Rahim Er

Dâvâ dosyalarının çuval çuval temyiz mahkemesine sevki önlenmelidir. Bunun yolu da istinaf mahkemeleridir. Bu ara mahkemeler için daha fazla geç kalmamalı. AİHM/Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir bakıma temyizin temyizi olarak vatandaşa teminat olmuştur. Ancak orada aleyhte olan her dava, yargımız adına bir kusurdur. Vatandaşın dışarıya güvenir durumda kalması düşündürücüdür.

Eylülün ilk haftası itibariyle bir adli yıl daha başladı. Devletin ve yargının zirvesindekiler Yargıtay'da buluştu. Yargıya ve devlete dair konuşmalar yapıldı.

Türkiye Cumhurbaşkanı'nın asırlık bir derde teşhis koyma gayesiyle Erivan'a gitmesi her iki ülkede de tahminlerin üstünde olumlu bir hava doğurdu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ziyaretini "psikolojik duvarı aştık" cümlesiyle özetledi. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan cumhurbaşkanımıza "davetimize icabet etmekle elimizi havada bırakmadınız" diye teşekkür etti. Dışişleri bakanımız Ali Babacan'la 2.5 saat ikili problemlere dair müzakerelerde bulunan Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbantyan ise "yolun yarısını aştık" derken sevincini gizleyemiyor ve "bir ay sonra yine buluşacağız" haberini bir müjde gibi veriyordu.

Futbol, barışa vesile oldu. Türk Milli takımı da Türkiye Cumhurbaşkanı da Ermenistan'a gittiler. Neticede takımımız ölçülü galip. Türkiye ve bölge kazançlı. Asra yakın zamandır Ermenistan ilk defa makul bir davranış gösterdi. Abdullah Gül'ün davete icabet edip etmemesi konusuna kamu oyu çoğunluğu müsbet bakarken muhalefet karşı çıktı. Ermenistan'dan bir azınlık grup da muhalefet etti. Ankara'nın bu hareket için Bakü'nün hoşnutluğunu almaması imkânsızdır. Buna rağmen Azerbaycan'da da matbuatta yer yer aleyhte yazılar çıktı, küçük nümayişler yapıldı.

Türkiye, ne zaman denge rolünü kaybetmişse dünya kaosa girmiştir. I. Dünya Harbi bir dış politika dehası olan Sultan Abdülhamid Han'ın tahttan hal edilmesiyle çıktı. Bu harbin artçı sarsıntıları hâlâ devam etmekte. İsrail'den Kosova'ya günümüz problemleri bugüne mahsus değildir. 1983'te başlayan cesur dış siyasetimiz için soğuk savaşın bitmesi bir şans olmuştur. Bu şansı zaman zaman iç politik çekişmelerle kendi elimizle kendimizden uzaklaştırdık.

Emekli Org. Şener Eruygur ve Hurşit Tolon, Ergenekon dâvâsı sebebiyle Kandıra Cezaevindeler. Kocaeli Garnizon Komutanı Korg. Galip Mendi, 3 Eylül saat 11.30'da ismi geçen sanıkları cezaevine giderek ziyaret etmiş. Medya, ziyareti dün TSK'nın basın açıklamasından öğrendi.

Türkiye-Ermenistan münasebetleri kilitli. Türkiye, bugün komşularıyla ilişkilerini iyileştirmiş halde. İstisnası Ermenistan.

1.5 milyar Müslüman, ramazan orucuna kavuşmanın sevincinde. Dünyada her 4 kişiden biri bu hazzı yaşıyor. Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- bir başına ortaya çıktıkları hatırlanırsa zaferin anlamı daha iyi kavranır...

Rusya Federasyonu, SSCB dönemindeki coğrafyaya tekrar dönebilir mi? Orta Avrupa ve Baltık memleketleri bakımından imkânsız. Bazıları AB üyesi, bazıları aday.

Abdullah Sarımermer, geçen hafta Hakka yürüdü. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dünürü. Zeynelabidin Erdem, Mehmet Torun ve daha başka ahbaplarla İlahiyat Fakültesi Camiinin avlusunda namazı beklerken Torunlar Şirketler Topluluğu sahiplerinden Mehmet Torun, şunu dedi "Abdullah Sarımermer, iyi bir Müslüman zengin örneğiydi, sağ elinin verdiğinden sol elinin haberi olmayanlardandı, hayatı yazılmalı."

Tarih'te 17 devlet kurmuşuz. Her birinin tarihi var. Zengin hazinelerimiz sıralamasında saray, müze ve arşivlerimiz başta gelir. Başbakanlık Devlet Arşivleri bu coğrafyadaki bütün devletlerin ortak mazisi.

Değerler peteğine mahsus her bir gözeneğin sağlam olması lazım. Düşmanın merhametiyle yaşanmaz. 2071'e hazırlanmamız şart. Önümüzde 5 kademe var. İstanbul'un Avrupa'nın Kültür Başkenti olması, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini kazanması, AB'ye daimi üyeliğimiz, Cumhuriyetin 100. yılı, bu coğrafyayı yurt tutmamızın 1000. yılı. 26 Ağustos 2071'de Cihan Devleti kürsüsünde altın madalya bizim olmalı. Devlet-i ebed müddet, düne mahsus addedilemez.

Yeni nesiller, değerler şuuruna malik olmazsa istikbale endişe ile bakabilirsiniz. İmân, tarih, Türkçe, milliyet, vatan ve rekabet şuuru. Daha başkaları da buraya ilave edilebilir. Halbuki bizatihi "şuur" kelimesi şuursuzca lügatlere hapsedildi.

Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan, 26 Ağustos 1071'de Malazgirt'te imparator Romen Diyojen komutasındaki Bizans ordusunu hezimete uğratamasaydı belki daha sonra Anadolu hep Hıristiyan kalacak, Türkler İran'dan bu yana gelemeyeceklerdi. Gerçi bu zaferden evvel Selçuklu akıncıları tâ Ege ve Marmara kıyılarına kadar vur kaçlar yapmaktaydılar. Fakat Malazgirt ovasında karşılaşan iki ordu arasında büyük sayı farkı vardı. Bizans Ordusu Türk Ordusunun 5 katıydı.

Dimitri Medvedev, Şam'a giderek Beşar Esad'la görüşecek. Müzakere mevzuu Rusya'nın Suriye'ye İskender füze sistemi mevzilendirmesiyle deniz üsleri elde etmek. Moskova yönetimi, Washington'un Polonya'ya füze yerleştirmesine karşı kuru bir tepki vermekle kalmamış oluyor. Soğuk savaş döneminden NATO'nun mukabili Varşova Paktı idi. O paktın kalbi ABD'nin tasarrufuna geçti. Rusya, bu ve benzeri kayıpların muhasebesinde. Karadeniz adeta kendine kapalı hale geldi, Akdeniz çok uzaklarda kaldı, Kafkaslarda arka plana düştü. Buralarda Türkiye, Ukrayna, ABD, Gürcistan, Azerbaycan söz sahibi.

Üniversiteyi kazanamadın. Suçlu kim? Sen hariç herkes. Ailen, öğretmenin, okul, dershane, herkes ve her şey.

Rusya, güya Gürcistan'ı tahliye etti. Fakat, etrafa Tiflis'i menziline alacak mesafede füzeler yerleştirdi.

Atomun parçalanmasıyla elde edilen nükleer silah, yakıp-kavuran bir alev sağanağı halinde Hiroşima ve Nagazaki kentlerinin üstüne boca edildiğinde yıl 1945'ti. Japonları belki atom bombası doğrudan teslim almadı. Onları 300 bin kayıp teslime zorladı. Japonları gözyaşı nâçar/çaresiz bıraktı. İnsanların insafsızca katledilmeleri şüphesiz ki dehşetlidir. Ölçüsüz silah istimali/kullanılması bir suçtur. Ancak güçlülerin haklı olduğu modern çağlardayız.

Sovyet sosyalizminin fikir babası Marx. Sosyalizmi komünizm uygulamasıyla hayata ilk geçiren ise Lenin'dir.