Behçet Fakihoğlu

Sayın Hükümet yetkilileri; devlet memurlarının ne büyük zorluklara düştüklerini biliyor musunuz? Biliyorsanız, çözüm için ne zaman harekete geçeceksiniz? -Memurlarla ilgili yasa tasarısı ne zaman hazırlanacak? Memurlar arasındaki adaletsizlik ne zaman giderilecek?

Tuzla Aydınlı Mahallesi'nden bir okuyucum aradı. O bir anne idi, ağlayarak anlattı, beni de ağlattı... Kız çocuğu Tuzla İmam Hatip Lisesi'ne gidiyormuş. Bugüne kadarki okul hayatı başarılarla dolu, akıllı ve çalışkan bir çocukmuş.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı'ndan, Prof. Dr. Mustafa Öztürk imzasıyla kurşunlu benzinin yolaçtığı felaketlerle ilgili bilgi geldi. Bunu sizlerle paylaşarak, sağlığımızın, hayatımızın nasıl hiçe sayıldığını bir daha düşünelim ve "Kurşunlu benzine hayır!" kampanyasına hep beraber katılalım istedim.

Sayın Mehmet Keçeciler'in dikkatine; Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, verdiği demeçlerde "Gümrük Muayene Memurları"nın ünvanlarını yeni teşkilat kanununda "Gümrük Denetmeni" olarak değiştireceklerine dair söz verdi.

Bilindiği üzere, yaygın hastalıklarımızdan birisini de romatizmal rahatsızlıklar oluşturmaktadır. "Boynum kireçlenmiş, bel fıtığı olmuşum, dizlerim tutmuyor, her tarafım ağrıyor" gibi yakınmaları sıkça duyarız.

Yeni evliyim, çalışıyorum tekstil üzerıne. İlkokul terk, halkın gözünde cahil, ama insanlık bakımından, merhamet bakımından çok bilgili bir insanım...

Ekmek poşetleme ile ilgili bir gazete haberine baktım. "Acaba poşetten kimler zengin olacak?" diye bir başlık atılmış. Ama doğrusu bu olmalıydı; "Acaba kimlere hastalık saçılacak?" Besin hijyeni okumuş bir veteriner hekim olarak, emin olun çok üzüldüm. Bu Türkiye şartlarında %90 fırınımızın ekmeği poşetlenemez! Nasıl?

Milli Eğitim ve Maliye Bakanları'na; Birbuçuk yıl önce, bu köşede bir öğretmenimizin dramını yazmıştım. Belki eski okuyucular hatırlar; 30 yıllık öğretmen, böbrek hastası Mesut Ertuş. Eli öpülesi bu hocamız 6 yıl diyaliz makinesine bağlı yaşıyor, her doktora gidiyor, her çareyi deniyor. Sonra da kendisinin ve yakınlarının birikimleriyle, 30 bin dolar harcayarak Bağdat'ta böbrek nakli yaptırıyor. Bütün bu masrafları kendileri karşılıyor.

Yıllardır hep "Devlet Adamı", "İyi Devlet Adamı", "Eşi Bulunmaz Devlet Adamı" gibi bazı tabirlerle, bazı şahsiyetlerin taltif edildiğine şahit olmaktayız.

Bizi yönetenlere; Türkiye'yi sıkıntıya soktunuz. Milyarlarca doların yurtdışına kaçırılmasına, onbinlerce işyerinin kapanmasına, milyonlarca kişinin işini kaybetmesine ve çeşitli yolsuzluklara yolaçtınız. Sebep olduğunuz bu sıkıntılara bir çözüm bulamadığınız gibi, ülkemize döviz kazandıran ve istihdam oluşturan birçok şirketi de karaladınız, engellediniz...

Kriz, birçok şirket gibi benim çalıştığım yeri de etkileti. Haliyle ben de çok etkilendim. Bütün sıkıntılarıma rağmen, bayramda eş-dost ziyaretine gitmeye niyyet ettim.

Birkaç ay evvel, bir vatandaş (ismi bende saklı), eşini ve çocuklarını yanına alarak, Fatih'te McDonalds'da birşeyler yemek için oturuyor.

Hemen hemen tüm Bakanlıklar'da çalışan memurlar döner sermaye bütçelerinde toplanan paraları iki ayda bir paylaşıyorlar. Mesela, Maliye çalışanları maaşlarına yakın bir meblağı ilaveten almaktalar. SSK , Sağlık Müdürlükleri ve Devlet Hastenesi çalışanları, hizmetlisinden doktoruna varıncaya kadar, hastanenin döner sermayesinde toplanan parayı iki ayda bir maaş tutarında alabiliyorlar.

Yeter artık! Her an, her yerde kriz, kriz, kriz... Onunla yatıp, onunla kalkıyoruz... İşverenimizin, işçimizin, esnafımızın, memurumuzun ağzına sakız oldu bu laf. Krizkolik olduk, bu hastalığa yakalandık. Bunun tedavisi "moral, güven ve inanma" ile mümkündür. IMF ile Dünya Bankası'nın verdiği ilaçlar sadece günü kurtarmaktan ibarettir.

Diğer vilayetleri bilmiyoruz, ama Ordu'da, eczaneler Bağ-Kur'lulara ilaç vermiyor. Kar marjlarının düşüklüğünü ve Bağ-Kur tarafından fatura ödemelerinin belirsiz bir tarihe ertelendiğini gerekçe olarak gösteriyorlar.

İSKİ'nin, 19.02.2002 tarihli gazetemizde "İSKİ'de korsan mı var" başlıklı okuyucu mektubu ile ilgili açıklaması: "İlgili yazı incelendiğinde, bahsi geçen müşteri ile ilgili olarak ad-soyad, mukavele numarası, adres vs. gibi bilgilere rastlanamamıştır.

Veteriner ilaçları ile ilgili yazı çıktıkça arayanlar çıkıyor ve yeni bilgiler ilave ediliyor. "Neden böbrek hastalıkları, kanser vakaları bu kadar çoğaldı?" sorusunun cevabı da çıkıyor ortaya. Sağlığımızın güvence altında olmadığı, para kazanmaktan başka amaçları olmayanlar yüzünden hepimizin risk altında olduğu gün gibi ortada. Ne yazık ki, ilgili kurumlar da görevlerinin gereğini yapmıyor...

Can boğaza geldi, bıçak kemiğe dayandı, hepimiz çok gerildik. İnsanlarımızın çoğu aç, sefil, perişan, çaresiz, ümitsiz. Milli ve manevi değerlerimize bağlılığımız da azaldı; her gün insanlarımız intihar ediyor.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na; Yenimahalle, Macunköy'de 42160-6 parselde, 337 metrekare yüzölçümünde, tapulu, imarlı, hisseli bir arsamız vardı. ("Vardı" dedim, çünkü 1974'te alınan bu arsa, haberimiz olmadan satılmış.) Biz, bu arsayı, bazı ekonomik sebeplerden dolayı, 1999 senesinden beri satmaya çalışıyorduk. 22.01.2002 tarihinde müşteri bulduk. Fakat satmaya çalıştığımız arsamızı tapudan bulamadık.

Devlet Personel Dairesi Başkanlığı'na; Ben, 1999 yılında yapılan Memurluk Sınavı'nda 72 puan alarak, memur olmaya hak kazandım. Yapılan birkaç alımda yerleştirilemedim, Ağustos 2001'de yaptığım yazışmada, sonraki kadro açılımında tekrar müracaat etmem istendi.