Ayşe AYDAN

Geçen haftaki yazımda sevginin öneminden bahsetmiştim ve sizlerden gelen maillerden anladım ki, bu tür hikayeleri paylaşmaya devam etmeliyim...

Bundan önceki birçok yazımda hep sevgiden ve sevginin öneminden bahsetmeye çalıştım...

Hayatta en önemli şey sağlıktır derim hep... Bugün önemini bir kez daha anladım ve derinden hissettim... Yine her zaman olduğu gibi Rabbime şükrettim...

Zamanın birinde bir kasabada yaşayan dünyalar güzeli bir kız varmış... Bu kız öyle güzelmiş ki çok uzak şehirlerden ve ülkelerden çok zengin, çok yakışıklı, asil pek çok delikanlı onu görmeye gelirmiş...

Hepimizin çocukken mutlaka hayalleri olmuştur... Özellikle de "İleride ne olacaksın" sorusuyla pek çok kez karşılaşmışızdır...

Sen kalk kilometrelerce uzaklara tatile gel, her şey süper harika gidiyor derken, birden dişin ağrısın... Olacak iş mi bu? Düşündükçe hâlime hem acıyor, hem de gülüyorum... Aslında ben bu ağrıyı hak ettim...

Bir yaz mevsimini daha geride bıraktık... Ve ben nasıl geçtiğini her zamanki gibi anlayamadım...

Ramazanın bitmesinin ardından hepimizi bayram telaşı sardı. Günler öncesinden hazırlıklar başladı... Bayram temizliği, ikram edilecek, börekler, çörekler, kurabiyeler, yemekler, tatlılar, hepsi artık hazır.. Planlar, programlar yapıldı... Hatta bezden mendiller bile sahiplerini bekliyor... Bu sevinç ne kadar zaman geçse de hep aynı... Aynı heyecan ve aynı mutluluk...

Onbir ayın sultanı ramazan neredeyse bitiyor... Önümüzde bin aydan daha hayırlı Kadir gecesi var... Bu salı Kadir gecesi... Gerçi ramazanın son on gününü Kadir gecesiymiş gibi değerlendirmek lazım...

Geçen hafta Peygamber Efendimiz (S.A.V) için yazılan Dursun Ali Erzincanlı'nın şiirini paylaşmıştım sizlerle... Bu hafta yine bir başka duygu yüklü şiiri paylaşmak istiyorum....

Bir hafta ne kadar da çabuk geçti... Ramazan ayının ilk haftası göz açıp kapayıncaya kadar bitti... Zamana dur demek ne mümkün?...

Bu hafta sizlere beğenerek okuduğum bir hikâyeyi yazmak istedim... Arada sırada böyle hikâyelere yer vermekte fayda var... O halde gelin, ilk olarak "Aşk'ın hikâyesi" ile başlayalım...

On bir ayın sultanı ramazana çok az bir zaman kaldı... Maneviyatın, huzurun, ibadetin en doruk noktasında olduğu aydır ramazan... Çok kıymetlidir... Bir ay boyunca kalplerimizin arındığını hissederiz... Hele o eski ramazanlar yok mu?.. Hep özlerim ve her seferinde gözlerim dolar... Tüm akrabalar bir ay boyunca, hemen hemen her iftar hep birlikte huzur içinde geçirirdik o kıymetli günleri... Rahmetli dedem bize harika Çerkez yemekleri yapardı iftarda... Nur içinde yat dedeciğim...

Bu aralar gündemde en çok Halis Toprak'ın evliliği konuşuluyor... Neden peki?... Aradaki yaş farkından dolayı mi sizce?... Hiç zannetmiyorum.

Bizim evde yenilik var. 3G hayatımıza çarşamba gecesi girdi. Peki ne değişti? Bana göre hiçbir şey. Kocama göre çok şey. Benim için sadece telefonumun pil süresi değişti.

Kapalı alanlarda sigara içme yasağı nihayet 19 Temmuzda başladı... Benim gibi sigara düşmanı olan herkes âdeta bayram etti. Nasıl edilmez ki; nereye gitsem hep aynı sorunla karşı karşıya kalıyordum. Restoranda, kafede, dinlenme yerlerinde, iş yerlerinde, kısacası hemen hemen her yerde aynı sıkıntı...

Bu hafta pek bir mutluyum. Sormayın; keyfime diyecek yok maşallah...

Öyle anlar olur ki hayatımızda bir anda geriye gider, eskilere çok eskilere çocukluk yıllarımıza döneriz...

Geçtiğimiz çarşamba her zaman olduğu gibi tüm gazeteleri okurken, Reha Muhtar'ın yazısı dikkatimi çekti...

Hayatımın hemen her anında hep şükretmişimdir... Şartlarım her ne olursa olsun, ne kadar kötü durumda olursam olayım, ne kadar dipte olursam olayım hep ama hep, "Buna da şükür" dedim... Çünkü biliyorum ki başıma gelen her şey Allah'tan. Bir yerim ağrısa bile, "Buna da şükür" dedim. Rabbim, dermanı olan dert verdiği için... Bu yazımı yazdığım gün mübarek Recep ayı'nın ilk günü. Yarın da kandil. Gerçi yazım cumartesi çıkacak ama olsun, yine de içimden yazmak geldi.