Ziya Osman Açıkel

Sen, "şiir okudun" diye, hapis yat. Sen, "şiir okudun" diye, seçime sokulma. Sen, "şiir okudun" diye, Başbakan olama. Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi hayatının son yıllarındaki yaşadıkları, bence bir demokrasi ayıbıdır. Kime ceza kesilmişti?

Recep Tayyip Erdoğan kurmay heyetine geçtiğimiz Pazartesi gecesi şunları söylüyor: "Türkiye'nin en büyük sıkıntısı ekonomideki bozukluktur. Toplumun yüzde 99'u perişan halde. Başbakanlık konusunu ikinci plana koymak istiyorum. Bu iş sonuçta olacak. Ben ya da bir arkadaşımız sonunda Başbakan ünvanıyla görev alacak. Ağırlığımızı tamamen ekonomiye vereceğiz. Derhal çalışmalara başlıyoruz."

Yine öğrenemedik... Ne zaman sevineceğiz ne zaman üzüleceğiz!.. Hadi, daha açık söyleyelim: Ne zaman yağ çekeceğiz ne zaman eleştireceğiz!.. Bir türlü rayına oturtamadık şu işleri...

Başlangıçta tanıdığım Kemal Derviş bugünkü Kemal Derviş değildi. O; uluslararası finans çevrelerinden saygı görüyordu. O; doğruları söylüyordu. O; sadece işiyle uğraşıyordu. O; konusuna hakim bir ekonomistti. O; Türk halkının büyük çoğunluğu tarafından umut adam olarak değer buluyordu.

Tebrik ediyorum Recep Tayyip Erdoğan'ı. Kutluyorum tüm AK Partili yöneticileri. Çiçeği burnunda AK Parti teşkilatlarına çalışmalarından dolayı "bravo" diyorum. Beni eleştiren çok bilgililer!

Sevgili okuyucularım. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak, emperyalist güçlerin elinden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk'e çok şey borçluyuz. Ay-yıldızlı bayrağın dalgalanmasını sağlayan başta Atatürk olmak üzere tüm kahramanları saygıyla selamlıyorum.

Tam MHP ile ilgili yazımı hazırlamaya başlamıştım ki! Televizyonlar flaş haberi duyurmaya başladı. "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, AK Parti hakkında kapatma davası açtı" Bülent Arınç'ın sözleri Sevgili okuyucularım.

Gazeteci tarafsız olmalı.Gazeteci objektif düşünmeli. Gazeteci gerçek ve doğruları yazmalı. Ama nerede bu ilkelilik? Neredeee!... Erken seçim yaklaştıkça liderlere duyulan şahsi kin (evet yanlış okumadınız şahsi kin) ve çalışılan grupların kurumsal düşmanlıkları, taraflı, maksatlı ve amaçlı yazıları kaleme aldırıyor. Bir şeyler yazmak gerekirdi Bir meslektaşım var.

Kulalar-Güneşli-Gördes-Kayacık Manisa'daki seçim gezimin ikinci günü. Merkez sağın sembol ismi Sümer Oral ile sabah 08'de yine yollardayız. Her gittiği köyde, beldede, ilçede ANAP'lı olsun ya da olmasın herkes Oral'ı baştacı ediyor. Gerçekten bu durum diğer siyasetçilerin kıskanacakları bir özellik.

Durhasan-Demirci-Manisa Cuma gecesi. Saat 22.00'yi gösteriyor. Evimden çıktım. Dolmuşa bindim. AŞTİ'ye gidiyorum. Amacım; Manisa'nın Salihli ilçesine ulaşmak.

3 Kasım'a onaltı gün kala ortalığı karıştıracak dinamitin fitili ateşlendi. Fitil.. Artık seçimden birinci parti çıkması da, iktidarı tek başına veya ortaklı kurması da kesin görülen AK Parti'nin altına konulmuş.

Erkan Mumcu ilk uçağa atladığı gibi İstanbul'a geldi. Kendisini TGRT'de Salı geceleri hazırlayıp sunduğum 'Ekonomi Kulisi' programıma davet etmiştim. Mumcu'nun Isparta'daki yoğun seçim çalışmalarını bırakıp canlı programımıza katılması bizleri mutlu kıldı.

Bülent Ecevit de... Devlet Bahçeli de... Mesut Yılmaz da... Tansu Çiller de... İsmail Cem de... Recai Kutan da.. Deniz Baykal da.. Yasaklı Necmettin Erbakan da... Seçim kampanyalarında hep aynı çizgideler. Sert konuşuyorlar. Söylemleri bıçak gibi keskin. Hele bazıları kantarın topuzunu iyiden iyiye kaçırmış.

3 Kasım erken seçimi yaklaştıkça... Seçmenin yüzde 80'i hangi partiye oy vereceğini belirlemiş durumda. Kararsızlar, boş ya da geçersiz oy kullanacaklar ile 3 Kasım'da sandığa gitmeyecekler geri kalan yüzde 20'lik bölümü oluşturuyor.

Sonunda sandık seçmenin önüne kondu. Vatandaş oy vermeye başladı. Türkiye sınırları dışında yaşayan insanımız demokratik hakkını yerine getiriyor. Gurbetçi kardeşlerimiz 3 Kasıma bir ay kala özgürce tercihlerini yapıyorlar. Muhterem okuyucularım.

Ahlak, ahlâksızlığın önüne geçti. Türk siyaset tarihinde 1 Ekim 2002 bir fazilet, bir erdem günü oldu. 3 Kasım erken seçimini erteletmek isteyenlerin yüzleri kızardı. Demokrasimizin lekelenmesine karşı çıkan milletvekilleri, menfaat sağlayanlar ve hukuktan kaçmaya çalışan milletvekillerine tokat vurdular dün.

Ve... Sonunda geldi, dayandı zor günler. Dananın kuyruğu bu hafta kopuyor. 1 Ekim Salı günü TBMM Yeni Yasama Yılı başlıyor. Meclis toplanacak. Ya tatile girecek, ya da seçimlerin ertelenmesi ve barajın düşürülmesi için çalışacak.

Alman Deustche Bank'ın, Tarhan Erdem yönetimindeki KONDA araştırma şirketine yaptırdığı anketin sonuçlarını değerlendirmeye devam ediyoruz. Her şeyden önce şunu belirtmeliyim. Bu anketin ortaya koyduğu oy oranlarının benimle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bana ulaşan anket sonucunu, objektif gazetecilik anlayışım gereği sizlere iletiyorum.

Evet. Dünkü köşe yazımızda son anket sonuçlarını verdik. Sizler okudunuz. Kendi yorumlarınızı yaptınız. Sayın okurlarım. Alman Deustche Bank'ın KONDA'ya sipariş ettiği anket çalışması son derece önemli. Çünkü...

Anket olayında... Her sonuca inanmıyorum. Benim için önemli olan; yabancıların yaptırdıkları ile kendimin Anadolu'da dolaşarak elde ettiği neticedir. Hele hele..