Şirin Berber

Saha için problemleri devam ediyor Trabzonspor'un. Erdinç - Eller henüz birbirini tamamlamıyor. Birinin kaçırdığını, diğeri sadece izliyor. 4'lü zincirin ortası böyle aksarsa, problem yaşanır.

Sadece seyircisiz değil, futbolsuz bir maç izledik. Hüseyin hocaya söyleyecek fazla sözüm yok. Adı büyük, anlı - şanlı yıldızlara karşı böyle oynaması normal.

ANKARAGÜCÜ- G.SARAY Dengeli bir takım A.Gücü. Taktiği gelişmiş, hareket birlikteliği iyi, sezon başı için kondisyon oldukça yüksek. Bu güç G.Saray'ı çelmelemeye yeter mi? A.Gücü için saydığımız özelliklerin fazlası Cimbom'da var. Dahası futbolcu kalitesi... Başkent'in rakımı, sahası, ortam farklılığı beklenen skoru engelleyebilir. Önce beraberlik, sonrası G.Saray'ın galibiyeti...

İlk bir kaç dakika bocaladı Trabzonspor. Tribün desteği arttıkça, ürkekliğini attı ve sahasına kapattı rakibini... Altı - yedi çabuk pas sonrası Szymkowiak'ın kafa golü geldi. Yattara'nın zamanlaması, isabeti, şiddeti mükemmel ortası görülmeye değerdi.

Böyle acemilik olmaz. Bu kadar iş bilmezlik kabul edilemez. Bu nasıl kulüp yapısı? Kim veriyor kararları? Bir teknik adam bu kadar hata yapar mı? Maça hazırlık sıfır, rakibi analiz sıfır, taktik yanlış, değişiklikler tutarsız, takım performansı eksik, konsantrasyon zayıf... Maçın ağırlığı altında ezilmiş bir kulüp yapısı.

Ustalık bir işi hatasız yapmayı gerektirir. Karar verip uygulayacaksın, hedeflediğin sonuca en az hatayla ulaşacaksın.

"Yemeğin güzel olduğunu anlamak için aşçı olmaya gerek yok." Tartışmayı noktalayan cümle olarak kullanılır. Özellikle de futbol oynamamış, futbolun içinde yaşamamış insanların çıkış noktasıdır çoğu zaman.

Yazılacak neyi var ki Trabzonspor'un? Söylenmedik bir şey kaldı mı ki? Orada olanlar hallerinden memnun. Nasıl olsa övgü diziyor onlara birileri.

Kasımpaşalı malzemeci Mustafa'nın "A Kursuuuuuu!" bağırtısıyla başladı beş haftalık maraton. 35 günü dolu dolu geçirdik. İş günü ders, akşam evde tekrar, hafta sonu ezber. Guardıstepten girdik, Hemşin kasından çıktık.

Ne zor iştir futbol hocalığı. Yetkisi adının içinde gizlidir işin. Teknik direktör derler adına. Tam ve tek yetkilidir takım üzerinde. Sonuçlar güzel gelince herkes sahiplenir başarıyı. Tersi olduğu her ortamda lânetlenir teknik adam. Valizi ilk toplayan odur. Kimseye anlatamaz derdini. Onu göreve getirenler işine son vermiştir bir kere.

Memleketin en iyileri değil, en ünlüleri göreve geldi. İyi değiller fakat ünlüler sonuçta. Televole kültürü işte. İlgi uyandırsın da kim olursa olsun.

Ustalarım 6 olan yabancı sayısının indirilmesinden yana görüş belirttiler. Ucuz yabancıların formaları işgal ettiğini, bizim çocukların yedek kulübesinden çıkamadığını, zorda olan ülke futbolunun gelecekte daha da zora gireceğini, gerekçeleri ile anlattılar...

Yeni Derwall'ler ve Piontek'ler bulmalıyız. Özde müthiş bir zenginliği olan Türkiye futbolunu yeni baştan yoğurmalıyız.

Ümit takım fiyaskosu üzerine, A milli sefilliği eklendi. Birbirinin kopyasını oynadılar. Tek kelimeyle rezalet. Ülke futbolunun bir düşüş yaşadığı doğru. Ancak bu kadar da değil. Futbol değerlerini alt üst ettiler.

Devletin televizyonu maçı vermiş... Ligin zirvesi elinden gasp edilmiş... Fark etmiyor Trabzonlu için. İstanbul'un 7 tepesini aşarak İkitelli yaylasını istila ettiler. Bayram yerine çevirdiler Olimpiyat Stadı'nı...

G.Saray galibiyetinin faydadan çok zarar getirdiğini düşünüyorum. Ne garip, koca Fener camiası Daum'un yetersizliklerine sünger çekti.

Şu maça yorum yazmak gelmiyor içimden. Futbolun baronlarınca doğranan bir takımın neyini anlatayım? Takım savunması, hücum isteği, köşeyi doldursam ne değeri olur? Teknik adamı, futbolcusu minimum kaliteden maksimum verim aldı desem kimin umurunda...

Fener'i beğenen bir spor adamı yok fakat Fener ligin lideri. Mücadele tamamlanmadan hocası Daum veda konuşmasını yaptı. Futbolcu kadrosundan elde kalan üç beşi. Diğerleri üzerine yetersizlik tarifleri yazılıyor...

Eleştiri bombardımanına tutulduk geçen hafta. Skorları bilemediğimizden girdiler, Fener düşmanlığı, G.Saray sempatizanlığı, Trabzon'u kayıran yazılardan çıktılar. Hep kazanan Beşiktaş'ı, beğenmeyen Berber'i futbolu bilmemekle itham ettiler...

Bir 20 dakika direndi A.Gücü. Kuvvetli oldukları bölümde kora kor mücadeleye girdiler Cimbom'la. Fazla sürmedi tempo. Çabuk yoruldular. Kalan dakikalar hesap dışıydı sanki.