yanlış hatırlamıyorsam-2005 yılında ekonomi yazarlarına verdiği yemekte dinlemiştim.

Ekonomide bağımsız kurullar -veya doğru ifadesi ile özerk kurullar- çok önemli ve bir o kadar da gerekli... Hakeza özerk Merkez Bankası da öyle...

Merkez Bankası geçen hafta bankaların döviz cinsi zorunlu karşılıklarını arttırdı.

Referandum'dan çıkan sonuç, bu ülkenin müesses nizamı değiştirme isteğinin teyidi idi aslında... AK Parti'nin bugüne kadar aldığı en yüksek oy 17 milyon...

Daha özgür, daha müreffeh, daha demokratik bir Türkiye... Bu ülkenin insanları, bu hedefe doğru bir adım attılar. Bakmayın siz laf cambazlıklarıyla zevahiri kurtaracaklarını zannedenlere... 22 milyon yurttaş, bu ülkede statükonun değişmesine, oligarşik bürokrasi yerine şeffaf demokrasinin gelmesine evet dedi.

Bu sözü İHA Genel Müdürü Fevzi Kahraman'dan duymuştum. Hayatımda da defalarca yaşadım bu sözün gerçekliğini... Referandum kampanyasında Hayır cephesi'nin önemli kısmı, anayasa değişikliğine karşı oldukları için değil, değişikliği Ak Parti yaptığı için hayır diyor.

Adam "Anayasa hukukçusu olarak söylüyorum, bu değişiklik hiçbir şey değiştirmiyor, üstelik yargıya siyaseti sokuyor" diyor televizyonda.. Nasıl olur yahu? Aynı maddeleri okumuyor muyuz bu adamla? Anayasa paketi esaslı değişiklikler içeriyor; HSYK da Anayasa Mahkemesi (AYM) de çoğulcu bir yapıya kavuşuyor.

H. Rahmi Gürpınar'ın "Gulyabani" romanını bilirsiniz. Bir köşkte yaşayanlara kâbuslar yaşatan ama uydurma olduğu ortaya çıkan sahte canavar... CHP'nin "askeri diktaya da sivil vesayete de hayır" pankartlarını gördükçe, Nuray Mert gibi kerameti kendinden menkul aydınların "hayır, bin kere hayır" çığlıklanmalarını okudukça, "ne ki bu sivil vesayet?" merakına duçar oldum.

Keşke rasyonel bir evet-hayır tartışması olsa... Anayasa'nın 26 maddesini değiştiren bir paket referanduma sunuluyor.

Anayasa değişikliğine hayır diyenlerin, içerikle ilgili, birkaç cılız itiraz dışında eleştirileri olduğunu duymadım.

Stockholm sendromunu bilir misiniz? Rehinenin, kendisini zorla alıkoyan kişiye bir süre sonra hayran olma hâlidir. Psikolojik bir sorundur, normal değildir yani...

Orta Vadeli Programı (OVP) 2009 sonuna doğru açıklarken, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan o gün için yeni olan bir düzenlemeden bahsetmişti: Mali Kural...

2008 krizi, öncekilere benzemez cesamette ve karmaşıklıkta patlayınca birçok kabulü de bozdu. Piyasa ekonomisinin mevcut düzenle sürdürülemeyeceği, yeni paradigmaların oluşması gerektiği söylendi. Sürdürülemeyeceği belli olan yapılardan birisi de ABD'nin sürekli bütçe ve ticaret açığı vererek bir anlamda dünya ekonomisine "sahte canlılık" yaşatması idi.

Güzel kardeşim; Bu ülkede yaşayan herkesin, hak ve özgürlükler -ve tabii yasal yükümlülükler- bakımından eşit olduğu, en azından olması gerektiğini kabul edeceksin.

Beyinleri ideolojik saplantılardan dolayı pelteleşmiş veya nefret duygusu tüm algılarını köreltmişlere bir şey anlatmak mümkün değil...

Bu dönemin en büyük faydalarından biri de, turnusol kâğıdı gibi, herkesin gerçek hâlini ortaya çıkarması...